Edebiyat alanında onlarca farklı anlayış doğmuş ve bu anlayışların bazıları, ekoller aracılığı ile günümüze kadar uzanmışlardır. Türkiye’de 20. yüzyılın başlarında oluşan ve bireyin iç dünyasını esas alan anlayış da örnek olarak verilebilir. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar ve eserlerini incelerken önceliği bireyin iç dünyasına dönüşün neyi ifade ettiğini açıklamaya verebiliriz.
Bireyin iç dünyası, bilinçdışı, duygular ve monologları barındıran bir alandır. Edebiyatta ise bu alana karakterlerin kafalarındakilerin betimlendiği eserlerde rastlanılabilir. Genel anlamıyla bireyin iç dünyasını esas alan anlayışı şu maddelerle özetleyebiliriz:
- Psikoloji ve psikiyatri alanlarından yararlanır.
- Tamamen kişi odaklı olduğundan felsefi ya da ideolojik kavramları takip etmez.
- Yalnızlaşma (alienation), bunalım, melankoli gibi durumları açıklamaya zaman harcar.
- Depresif halde olan karakterler, bu türde yazılan eserleri zenginleştirir.
- Bu türde verilen eserlerde sanatsal bir dil hakimdir.
- Bireycilik ön plandadır.
Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Yazarlar Kimlerdir?
1900’lü yılların başından sonuna dek bireyi konu alan yazarlar, çeşitli eserler vermiştir. Türkiye’de bu konu düşünülünce ilk akla gelen isim Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Yazar kimliğinin yanı sıra bir akademisyen ve siyasetçi olan Tanpınar, özellikle serbest ölçü kullanması ile bu akımın öncüsü olmuştur. Yazdığı “Zaman” şiiri ile tanınmayı başaran şair, aynı zamanda Cumhuriyet’in ilanından sonraki ilk öğretmenlerdendir. Tanpınar’ın yazılarının genel anlamıyla özellikleri şunlardır:
- İnceleme, roman ve şiir gibi birçok alanda yazılmışlardır.
- Hece ölçüsü ve serbest ölçüye sıklıkla rastlanılır.
- Bilinç akış tekniğini içerirler.
- Rüya ve bilinçdışı birtakım kavramlara yer verirler.
- Betimlemeler çoğu kez yazının hatlarını oluşturur.
- Mekan, her zaman arka plandadır ve kasveti ile karakterin dünyasını destekler.
- Tıpkı akımın diğer yazarlarının yazılarında olduğu gibi Freud vb. psikoloji alanında çalışan insanların tahlillerine rastlanılır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yanı sıra bu alanda Türkçe eserler veren diğer yazarlardan bazıları şunlardır:
- Peyami Safa
- Tarık Buğra
- Selim İleri
- Memduh Şevket Esendal
- Oktay Akbal
Bu yazarlardan birkaçını yaşam tarzları ile açıklamak, yazdıkları türe de ışık tutacaktır.
Peyami Safa
Peyami Safa araştırmaları, kitapları ve hikâyeleriyle edebiyat dünyamızın en değerli temsilcileri arasında yer alır. Etkilendiği Mistisizm akımı sebebiyle eserlerinde psikolojik tahlillere önem vermiştir. Aynı zamanda başarılı ruhsal çözümlemeler yaparak bu alandaki ilgisini okuyucusuna doğrudan yansıtmıştır. Ek olarak maddenin her şeyin kaynağı olduğu düşüncesine karşı çıkmış ve her zaman ruh ile maneviyatı ön plana almıştır.
Fatih Harbiye
Peyami Safa’nın olgunluk dönemi eseri olan Fatih Harbiye, çeşitli çatışmaları içinde barındıran oldukça değerli bir kitaptır. Fatih ve Harbiye semtleri arasındaki farklılıkları göz önüne sererken toplumun ayrımcı yanını da ele almayı başarmıştır. Kitaptaki kahramanların, olaylar karşısındaki psikolojik yaklaşımları incelenirken doğu ve batı kavramlarının yaşayışlar üzerindeki etkisini de derinden hissediyoruz.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar, eski ve yeni roman anlayışını bir arada bulunduran usta bir yazardır. Aynı zamanda ülkemizdeki modernizmin güçlü ve ilk temsilcileri arasında yer alıyor. Özellikle “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” kitabında çok sayıda karakter analizi yapmıştır. Bireyin iç dünyasını son derece başarılı bir biçimde yansıtır.
Huzur
Huzur romanında iç monologlara ve bilinç akışı tekniklerinin kullanıldığına şahit oluyoruz. Kitabın kahramanının yaşadığı duygusal değişimler ve hissettiği aşka odaklanışını okurken, kendinizi yaşam ve ölüm gibi gerçekçi konuların içinde buluyorsunuz. Romanda olaylardan çok psikolojik değerlendirmelerin önemli olduğu da görülebilir.
Memduh Şevket Esendal
Memduh Şevket Esendal, durum hikâyeciliğinin edebiyatımızdaki kıymetli temsilcisidir. Hikâyelerini “Çehov” tarzında yazmaktadır. Çehov tarzı yazı anlayışında günlük hayattan alınan belirli bir olay incelenir. Bu olaylar yaşanırken serim, düğüm ve çözüm gibi hikâye kuralları bulunmaz. Esendal, günlük hayatta önemsenmeyen ve dikkat çekmeyen ayrıntıları ortaya çıkararak psikolojik durumları da ele almıştır.
Ayaşlı ve Kiracıları
Ayaşlı ve Kiracıları, oldukça sade bir dille yazılmış bir kitap olmasına rağmen net ifadelerle insanları tahlil eden bir yapıya da sahiptir. Yazarın, insanları tanımlarken kullandığı benzetme ve ifadeler, onları yakından tanımanızı sağlıyor. Aynı zamanda özgür düşüncelere sahip olan Esendal, kahramanların asıl isteklerine odaklanabiliyor.
Oğuz Atay
Yazar, eserlerinde daha çok toplumla çelişen aydınların hayatlarına ve psikolojik çatışmalarına yer verir. Ona mantıklı gelmeyen durumları, ironi kullanarak tahlil eder ve okuyucusuna aktarır. Çeşitli çatışmaların içinde kaybolan insanların kendilerini arayışlarını ve bu süreçte yaşadıklarını hiciv, yergi ve alay yoluyla değerlendirmektedir.
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar, oldukça fazla sevilen romanlar arasında yer alıyor. Aydınların yaşadıkları bunalımları ve tutunmaya çalıştıkları düşüncelerin mantıksızlığına da eserde rastlamak mümkün. Düşüncelerin bir sonuca varmaması hayal kırıklıklarını beraberinde getirmektedir. Ayrıca kitapta bir insanın kendisiyle olan mücadelesini zihinsel olarak detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Kemal Tahir
Kemal Tahir hikâyelerinde geleneksel bir tutum sergilemektedir. Bundan dolayı insanları tahlil ederken fazlasıyla geleneksel kuralların etkisinde kalır. Aynı zamanda gerçekçi yaklaşımları ise toplumu değerlendirirken kendine özgü bir üslup oluşmasını sağlamıştır. Yazar, genellikle kırsalda yaşayanların sıkıntılarını ve ağalık, ırgatlık, eşkıyalık gibi konuları değerlendirmiştir. Bununla birlikte kitaplarındaki kahramanları, yörenin şivesiyle konuşturarak daha gerçekçi biçimde yansıtmayı başarmıştır.
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanları, savaşı kaybetmiş olan İstanbul halkını anlatmaktadır. Eserde yer alan kişilerin duyguları, düşünceleri ve olaylar karşısında geliştirdikleri tepkiler, derinlemesine incelenmiştir. Ayrıca Kemal Tahir, derin ve sarsıcı yüzleşmelerle karşı karşıya kalan bir toplumun çaresizliğini oldukça başarılı bir biçimde yansıtmaktadır. Yazar aynı zamanda bu romanıyla Türk aydınlarının hiçbir biçimde kimlik bilincini kaybetmemesi yönüne de vurgu yapar.
