FelsefeSosyoloji

İdeal Bir Toplum Hangi Özelliklere Sahip Olmalıdır?

İdeal bir toplum hangi özelliklere sahip olmalıdır

Çok eski zamanlardan beri ideal devlet anlayışı birçok filozof tarafından düşünülmüştür. Toplumun gelişi güzel davranışlarını engellemek, toplumun amaç ve işlevlerini belirlemek, önemli etkinliklerden biri olmuştur. Biz de “İdeal bir toplum hangi özelliklere sahip olmalıdır?” konusunda size ayrıntılı bir bilgi vermek istedik. Peki, ilk olarak ideal toplum nedir? Gelin hep birlikte inceleyelim.

İdeal Toplum Nedir?

İdeal topluma bakmadan önce idealizme bakmak gerekir. İdealizm, bir felsefe öğretisi olarak nesne ve olayları bir düşünceye öncelik vererek açıklar. Bu düşünceden hareketle insanlık tarihi boyunca toplumların nasıl yaşaması gerektiği sorgulanmıştır. Birçok filozof, ideal toplum düzeni ve yönetimi hakkında düşünmüştür.

İnsanların bir arada mutlu yaşaması, filozofların başlıca konularından biri olmuştur. Bu nedenle toplumun nasıl yaşayabileceğiyle alakalı iki düşünce ortaya atılmıştır. Bunlardan biri, ideal düzeni reddedenler, diğeri ise ideal düzeni kabul edenlerdir. Şimdi ise bu iki fikrin ne olduğuna ve hangi sebeplere dayanarak ortaya atıldığına dair araştırmalarımızı kaleme alacağız.

İdeal Düzeni Reddedenler

Protagoras
Protagoras

İdeal düzenin olamayacağını iddia eden ilk filozoflar, sofist Protagoras ve Gorgias olarak karşımıza çıkar. Protagoras, insanın her şeyin ölçütü olduğunu ve her şeyin insana göre değişebileceğini düşünür. Yani, herkesin isteyebileceği ve yaşayabileceği bir ideal düzenin olması mümkün değildir. Bir diğer filozof Gorgias ise direkt olarak varlığı reddeden bir düşünceye sahiptir.

Gorgias, varlık yoktur, olsa da bilinmesi mümkün değildir düşüncesiyle ideal düzenin olamayacağını savunur. Ayrıca anarşizm de ideal düzenin varlığını reddeder. Onlara göre baskıcı bir tutuma sahip olan devletler, tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Bu nedenle de ideal bir toplumdan bahsedilemez. Bakunin’e göre devlet insanlığın ilkel döneminde kalmıştır ve artık ona gereksinim yoktur.

Nihilist görüşe sahip olan filozoflar da ideal toplum düzenini tamamen reddeder. Çünkü onlara göre devlet veya otorite, doğaya karşı bir anlayıştır. Toplumda yatan kötülüklerin temel nedeni, insanların özgür olmamasından kaynaklıdır. İnsanın özgürlüğüne engel olan bütün otorite ve devlet anlayışları tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Bu nedenle nihilizmin anarşizm ile birleştiği söylenebilir.

İdeal Düzeni Kabul Edenler

Reddedenlerin aksine, bazı düşünürler ideal düzenin olabileceğini kabul ederler. Devleti bir sınıf yapısı olarak düşünerek gerekliliğini savunurlar. Onlara göre devlet, bir sınıfın diğer sınıfları egemenliği altında bulundurduğu bir yapıdır. Başka bir görüş ise devletin tüm toplumu kapsadığını ve birleştirdiğini düşünür. Bu nedenle devletin tamamen gerekli olduğunu savunur.

İdeal Düzeni Belirleyen Ölçütler

kriterler
Bazı kriterler ideal toplumun çerçevesini oluştururlar.

İdeal bir toplumun olabileceğini söyleyen düşünürler, belirli ölçütler belirlemişlerdir. İdeal düzenin olabilmesi için üç farklı yaklaşım ortaya atılmıştır. Bu yaklaşımlar ve temel alınan düşünceler aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

  • Özgürlük Yaklaşımı: Bu yaklaşıma göre toplumun ideal düzene kavuşması için bireylerin tam anlamıyla özgür olması gerekir. Bireyler özgürlüğe sahip olduğunda ideal düzen, toplumun yapısında var olacaktır. Liberalizm olarak da bilinen bu yaklaşım, insanların her alanda özellikle de ekonomi alanında özgür olması gerektiğini savunur. Smith, Locke ve Mill tarafından savunulan görüş, ekonomide özgürlük gerçekleşirse ideal devlet düzeninin oluşabileceğini söyler.
  • Eşitlik Yaklaşımı: Bu yaklaşım, özgürlük yaklaşımına tepki olarak ortaya çıkmıştır. İdeal devlet düzeni için eşitliğin sağlanması gerektiği düşüncesi temele oturtulmuştur. Onlara göre bireyin en temel hakkı başkalarıyla eşit bir biçimde yaşamasıdır. Toplumda bunun gerçekleştirilmesi, bütün üretim araçlarının özelleştirmeden çıkarak topluma ait olmasıyla gerçekleşir. Eşitlik sağlandığında ideal toplum düzeni de var olur. Sosyalizm adı altın birleşen bu görüşün düşünürler, Marx ve Proudhon’dur.
  • Adalet Yaklaşımı: Bu yaklaşım ise eşitlik ve özgürlüğü birleştirir. Herkese hakkının verilmesi gerektiği düşüncesidir. Onlara göre ne özgürlük ne de eşitlik tam anlamıyla ideal devlet yapısını oluşturmak için yeterli değildir. İlk olarak adalet yaklaşımı Platon’un “Devlet” adlı eserinde ortaya çıkmıştır. Platon’un arkasından Aristoteles de adalet anlayışını ideal bir devlet için savunmuştur.

Ütopya ve Distopya

Thomas More
Thomas More

İdeal devlet düzeniyle alakalı ortaya atılan düşüncelerden ikisi de ütopyalar ve distopyalardır. İdeal toplum düzeni ütopyalar, olumlu olarak gerçekleşmesi olanaksız olan düzeni temsil eder. İnsanların daha iyi ve mutlu olabileceğine inanılan unsurlardır. Ütopyalarla alakalı yazılan eserlerden bazıları ise aşağıdaki gibidir.

  • Platon- Devlet
  • Thomas More- Ütopya
  • Campenella- Güneş Ülkesi
  • Bacon- Yeni Atlantik

Distopyalar ise olumsuz ütopyalar olarak da bilinir. Var olan düzenin böyle devam etmesi halinde daha korkunç bir toplum yapısının olacağı düşüncesidir. İnsanların geleceğini, karamsar bir bakış açısıyla anlatır. Distopyalarla alakalı ise yazılan eserlerden biri, Huxley’in Yeni Dünya’sı ve George Orwell’in 1984 adlı eseridir.

Filozofların Devlet Görüşleri

İlk çağlardan beri, ideal toplum anlayışı birçok filozof tarafından düşünülmüştür. Siyaset tarihinde bu filozofların görüşleri oldukça etkili olmuştur. Hatta günümüze kadar gelen cumhuriyet anlayışını da etkilemiştir. Şimdi filozofların devlet görüşleri ile alakalı olarak birkaç tane filozofun düşüncesinden bahsedeceğiz. Aşağıda sayacağımız filozoflar dışında daha çok düşünürün olduğunu da söylememiz gerekir.

Platon

Platon
Platon

Platon’un ideal devleti, kral-filozof merkezlidir. Ancak erdem düşüncesini kamu felsefesine dönüştürülmesi düşüncesi vardır. Yani, platon ideal bir devlette erdem ilkesine önem veren bir filozoftur. Ayrıca yönetim anlayışı ne tam oligarşik ne de tam demokratiktir. Onun için toplumu yönetecek bir akla ihtiyaç vardır. Bu nedenle yöneticilerin filozof olmaları gerektiğini düşünür.

Düşüncesinden yola çıkarak ya filozofların kral olması gerektiğini ya da kralların filozof gibi eğitilmeleri gerektiğini söyler. Ona göre felsefe, bilim, güzellik, doğruluk ve iyiliktir. Bu nedenle filozofların eriştiği bilgiler esas alınarak toplum yönetilmelidir. Her ne kadar kral, ahlakın, erdemin bilgisine erişse de alacakları kararlarda kendi çıkarlarını savunabilirler.

Kralların bu tutumda olabilmesinden dolayı Platon ideal devletinde kralların aile kurmasını ve mülk edinmesini yasaklar. Çünkü ailesi olan bir yönetici, toplumu düşünmeden aile çıkarına göre davranış sergiler. Bu da ideal bir toplumun oluşmasının önüne geçer. Mülkiyet ise kralın ihtirasını körükler. Kralın sadece kendi gücüne yönelmesi toplum çıkarlarını korumamasına neden olur.

Aristoteles

Aristoteles
Aristoteles

Aristoteles, ideal devletinde çok zengin veya fakirin olmadığı, orta halli sınıfın oluşturduğu bir toplumu ifade eder. Böylece herkes, eşit haklara sahip olarak devlet yönetiminde söz sahibi olacaktır. Aynı zamanda adalet ilkesini ve hukuk kurallarına uyulması gerektiğini ortaya atar. Ona göre zenginler, yönetimde olursa oligarşi oluşur, yönetimde de özgür insanların olması demokrasiyi ortaya çıkarır.

O, yalnızca olması gerekene odaklanmamış, aynı zamanda somut örnekler vererek olanı da çözmeye çalışmıştır. Aristo’ya göre insan toplumsal bir varlıktır ve varlığını sürdürebilmesi için toplumda yaşamak zorundadır. Bu nedenle insanlar, toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle güçlü bir görünüm sergilemek için uğraşılması gerekir. Ancak bu hedefin gerçekleşmesi için ideal bir modelin olmadığını söyler.

Aristoteles’e göre her toplum kendi düzenini oluşturmalıdır.  Bu nedenle direkt bütün toplumlar için ideal bir devletin olacağı düşüncesi yanlıştır. Çünkü ideal düzeni oluştururken her toplumun coğrafyası, tarihi, ekonomisi gibi faktörler etkilidir. Böylece her toplum kendisine uygun olan ideal toplum anlayışını oluşturur.

Machiavelli

Machiavelli
Machiavelli

Machiavelli, dönemini çok fazla etkileyen bir düşünürdür. Yönetim şekli her ne olursa olsun politik köleliğe asla izin verilmemesi gerektiğini savunur. Bu nedenle insanın özgürlüğü her zaman korunmalıdır. Aynı zamanda toplumsal düzeni sağlamak için kamusal çıkarları gözeten yurttaş bilincinin yaratılması gerektiğini düşünür. Böylece en ideal devlete ulaşılabilecektir.

Machiavelli, tüm bunların yanında toplumsal düzeni, siyasal iktidar tarafından şekillendiğini söyler. Bu nedenle ideal toplum düzenin de yasaların var olması toplum için önemlidir. Yani, bir yargı birimin oluşturacağı yasalar ile toplum düzeninin sağlanması gerektiğini vurgular. Yasalar çerçevesinde yaşayan toplum anlayışıyla cumhuriyetin temellerini attığı düşünülür. Çünkü o, yurttaş bilinci oluşturulmuş, ahlak ve erdemle şekillenen bir sistem oluşturmayı istemektedir.

Montesquie

Montesquie
Montesquie

Montesquie, yasaların hakim olduğu, adil, hak ve özgürlüklerin eşit olduğu bir yönetim şeklinin olması gerektiğini söyler. Özgürlük kavramı da ona göre kanunların müsaade ettiği her şeyi yapma hakkıdır. Ancak kanunların yasakladığı hiçbir eylemin yapılmaması gerektiğini söyler. Böylece ideal toplum anlayışı kanunlar çerçevesinde şekillenmiştir. Ona göre yasalar, bireye özgürlük vermektedir.

Birey, yasalara uymadığında özgür olduğundan bahsedilemez. Burada da kanunlarla birey arasındaki güveni işaret eder. Kanunlar, bütün her şeyin üstündedir ve herkes onlara göre hareket etmelidir. Ayrıca itaat etme ve korkuyu tamamen kaldırır. Ona göre insanlar, yasalardan korkmamalı veya itaat etmemelidir. Sadece yasaların izin verdiği davranışları sergilemelidir.

Rousseau

Rousseau
Rousseau

Rousseau’ya göre toplum, erdemli olmak ve konulan kurallara uymak durumundadır. Cumhuriyet anlayışı, onun için en ideal toplumu oluşturur. Ancak bu şekilde bütün yurttaşlar istediklerini yaparak özgür olabilir. Kanunlara uyulduğunda da herkes, istedikleri hak ve özgürlüğe kavuşabilir. Ayrıca aydınlanma döneminde yaşayan bütün düşünürler gibi o da aklın önemine vurgu yapmaktadır.

Aklın, insana gösterdiği en iyi yönetim şekli olduğunu düşünür. Eserlerinin tamamında insan yaşamı, davranışları ve eşitsizlik gibi konuları derinlemesine irdeler. Tüm sorunların da siyasal bir yöntemle çözülebileceğini düşünmektedir. Burada vurgulanan siyasal sistem ise cumhuriyettir. Gerçekleştirilen kurallara uyulduğunda ideal toplum düzeni oluşur. Haksızlıklar, eşitsizlikler ve özgürlüğü kısıtlayan sebepler bu yönetim biçimiyle engellenmiş olur.

Marx

Marx
Marx

Marx ve Engels tüm hayatı boyunca işçi sınıfın kapitalizmi kaldıracak bir güç olduğunu söylediler. Ona göre burjuva sınıfı halkı yönetmektedir. Ancak Marx asıl gücün ve çoğunluğun işçi sınıfı olduğu düşüncesiyle gerçek bir demokrasinin oluşacağını vurgular. Yani, çoğunluk azınlık üzerinde etkili olacaktır ve demokrasi de tam olarak bu anlayışla gerçekleşecektir.

Devlet mülkiyetinde sömürülen işçilerdi. Ayrıca işçilerin yönetimde herhangi bir söz hakkı yoktu. Onun Komünist Manifesto adlı eserinde işçi sınıfının sermayenin gelişmesiyle arttığını söyler. Böylece alt sınıfın devrim mücadelesiyle asıl emeğin yönetimde yer alacağını ifade eder. Ayrıca bir işçi devletine geçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Onun ifade ettiği “proletarya diktatörlüğü” de aslında bir işçi demokrasisiydi.

İdeal ütopyalardan bolca söz ettik. Tam tersini de öğrenmek ister misiniz? Cevabınız evet ise İstenmeyen Ütopyalar: Felsefenin Korku Unsurları yazımıza göz atarak başlayabilirsiniz.

Sıkça Sorulan Sorular

Görüşlerden hangisi ideal bir toplum düzeni kabul etmez?

Pek çok ideolojik görüş için ideal bir toplum mümkündür. Ancak anarşizm adlı görüş bu fikre katılmaz.

İdeal devlet düzeni ne demek?

İdeal devlet düzeni; din, dil, ırk, cinsiyet ve etkin köken ayırt etmeden toplumun her bireyine aynı fırsatları sunmaktadır.

İdeal devlet olur mu?

Platon’a göre ideal bir devlet mümkündür ve aristokratlar tarafından yönetilmelidir.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir