Ne, Ne Değildir?Sosyoloji

Toplumsal Norm Nedir?

Toplumsal Norm Nedir?

Norm kelimesi kulağınıza yabancı geldiyse kendinize bir şans verin. Bu kelimeyi aslında hepimiz kullanıyoruz. Normal kelimesinden bahsediyoruz. Norm, normalle aynı şekilde Latince kökenli bir kelime. Latince norma; kural, ölçü, standart gibi anlamlara geliyor. Norm da bu anlamda, bir şekilde kabul edilmiş kural ve standart demek oluyor. Peki, toplumsal norm nedir?

Toplumsal normun anlamının ne olduğuna gelirsek bu terim de bir toplum tarafından kabul edilmiş standardı ifade etmektedir. Elbette hepimiz için olumlu bir içerikle kullanılmıyor toplumsal norm terimi. Bilhassa son yıllarda bireyselleşmenin yaygınlaşmasıyla toplumsal norm terimi dahi birçoğumuzun kulağını tırmalıyor.

Ünlü psikolog Rollo May şöyle demiş: “Nefret, sevginin değil empatinin zıttıdır.” Rollo May’i dinlersek, bir olguya karşı antipati geliştirmenin onu anlamamakla doğrudan ilişkisi olduğunu düşünürüz. Bu ihtimali bertaraf etmek için “toplumsal norm” neymiş yakından bakalım.

Toplumsal Norm Nedir? Toplumsal Normun Kökeni

Daha önce de değindiğimiz gibi toplumsal norm, herhangi bir sosyal grubun kabul ettiği standarttır. Aslında her toplum, az ya da çok standartlarıyla birey üzerinde belirleyici bir güçtür. Ne giydiğimizden ne konuştuğumuza ne okuduğumuzdan nerede çalıştığımıza kadar birçok konuda toplumsal norma tabiyiz.

Belki bazılarımız toplumsal normlarla savaş halinde olabilir. Ya da kimimiz bu normları tamamen aştığını düşünüyor olabilir. Ancak çoğu zaman toplumsal normdan soyutlanmanın o kadar kolay olmadığını söyleyelim.

İnsanlık tarihini düşündüğümüzde norm bir tarafıyla her yerde sabit kalmıştır. Diğer açıdan ise daima aşılmaya çalışan bir şey olmuştur.  Binlerce yıl öncesinden seslenen Tevrat’ın yasaları bugün de geçerliliğini korumaktadır. İnsan canının kıymeti hala ve iyi ki aşılmamış bir toplumsal normdur. Ama diğer taraftan değişmekte olan toplumsal normlar da vardır. Toplumsal cinsiyet, günümüzün en çok eleştirilen toplumsal normudur.

Toplumsal Norma Göre Aile Yapısı
Henüz ilkokul çağlarında öğrendiğimiz gibi toplumun en küçük kurumunu aile oluşturur.

Toplumsal Norma Göre Aile Yapısı

Sosyologlar, aileyi en küçük toplumsal kurum olarak kabul ederler. O halde toplum üzerine konuşurken ulaşılabilir veriyi sunması sebebiyle aileden söz edebiliriz. Toplumsal normdan bahsederken de aile uygun bir örnektir. Her birimizin ailesinin daha dünyaya gelir gelmez bizlere öğrettiği bazı şeyler vardır. Kadın-erkek ilişkilerini ilk kez ailemizden öğreniriz. Nasıl giyinmemiz gerektiğini ailemizden öğreniriz. Neye inanmamız ya da inanmamamız gerektiğini de ailemizden öğreniriz.

Ailenin yeni üyelere yaşama dair belirli şeyleri öğretmesinin sebebi bir tür koruma içgüdüsüdür. Aile her bir ferdinin hayatta kalmasını arzular. Hayatta kalmak için de kendi deneyimlerini yeni üyelere aktarmaktadır. Tabi bu anlaşılabilir arzu kimi zaman sınırları zorlayabilir. Hatta hayatta kalmak için sunulan şeyler hayatı zorlaştırabilir.

Örneğin aileden eğitimin erkekler için uygun olduğu bilgisini alan bir kız için ailenin normu hayatı zorlaştıran bir şeye dönüşür. Buna benzer hayatı zorlaştırdığını düşündüğümüz normları reddetme eğilimine gideriz. Hatta toplumdan dışlanmak pahasına.

Toplumsal Norma Bir Başkaldırı Örneği: Kaptan Fantastik

Kaptan Fantastik filmi aslında istatistiki verilerin sanatsal bir yorumu olarak değerlendirilebilir. İstatistik bizlere, toplumun her bir üyesinin erken yaşta aldığı eğitime veya genetik aktarıma uygun olarak davrandığını bildirmektedir.

Toplumsal norma isyan eden bir birey dahi sahip olduğu genetik, fizyolojik, kültürel yapıya uygun biçimde davranacaktır. Mahatma Gandhi yeniden şekillenen toplumsal norma bir Hintli olarak isyan etmiştir. Keza İsa, Ernesto Che Guevera, Karl Marx ya da başkaldırılarıyla tanıdığımız diğer isimler…

Her bir muhalif figür, her ne kadar toplumsal norma isyanıyla ön plana çıksa da isyan ettiği toplumun bir ferdidir. O toplumun dilini konuşurlar ve o toplumun kültürüyle yetişmişlerdir. Tıpkı kurgusal karakter Kaptan Fantastik gibi. Film bütünüyle, batının özellikle eğitim normlarının bir eleştirisidir. Ancak nihayetinde olan olur. İbre başladığı yere döner. Güneş battığı gibi doğar. İsyanla delice akan su okyanusta sükuna erer.

Tüm bunlara rağmen insan aklıyla tüm varlıklardan ayrılmaktadır. Akıl, insana üzerindeki toplumsal etkileri fark ederek toplumsal normu aşabilecek kuvveti sunmaktadır.

Shares:

2 Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir