EdebiyatFelsefe

Felsefe ve Edebiyat İlişkisi 

felsefe ve edebiyat ilişkisi

Felsefe ve edebiyat ilişkisi, girift bir yapıdadır. Felsefede düşünmek ya da düşünebilmek ön plandayken edebiyat, bu düşünceyi yazılı veya sözlü olarak insana aktarmaktan sorumludur. İki olguda da temel unsur, insandır. İnsan olmadan ne edebiyattan de felsefeden söz edebiliriz.

Edebiyat ve Felsefe Arasındaki Farklar

Edebiyat ve felsefe arasındaki farklar, geçmişten bugüne irdelenmiş, binlerce kitaba konu olmuştur. Peki, nedir bu iki olgu arasındaki fark? Öncelikle felsefeden giriş yapalım. Çoğumuzun uzak durduğu “Felsefe yapma” deyimine can veren olgudur kendisi. Dış dünya, zihin, dil, bilgi, ahlaki değerler ve daha pek çok konuyu içine alan çalışmalara felsefi çalışmalar denilir. Bu işlerle uğraşanlar “Filozof” adını almıştır.

Çok genel problemler hakkındaki soyut çalışmalar felsefenin konusudur, ayrıntının bol olduğu taramalarda. İlgi alanı çok büyüktür. Bu alanın babası da Thales’tir. Modern felsefenin öncüsü de Descartes olarak kabul edilir. Sorgulamak, neyin neden var olduğunu anlamak ve bununla alakalı soyut fikirler beyan etmek filozofların asıl görevidir.

Felsefe hakkında konuşurken çoğu zaman “Soyut” kelimesini tekrar ettiğimi gördünüz. Kasti olarak yaptığım bu tanımda soyutluk, felsefenin ana yapı taşıdır. Somut şekilde işitsel ya da yazılı olarak bu düşüncenin beyan edilmesi edebiyat boyutuna işi taşır.

Bir düşünce var olabilir. Fakat o  düşünce sadece sizin tarafınızdan biliniyorsa bunun topluma olan yansıması, ne yazık ki pek bir anlam ifade etmez. Topluma bu felsefi düşünceyi yansıtmak, estetik zevkin ön plana çıktığı edebiyat yardımıyla yapılır. Felsefe edebiyat birbirlerini tamamlayan, insanın iki farklı tarafına ışık tuttuğu, artı ve eksik kutupların tek bir yerde toplandığı yegane ikildir.

Felsefe ve Edebiyatın Ortak Noktaları

Felsefe ve Edebiyatin Ortak Noktalari
Felsefe ve edebiyat ilişkisi içerisinde farklılıklar kadar benzerlikler de mevcuttur.

Felsefe ve edebiyat ilişkisi kısaca, mükemmelliğin sağlanabilmesi için bir araya gelmiş iki olgudur. Görsel ve işitsel zevk, estetik, akılda kalıcılık edebiyatın sağladığı unsurlarken; sorgulama, meta dünya ve diğer tüm bilgiler felsefenin alanında kalır. Soyutu somut yapan, edebiyat olurken somuta zenginlik katan felsefedir. Ancak bu iki olgunun da ortak olduğu noktaların varlığı unutulmamalıdır. Sonuçta iki alanı bir araya getiren, özelliklerinde yer alan ortak noktalardır. Bunlar şu şekildedir:

  • Edebiyat ve felsefede her şey insandır. Felsefe, insanüstü olanı açıklamayı çalışsa da bunu insanın düşünemeyeceği boyutta yapmaya çalışır. Her halükarda insan sınırları çizen bir köşe taşıdır.
  • Felsefe ve edebiyat, dille var olmuştur. Dil, tabii bir vasıtadır. Değişen, gelişen ve sürekli yinelenen bir canlıdır. Felsefe bu vasıtayı kaliteli şekilde kullanmak için edebiyattan yardım alır. Bu sayede duygu ve düşünceler etkili şekilde açıklanabilir hale gelir.
  • Edebiyatçılar ve filozoflar, birbirlerini tamamlar. Eksik olan parçaları beraber bulup birleştirirler.

Edebiyat ve felsefe ilişkisi maddeler halinde yukarıdaki gibidir. Felsefenin anlaşılabilmesi için edebiyata, estetiğin anlamlanabilmesi içinse filozoflara ihtiyaç vardır.

Türkiye’de Felsefe ve Edebiyat Öncüleri

Antik dönemde çıktığı düşünülen felsefenin İslam dünyasına yansıması aslında çok eskilere dayanır. Örneğin, bugün Platon olarak bildiğimiz ünlü filozofun İslam dünyasındaki adı “Eflatun”dur. Sanılanın aksine İslamiyet felsefeyle geç tanışmamış aksine filozoflara destek vermiştir. Mevlana, Farabi, Fuzuli ve hatta estetik zevki ön planda olsa Bakî, felsefe edebiyat ilişkisi denilince ilk akla gelen isimlerdendir.

Edebiyatın diğer bilim dallarıyla ilişkisini öğrenmek için yazımızı okuyabilirsiniz.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir