Türkiye’de futbol neden seviliyor? Bunun incelemesini yapmak için sosyolojik ve psikolojik unsurlara değinmemiz gerekmektedir. Öncelikle futbolun bir salt olarak bir eğlence kültürü olduğunu hatırlatmakta fayda var. Çünkü yazının ilerleyen kısımlarında futbol endüstrisinin bir eğlence sektöründen daha çok kurumsallığın bataklığına düşmüş, siyaset ve mafyaların fazlasıyla egemen olduğu bir sektör olduğunu göreceğiz.
Futbol modern dünyada olduğu kadar, Türk insanı için de en büyük eğlence faktörlerinden biri. Ancak modern futbol maalesef ruhunu kaybederek endüstriyel bir hal almıştır. Sektör içerisinde olan ücretlendirmeler öyle bir hal almaya başlamıştır ki, sonunda altı rakamlı olan sözleşmeler futbol dünyası için sıradanlaşarak, toplumun diğer mesleklerine kıyasla oldukça yükselmiştir.
Bunun ile ilgili Manchester United’in dünyaca ünlü İspanyol futbolcusu Juan Mata: “Futbol dünyasıyla kıyasladığınızda kazancım normal. Ama dünyanın ve İspanya’nın %99.9’u ile karşılaştırdığımızda çılgın bir rakam” diyerek olayı farklı bir noktaya getirdi.
Sosyolojik Açıdan Futbol Kültürü
Futbolun endüstriyel yapısı, kulüpler, ligler ve ülkeler arasında ki rekabeti arttırmaktadır. Ancak gelişmiş toplumlara kıyasla gelişmekte olan ülkelerde futbol hayatın daha fazla merkezinde bulunmaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, kişilerin futbolu neden bu kadar hayatın merkezine soktuklarını nedenleri ile incelemeye çalışacağız.
Tuttuğumuz Takımları Nasıl Seçiyoruz?
Takım tutma kültürü, doğduğumuz yıllara göre şekilleniyor aslında. İlk olarak şu örneği göstererek başlayalım; “1990’lı yıllarda doğan çoğu kişi Galatasaray’ı destekliyor”. Bu zaten hali hazırda hepimizin bildiği bir örnektir, ailevi sebepler ya da farklı sebeplerden oluşan bir antipatiklik söz konusu değilse gayet de geçerlidir. Şimdi bu kadar kişi neden Galatasaray’ı destekledi o dönemde? Ya da neden sempati kazandı? Şimdi Galatasaray o dönemde bir çok kupa ve başarı kazandı, bu tabi ki gözüken en büyük sebeplerden biri. Ancak gerçek sebep bu değil.
Medyada futbolun yeri inanılmaz büyük. Halk da tabi ki bunu istiyor ki, yayıncılar ve yapımcılar daha çok yapıyor. Şu an hali hazırda sadece futbol yorumculuğu ile ilgili ondan fazla kanal altmışa yakın da futbol yorumculuğu ile ilgili program var. Bu kadar medyanın gündemde olması ile kişilerin bilincine daha çok işleniyor bu durum. İnsanlar arasında iletişim kurmak için birincil pozisyona da kısa sürede çıkıyor. Böylece kişi bilincine işlenen Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ya da yaşadığı şehir ile bağlantılı olan bir futbol takımı ile gönül bağı kurmaya başlıyor. Ancak olay bunun ile sınırlı değil, bir şey içselleştirilmesinde olan en büyük güç rekabet ya da yabancılaştırma ile mümkün olabilir.
Konu hakkında detaylı araştırmalara “SOSYOLOJİK AÇIDAN FUTBOL VE PROFESYONELLİK” başlıklı makale üzerinden ulaşabilirsiniz.
Futbol Kültürüne İşlenmiş Olan Düşmanlık
Yaşadığımız ülkede Yunanistan’a ya da Ermenistan’a karşı bakış açımız nasıl? Ya da birkaç ay öncesinde uçak krizi yaşadığımız Rusya’ya karşı bakış açımız nasıldı? Peki bu bakış açımız bizi nasıl etkiliyor sizce? Bu tür kriz durumlarında ya da ortak bir rakip ya da düşmanlık alanında, içeride kalan kişiler daha çok kenetlenerek bağlı oldukları şeyi daha iyi temsil ettikleri ortaya çıkmıştır. Fakat bizim bu durumumuz ülke siyasetinden çok daha mikro durumlara karşı bile var.
Mesela şehir milliyetçiliği konusunda dünya da belki de en üst sıradayız. Biri ile tanışır tanışmaz ilk sorduğumuz sorulardan biri “Nerelisin?” oluyor. Peki futbol takımları ile bu durumun ne gibi bir bağlantısı var? Mevcut futbol takımları ile kurduğumuz içsel bağlantılar ile rakip takımlara karşı rekabet ortamı yaratıyoruz. Bunun sonucunda aslında büyük bir milliyetçilik akımı başlıyor.
Türkiye’de Futbolun Sevilme Nedenleri
İnsanlar içselleştirdiği bu durum ile farklılık gösterenlere karşı aslında dışlama uyguluyorlar. X takımının Y başarısı ile gurur duyarken Z takımının buna sahip olmaması durumunu göstererek bir dışlama uyguluyorlar. Bunun gibi örnekler çoğaltabilir, ama bunun gerçek nedeni çok daha üzücü bir sebep. İnsanların konuşabileceği ya da yaşayabileceği daha iyi bir konu maalesef yok. Ülkemizdeki insanların %60’a yakını gazeteleri okurken önce arka sayfa (spor bölümünden) başlıyorlar. Bu durumun gerçek nedeni, kişilerin yaşayacak ya da içselleştirecek hiçbir şeylerinin olmamasıdır. Bu durumun bize karşı bir faydası maalesef yoktur. İnsanların gündelik olarak spora ya da bu konu hakkında konuşmaya ayırdığı vakitle kendilerine ve geleceklerine çok daha faydalı şeyler yapabilirler.
Liverpool’un 30 yıl sonra gittiği şampiyonluk yarışında yaşadığı laneti konu edindiğimiz yazımızda, sizlere detaylı olarak Liverpool’un başından geçen olumsuzlukları aktardık.