Tarık Buğra
1960 yılından sonra roman yazmayı iyice benimseyen Tarık Buğra, benzer türde eserler veren ve “Martı” kitabı ile tanınan Rus yazar Anton Çehov’la aynı hikayecilik anlayışını paylaşmaktadır. Romantik ilişkiler, sistem karşıtlığı ve umutsuzluk motifleriyle bezeli bir anlatım içeriğine sahiptir. Bu açıdan, sol hareket sonrası Yunan yazarlarının metinleri ile benzerlik taşımaktadır. Var oluşun kendisine ve sistem eleştirisine yer veren yazılarda, karakterler bu iç çatışmalardan hep zarar görürler. Bunun sebebi ise açığa çıkamayan öfkenin verdiği hasarda saklıdır. Ya da Nietzsche’nin de dediği gibi: “Bastırılan her şey, daha güçlü biçimde ortaya çıkar.”
Küçük Ağa
Tarık Buğra’nın bu önemli eserinde Kuvayı millîye ve padişah arasındaki farklılıkları ve fikir ayrılıklarını detaylı bir şekilde görmeniz mümkün. Vatanın kurtuluşu için iki güç arasında seçim yapmak zorunda olan halkın psikolojik yapısı, okuyucuya direkt olarak yansımaktadır. Kitabın kahramanının doğru yolda olup olmadığını sorguladığı kısımları ise özellikle incelemelisiniz.
Samiha Ayverdi
Diğer yazarların aksine dinsel motifleri sıklıkla eserlerinde kullanan Ayverdi, aşk kavramını Tanrı inancı olarak açıklarken yazılarında Batılılaşma hareketi sonrası aile yapılarının değişmesini sıklıkla konu edinir. Monologlarla ilerleyen romanları, aile kavramının hasar görmesini ve bazen parçalanmasını karakterlerin düşüncelerine işler. Bu açıdan, diğer yazarlarda olduğu üzere kişisel görüşlerini ve ruh halini, yazarak ifade etmektedir. Buhran dönemini anlatırcasına roman yazan kişilerin ortak noktası, yazarak kendi haletiruhiyelerini sağaltmayı amaçlıyor olmalarıdır, tıpkı psikanalizin işleyiş biçimi gibi.
İbrahim Efendi Konağı
Samiha Ayverdi’nin kaleme aldığı İbrahim Efendi Konağı kitabı, 1964 yılında yayınlanmıştır. Bu eser, aileyle beraber bir devletin dramını konu alır. Hikâye hem gösterişli bir konağın hem de görkemli bir devletin yıkılışını detaylıca anlatır. Aynı zamanda bu kitap, yazarın en önemli eseri olarak görülür. Ayrıca Ayverdi, eserini yaşanmış ve otantik bir devrin gerçek hayat tablosu şeklinde ifade eder.
Abdülhak Şinasi Hisar
Bir modernleşme yanlısı olan Hisar, yazılarını İstanbul’un sokaklarında kurgular. Yazığı anı türündeki eserleri de yine Fransız yaşam tarzından kurgulanan elitist İstanbul kesimi ile ilgilidir. Burjuva sınıfını kucaklayan ve eleştirmeyen az sayıdaki yazardan biridir. Kişisel yaşamında da aşk hayatı ve deneyimlemeye çabaladığı yaşam tarzı hep üst sınıfın yanındadır.
Fehim Bey ve Biz
1941 yılında yayınlanmış olan eser, kişi ve mekân çözümlemeleri üzerine fazlasıyla eğilmiştir. Kitapta toplum içinde kabul görmüş ve sürdürülmeye devam eden hayat tarzının ise dışına çıkılmıştır. Fehim Bey, gerçekçilikten çok hayalci bir kişiliğe sahip olmasıyla ön plana çıkar. Bu nedenle şahsına münhasır bir karakterdir. Yazarın karakter analizlerini yaptığı kitapta Fehim Bey’i yakından tanımaya odaklanılmıştır.
Bilinç Akışı Tekniği Nedir?
Monolog olarak adlandırılan iç konuşmaları eserde ayrıntılı olarak betimlemeye bilinç akışı tekniği denir. Bu tekniği kullanan başlıca yazarlar arasında James Joyce ve Virginia Woolf yer almaktadır. Aynı zamanda bireyin iç dünyasını esas alan bu yazarların eserlerinde melankoliye ve gri bulutlarla dolu bir mekan seçimine sıklıkla rastlanır. Bilinç akışı, bireyin iç dünyasını ele alan edebi anlayışın temelini oluşturur. Bilinç akışı sayesinde psikiyatrik sorunlar ve zihinsel karmaşalar okuyucuya aktarılabilmektedir.
Psikiyatrinin Bireyin İç Dünyası Üstündeki Etkisi Nelerdir?
Psikiyatri bilim dalı, kişilerin davranışlarını anlamlandırmakta ve çözümlemektedir. Özellikle bilinçdışı kavramının keşfi, bireydeki ve toplumdaki problemlerin sebebini ortaya koymakta yardımcı olmuştur. Psikiyatrideki psikolojik tahliller ve ruh hali betimlemeleri, bilinç akışı tekniğinin ayrıntılı şekilde oluşturulabilmesini sağlarken bireyin iç dünyasını esas alan anlayışı da bu yolla etkilemektedir.
Bireyin İç Dünyası Üzerine Yazılan Eserler
Bireyin iç dünyasını ele alan eserler, anlatımda benzer motifler barındırmaktadırlar. Depresyonu tanımlarken kullanabileceğimiz tüm ayrıntılara, bu eserlerde ayrıntılı olarak yer verilir. En çok bilinen Türkçe eserler arasında şu romanlar yer almaktadır:
- Mahur Beste- Ahmet Hamdi Tanpınar
- Dokuzuncu Hariciye Koğuşu- Peyami Safa
- Küçük Ağa- Tarık Buğra
- Fehim Bey ve Biz- A. Şinasi Hisar
- Ölüm İlişkileri- Selim İleri
- Mabette Bir Gece- Samiha Ayverdi
Bu eserlerin ortak noktası, yazarlarının şahsi fikirlerini yansıtmış olmalarıdır. Farklı kesimleri savunan ve farklı mekan seçimleri yapan sıralı yazarlar, kimi zaman aynı kimi zamansa farklı hayat görüşlerini paylaşmışlardır. Genel olarak burjuva yanlısı ve sistem karşıtı iki kesim yazarın olduğunu ve her iki türde de karakterlerin kendilerini ve yaşamlarını anlamlandırmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz.
Edebiyat içeriklerimizi beğeniyorsanız, “Şeker Portakalı Kitap Özeti” yazısı tam size göre!
Sıkça Sorulan Sorular
[toggle title=”Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikâyelerde Hangi Konular Ele Alınır? ” state=”close”]Genel olarak bireylerin iç dünyasını ön planda tutan hikâyeler; toplumsal hesaplaşma, yabancılaşma, yalnızlık, bilinçaltı, kendini sorgulama, iç sıkıntıları, kozmik alem gibi pek çok farklı konuyu ele alır. Eserlerin birçoğunda bilinç akımı üzerinden iç konuşma benzeri tekniklerden fazlasıyla yararlanılmıştır. [/toggle]
[toggle title=”Bireyin İç Dünyasını Esas alan Eserler Nelerdir? ” state=”close”]Bireylerin doğrudan iç dünyasına hitap eden eser sayısı bir hayli fazladır. Ayaşlı ve Kiracıları, Tutunamayanlar, Fatih Harbiye, Esir Şehrin İnsanları, Küçük Ağa, İbrahim Efendi Konağı gibi kitaplar, tam olarak beklentileri karşılayan türlerde yazılmış olanlardan sadece bazılarıdır. [/toggle]
[toggle title=”Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Yazarlar Hangi Bilimlerden Yararlanmıştır? ” state=”close”]Usta yazarlar, bu tarzda bir eser üretirken genellikle Psikoanalitik ve psikoloji benzeri bilimleri kullanır. Kurgulanan karakterlerle kişilerin iç dünyaları, farklı bir açıdan ele alınarak okuyuculara yansıtılır. Böylece kitapları okuyanların daha fazla etkilenmesi ve anlatılmak istenenleri net olarak algılaması amaçlanır. [/toggle]