Birçok deney ve çalışma ile ışınlanmanın mümkünlüğü sorgulanmış, ancak başarılı bir sonuç şimdiye kadar elde edilememiştir. Bunun yanında ışınlanma olayı, pek çok filme, diziye ya da romana konu olmuştur; hakkında sayısız çalışma ve araştırma yapılmıştır. Aynı zamanda tarihte bilinen çok sayıda ışınlanma deneyleri de bulunmaktadır. Hazırladığımız bu yazıda, ışınlanmanın doğuşu ve deneyleri hakkında ilgi çekici bilgilere yer verdik. İşte “Işınlanma nedir?” sorusunun cevabı ne ortaya çıkış hikayesi…
“Işınlanma” ya da uluslararası karşılığı ile “teleportation” terimi iki kelimenin birleşmesinden oluşmaktadır: Yunanca “tele” yani uzaklar ve Latince “portieren” yani iletmek. Işınlanma, nesnelerin bir noktadan diğerine anında aktarılması anlamına gelir. Işınlanmada en önemli olan şey, nesnenin durumu da ışınlanma işlemi sonrasında değişmemelidir.
Işınlanma Düşüncesinin Doğuşu
Işınlanma teorisi tıpkı uçağın ve denizaltının bulunması gibi bir hikaye barındırıyor. İnsanlar fiziksel olarak eksikliklerini uzun zamandan beri teknoloji ile gideriyorlar. Bunda da ilham olarak doğanın kendisini alıyorlar. Balıkların su altında yaşamasından denizaltılar, kuşların gökyüzünde uçmasından da uçaklar hayal edilerek yapıldılar. Fakat güneş ışığından ilham alınarak, birçok bilim kurgu filmine ve bilim adamına konu olan ışınlanma şimdiye kadar olumlu bir sonuç vermedi. İnsanlar güneşe baktığında, sekiz saniyede dünyaya gelmesine dayanarak aynı güce kavuşmayı arzuladılar.
Işınlanma Teorisi
Işınlanmak için öncelikli olarak ışık parçacıklarının incelenmesi gerekmektedir. Bu yüzden de ışığın dalga parçacıkları araştırılmıştır. Demateryalizasyon (Maddenin kendi halinden ayrılarak, maddi özelliklerini yitirmesi) bu konuda bilim adamlarının en çok yararlandığı bilim disiplinlerinden birisidir.
Kuantum Dolanıklık Teorisi
Evrenin içerisinde yer alan bazı maddelerde eş davranan parçacıklar gözlemlenmiştir. Parçacıkların doğasında farklılık olsa bile, bağımsızlığı söz konusu olmamaktadır. Bir parça kuzeye giderken diğeri de güneye gider (Örn: Mıknatıs). Bu prensibe dayanarak, maddenin belirli bir alandan farklı bir alana gönderilmesi mümkün olabilir.
No-Cloning Teorisi
Prensip olarak klonlanma olarak da geçebilecek olan bu teori, bilginin maddeden bağımsız olarak varlığını sürdürebileceğini ve belirli düşüncelerin tıpkı ışık parçacıkları gibi a noktasından b noktasına ulaştırılabileceğini savunur. Fakat ana kaynak olarak düşündüğümüz insan bedeni ya da yollayacağımız madde, maddesel özelliklerini kaybeder yani sonunda insan ölür.
Işınlanma Deneyleri
Işınlanma ile ilgili bir çok deney gerçekleştiği biliniyor. Ancak bunlardan sadece bir kaçı kamuoyuna yansıyacak kadar büyük bir etki bıraktı. Diğerleri sonuçları ya da ortaya çıkarttıkları yüzünden hükümet ya da kişiler tarafından koruma altına alınıyor.
Philadelphia Deneyi
1943 yılında İkinci Dünya Savaşı tüm hızı ile sürerken, Amerikan ordusu gemilerini radara yakalanmadan istediği sulara sokmak için araştırmalar yapıyordu. Bu araştırmaların sonuçları ya da araştırma doğrudan Amerika tarafından hiç bir zaman kabul edilmedi.
Araştırma için Einstein’in geliştirdiği Birleşik Alanlar Kuramı baz alınmıştır. Yüz dört mürettebatı bulunan USS Eldridge isimli askeri gemi deney sırasında yeşil bir bulut etrafında oluşarak altı yüz kilometre ötede olan bir alanda ortaya çıkmıştır.
“Işınlanma” ya da uluslararası karşılığı ile “teleportation” terimi iki kelimenin birleşmesinden oluşmaktadır: Yunanca “tele” yani uzaklar ve Latince “portieren” yani iletmek. Işınlanma, nesnelerin bir noktadan diğerine anında aktarılması anlamına gelir. Işınlanmada en önemli olan şey, nesnenin durumu da ışınlanma işlemi sonrasında değişmemelidir.
Nispeten basit görünen bir şey olsa da önceki bilgilerimize göre ne yazık ki no-cloning teorisi mümkün değildir. Bir grup Çinli araştırmacı 2017’de ilk kez bir fotonu 1400 km’den fazla mesafeye “ışınlamayı” başarmış olsa da burada bahsedilenin bir “foton” olduğunu unutmamakta fayda var. Yani sadece elektromanyetik radyasyonun oluşturulduğu bir ışık parçacığı. Bunun bir nesneye, hatta insana yapılması günümüzde mümkün değil gibi görünüyor.
Einstein tarafından geliştirilen Birleşik Alanlar Kuramı hakkında daha fazla detay öğrenmek için Birleşik Alan Teorisi: Birlikte Başarmak çalışmasına göz atabilirsiniz.
Işınlanma ile İlgili Şehir Efsaneleri
Işınlanma ile ilgili ilk deneyimin 1593’te yaşandığı iddia edildi. Hikâye, alayı Filipinler’in başkenti Manila’da konuşlanmış olmasına rağmen beklenmedik bir şekilde Mexico City’de ortaya çıkan bir askerin Engizisyon karşısında yargılanmasını anlatıyor. Asker, bir saat önce öldürülen valinin sarayında nöbette olduğunu söyledi. Birkaç ay sonra, Filipinler’den insanlar, askerin hikayesini doğrulayacak söylemlerde bulundular.
17. yüzyılda, Saint Mary, Agreda şehrinde bir İspanyol manastırında yaşıyordu. Rahibelere göre, manastırdan hiç ayrılmadı. Ancak, kendisi 1620 ile 1631 arasında Amerika’ya en az beş yüz kez taşındığını söyledi. Yuma Kızılderililerini Hıristiyanlığa çevirdiğini iddia etti.
Yetkililer rahibeyi bu sözler için cezalandırdı, çünkü bu tür ifadeler bu çağlarda sapkınlık olarak kabul edilirdi. Söylentiler Papa VIII. Urban’a ulaştı ve Papa bu durumu kontrol etmeye karar verdi. Papa, ayrıntıları öğrenmek için İspanya Kralı IV. Philip’e başvurdu. Sonuç olarak, misyonerler, gezginler ve askerler Mary’nin sözünü doğruladılar.
Eğer yazımız hoşunuza gittiyse Bilim kategorisinde daha fazlasını bulabilirsiniz.