Sinema

The Boys İncelemesi

The Boys

The Boys, Avengers ile gözümüzde birer ultra güçlü karaktere bürünen süper kahramanların, aslında çok kötü yanları olduğunu gösteriyor. İlgi çeken kıyafetlerinin altında bambaşka karakterleri barındırdıklarını söylüyor. The Boys incelemesi yapıldığında, bir nevi popüler kültür eleştirisi olarak da değerlendirilebilir. Çizgi romanlarda bile hep iyi yanlarından bahsedilen bu karakterleri, kötü alışkanlıkları olan tipler olarak hayal etmemiz bile çok zor. İşte, The Boys dizisi bu konudan yola çıkmış ve bize bambaşka bir süper kahraman evreni sunmuş. Evreni izlerken ağzınızın açık kalacağı sahnelerle karşı karşıya kalabilirsiniz.

Süper Kahraman Mı, Yozlaşmış Kahraman Mı?

The Boys dizisinin hikayesinde The Seven adı altında yedi sözüm ona süper kahraman bulunuyor. Yani Avengers ya da Justice League’deki süper güçlü kahramanlar birliğine benzer. Bu birliği yöneten ise Vought International şirketi. Şirketin içinde deli paralar dönüyor. Gelelim kahramanların isimlerine. Bu yedi kahraman kim mi?

  • Homelander
  • Queen Maeve
  • A-Train
  • The Deep
  • Black Noir
  • Translucent
  • Starlight

Bunların hepsinin görevini, kostümünü, sözlerini, filmini, ürünlerini şirket yönetiyor. Süper kahramanlar da şirketin üstünden kazandıkları kârı arttırmak için suçsuz insanları kurtarma işine yöneliyor. Böylece halkın gözüne giriyorlar ve seviliyorlar.

Uyuşturucu Bağımlılığı ve Depresyon Eşiğine Sürükleniyorlar

butcher
Butcher, dizinin kilit karakterlerinden biri.

Ekip üyelerinin her biri kendi itibarı için çalıştığından zihinleri bulanıyor ve karanlık süreçlere giriyorlar. Hepsinin çekildiği ayrı bir çukur var. Uyuşturucu, travma sonrası stres bozukluğu, megalomani, Oedipus Kompleksi, cinsel istismar bunlardan bazıları. Eğer bu gizli yönlerini normal biri fark ederse anında yok etmekteler. Watchmen’e daha yakın bir hikayesi olan dizide, polis ve hükümet elinde delil olmadığı için susuyor ya da paylarını alıp kenara çekiliyor. Yani Flash, Iron Man, Arrow gibi güzel insanlara hasret kalıyoruz.

Peki, Kim Bu The Boys?

The Boys, bu dizinin insani tarafı. Bu karakterlerin adlarını da verelim ki kafanız karışmasın:

  • Hughie,
  • Butcher,
  • Frenchie,
  • Mother’s Milk,

Süper kahramanlardan olan A-Train, Hughie’nin sevgilisi Robin’e yanlışlıkla çarpıyor ve ölümüne sebep oluyor. Normalde izlediğimiz diğer dizilerdeki gibi olsa kahraman ellerini kelepçelettirir. Ama burada öyle değil. A-Train özür diliyor, suçu yoldan geçen kıza atıyor. Hughie yalanı ortaya çıkartmak için uğraşırken Vought International’ın avukatları tarafından kendisine önerilen sus payını da reddediyor. Hughie böylece onu fark eden Billy Butcher sayesinde kahramanların iç yüzünü öğreniyor. Peki, Butcher kim?

Butcher, sözde kahraman Homelander’ı karısının kaybolmasından sorumlu tutuyor. Homelander ise Butcher’ın karısına tecavüz ettiği halde ne bir ceza alıyor ne de yaptığı şeyden utanç duyuyor. Butcher kaybolan karısının ardından Homelander’a karşı inanılmaz büyük bir öfke duyuyor. Adalet arayan Butcher çok uzun süre uğraşıyor fakat bir şey elde edemiyor. Sonra adaleti kendisinin yaratması gerektiğine karar veriyor. Butcher, aslında kendine zıt bir yapıda olan Hughie’yi bu hedefi uğruna savaşmaya ikna ediyor. Buthcer’ın eski arkadaşları Mother’s Milk ve Frenchie de Butcher’ın ekibine katılıyorlar. Böylelikle hikayemiz başlıyor.

Hayranlıktan Nefrete: Hughie Karakteri

hughie
Dizide Hughie karakterinin yaşadığı değişimi net bir şekilde görmek mümkün.

Hughie, teknolojik aletlerin satıldığı bir mağazada çalışan çok sıradan bir insan. Tam bir süper kahraman hayranı. Fakat Robin’in öldüğü gün bu durum tam tersine dönüyor. Üstüne Billy Butcher ile tanışınca dünyası alt üst oluyor. Butcher’ın anlattıklarına akıl sır erdiremeyen Hughie, aslında bizim diziyi izlerken hissettiğimiz duygularımızı yaşıyor.

The Seven Ekibine Daha Yakından Bakalım

Kibar Starlight üzerinden iş yeri tacizini, cinsiyet eşitsizliğini, kadın olduğu için yetersiz görülme gibi olayları izliyoruz. Öyle ki onu küçük gören takım arkadaşlarına bile haddini bildirmekten hiç geri kalmıyor. Özgüvenli ve dik başlı bir karakter diyebiliriz.

Dizinin göndermeleri bunlarla sınırlı değil tabii. Bir de elimizde Annie adında bir karakter var. Doğuştan süper güçlü ve The Vought’un en başarılı süper kahramanı olmak istiyor. Annesi onu küçüklükten beri süper kahraman çekimlerine sürüklemiş. Çok çalışmış ve çabalamış. Sonunda istediği oluyor ve The Seven’ın içine giriyor. Fakat o da ne? Buzdağının görünmeyen tarafı çok daha derin. Onun da tıpkı Hugie gibi hayalleri suya düşüyor. The Vought’u diğer milyoner şirketlerden ayıran tek şeyin içinde çalışanların süper kahraman olması olduğunun farkına varıyor. Burada verilen mesajı tahmin etmişsinizdir sanıyoruz. “Ne dilediğine dikkat et.” Harika olacak diye hayalini kurduğunuz şey, bir çöplük çıkabilir.

The Boys İzlenmeli Mi?

Dizinin politik ve sosyal göndermeleri çok başarılı. “Her insan hata yapar.” sözünün adeta bir temsili gibi. O gözümüze sokulan iyilik meleği, şaşaalı süper kahramanların yerine sıradan fakat özel güçleri olan karakterler yerleştirilmiş. Onlar da normal insanlar gibi suça bulanmış, karanlığa çekilmiş. Bir nevi her hayranlık duyduğumuz şeyin aslında iyi şeyler olamayabileceğini gösteriyor. Ayrıca siz ne kadar kahramanlara kızsanız da onlar aynı yolun yolcusu. Yani birbirlerine karşı öfke duymuyorlar ve yargılamıyorlar. Çünkü her birinin kirli çamaşırları var.

Sonuç itibariyle 8 bölümlük bir dizi olan The Boys’a başlamanızla bitirmeniz bir olacak. Kim bilir, belki bizim göremediğimiz bir mesajı siz alırsınız.

Dizi seyretmeyi seven biriyseniz, Black Mirror: Dünyaya Kara Bir Aynadan Bakmak yazımıza göz atabilirsiniz.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir