Felsefenin sorularından biri de insanın neyi bildiği veya bilmediğidir. Filozoflar bilgiye ulaşmak için çeşitli fikirler ortaya atmıştır. Böylece doğru bilginin ölçütleri ve sınırları ortaya çıkmıştır. Biz de günümüze kadar bizi etkileyen bu düşünceleri kaleme alacağız. Öyleyse, insanın bilmedikleri var mıdır? Varsa bunu neler belirlemektedir?
Doğru Bilginin Ölçütleri
Düşündüğümüz, duyduğumuz bir bilginin doğru veya yanlış olduğunu sorgulamışızdır. İşte geçmişte de bu durum sorgulanmıştır. Böylece bir bilginin doğru veya yanlış olduğunu ortaya çıkaran ölçütler ortaya atılmıştır. Bu sayede de bilgiden kaynaklı ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözülmesine ışık tutulmuştur. Şimdi gelin hep birlikte ortaya atılan doğru bilginin ölçütleri konusuna değinelim.
Uygunluk
Uygunluk ölçütüne göre; ileri sürülen bir ifade, ortaya atılan şeyin nesnesiyle uyumluysa doğrudur. Yani, dilden çıkan ifadenin durumla örtüşmesi, bilginin doğru olduğunu göstermektedir. Örneğin, “Hava bugün güneşlidir.” ifadesinin doğruluğu havanın güneşli olup olmadığı gözlemlenerek kanıtlanabilir. Bu ölçüt, Platon ve Aristoteles’in doğru bilgiye ulaşmak için savunduğu bir ölçüttür. Onlar için söylenen bir ifade varlıkta bulunuyorsa doğrudur. Yani, bilginin doğruluğunda varlık esas alınmaktadır.
Tutarlılık Ölçütü
Tutarlılık ölçütünde ise söylenen ifadenin mantığa uygun olup olmadığı esas alınır. İfade akla uygunsa ve başka bilgilerle çelişmiyorsa doğrudur. Yani, bilginin önceden bilinen bilgilerle tutarlılığına bakılmaktadır. Bir başka deyişle, ifadenin tek başına doğru olup olmadığı önemli değildir. Örneğin, “Var olan tüm üçgenler üç kenardan oluşur.” ifadesi diğer bilgilerle ve akıl açısından tutarlı olduğundan doğru bir bilgidir.
Tümel Uzlaşım
Tüme uzlaşımda ise mantıksal veya bilimsel bir durum söz konusu değildir. Genel olarak bir toplumun çoğunluğu, o bilgiyi kabul ediyorsa bilgi doğrudur. Bilginin doğruluk ölçütünde ifadenin kaç kişi tarafından kabul edildiğine bakılır. Örneğin, “Toplu taşımada yaşlı, hamile ve çocuklu kişilere yer verilmelidir.” ifadesi, toplumun çoğunluğu tarafından kabul görüyorsa doğrudur.
Bir toplumdaki herkesin veya çoğunluğun kabul ettiği düşünceler, bir ülkenin yönetim şeklini de belirlemiştir. Örneğin, doğru yönetim biçiminin demokrasi olduğu, çoğunluk tarafından kabul görüyorsa toplum, o yönetim anlayışıyla yönetilir. Ayrıca tümel uzlaşımın toplumdan topluma farklılık gösterdiğini de söylememiz gerekir.
Apaçıklık – Açık Seçiklik
Bu ölçüt, ortaya atılan bilginin açık ve seçik olmasına göre doğruluk veya yanlışlığını belirler. Böylece bilgiden kuşku duyulmaz. Örneğin, bir kişi “Dizim ağrıyor.” dediğinde kendini açıkça ifade eder. Aynı zamanda başka dizle karışmayacağından dolayı bilgi seçik hale gelmiş olur. Apaçıklığa göre verilen bilgi netse doğrudur.
Yarar Ölçütü
Yarar ölçütünde ise bilginin doğruluğu faydası ile ilişkilidir. Eğer bilgi, hayatta herhangi bir fayda sağlamıyorsa yanlış, sağlıyorsa doğrudur. Görüşü destekleyen felsefe akımı da “pragmatizm” olarak karşımıza çıkmaktır. Yarar ölçütüne örnek vermek gerekirse; “X tedavisi kanser hastalığına iyi geliyor.” ifadesi gerçekten kansere iyi geliyorsa doğrudur.
Doğru Bilginin Sınırları Nelerdir?
Doğru bilginin ölçütleri dışında bu bilgiye ulaşma da ortaya atılan sınırlar da vardır. Aklımız, her şeyi bilebilir mi? Yoksa bilgiye ulaşma da sınırlı mıyız? Filozoflar bu gibi sorulara birçok farklı cevap vermiştir. Bu durum da doğru bilginin sınırları kavramını ortaya çıkarmıştır. Şimdi gelin bu sınırlara hep birlikte bakalım.
İdealizm
İdealizm, insan zihni dışında başka bir nesneler dünyası olmadığını söyler. Yani, dış dünyanın varlığı, öznenin kendisine bağlıdır. Bilinen her bilgi “ide” denilen zihinsel yansımalarımızdır. Bu yüzden de insanın bilgisi kendi zihniyle sınırlıdır. Çünkü insan, bilgiye sadece dolaylı olarak zihnindeki yansımalar ile ulaşabilir.
Realizm
İdealizmin tam tersi olarak dünyada zihinden bağımsız nesneler de vardır. İnsan da var olan nesneleri olduğu gibi kavrayabilir. Realistler, bilgiyi insanın zihniyle sınırlı görmemektedir. Aksine bilgi sınırsızdır ve dünya üzerinde ne kadar sınır varsa bilgimizin sınırı da o kadardır. Doğal olarak evrendeki sınırlar artmaya başladıkça bilgi sınırı da genişleyecektir.
Ampirizm
Ampirizm ise bilginin sınırını duyular olarak belirler. Bilgi, deneyimlerimizle sınırlıdır ve bunun dışındakiler gerçek bilgi değildir. Bu sebeple de metafiziği reddetmektedir. Ampirizme göre bilgi, deneyimlediklerimiz ve aklımızla sınırlıdır. Bu yüzden de göremediğimiz ve deneyim kazanamadığımız şeyler, bilgiye konu edilememektedir.
Pozitivizm
Pozitivizm bilinebilir olanın sadece olgular olduğunu öne sürmektedir. Olgu da gözlemleyebildiğimiz ve deneyebildiğimiz şeylerdir. Yani, bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgileri doğru olarak kabul edilir. Bu nedenle bilginin sınırı bilimsel verilerdir. Metafiziksel alanların bilgisi ise sürekli tartışılabilir. Çünkü deney ve gözlem metafiziksel durumlar da gerçekleştirilemez.
Pragmatizm
Pragmatizm, az önce de değindiğimiz gibi “yarar ölçütü”nün felsefi düşüncesidir. Burada önemli olan bilginin işimize yarayıp yaramadığıdır. Herhangi bilimsel veri, duyu veya mantık önemli değildir. Bilginin sınırı, kişiye fayda sağlıyor mu sağlamıyor mu gibi konulara göre belirlenmiştir. Kısacası, bu sınır, bilginin hayatta ne gibi işe yaradığına bağlı olarak değişir.
Neo-Pozitivizm
Analitik felsefe olarak da bilinen neo-pozitivizm bilgiyi doğrulanabilir önermeler olarak sınırlamıştır. Buna göre doğru bilgi, test edilebilir ve kesin olarak doğrulanır. Mantık ve matematik gibi bilimlerle kanıtlanamayan bilgi, anlam ifade etmez. Değer ve Tanrı gibi kavramlar da test edilemediğinden gerçek bilgi değildir. Aynı durum sanat ve ahlak için de geçerlidir. Bu nedenle metafizik ve bilimsel olanın birbirinden ayrılmak zorundadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Doğru Bilginin Özellikleri Nelerdir?
Doğru bilgi; kesin, açık, mantıklı ve kanıtlanabilirdir.
Doğru Bilginin Kaynağı ve Ölçütü Nedir?
Doğru bilginin kaynağı akıldır.
Doğru Bilgiye Ulaşmanın Yolları Nelerdir?
Doğru bilgiye ulaşmanın en birinci yolu bilime başvurmaktır.