2002 yılı genel seçimlerinde iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi, aradan 19 yıl geçmesine rağmen hala iktidar partisi olma özelliğini taşımaktadır. Türkiye tarihi boyunca en uzun süre iktidar olan parti AKP döneminde yapılan özelleştirmeler ise gündemden düşmeyen konu başlıklarından biri olmaktadır.
İstatistikler, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1995 yılından 2002 yılına kadar 278 kamu idaresi olduğunu göstermektedir. Son dönemde şeker fabrikalarının da özelleştirilmesi ile beraber, 2021 yılında kamuya ait olan idarelerin 71’e kadar düştüğü görülmektedir. Özelleştirme, bir kamu malının özel bir şirkete satılarak, devletin düzenli gelir kalemlerinden ve işletme hakkından çıkılması demektir.
Örnek vermek gerekirse; 1995 yılından sonra uzun bir süre Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük gelir kalemlerinden biri olan Telekom ve Tekel işletmeleri özelleştirildikten sonra gelir kalemleri oldukça azalmıştır. Özelleştirilen bu gelir kalemlerinin yerine ikame bir gelir yerleştirilemediği için borçlanma da sürekli olarak artmıştır.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Mustafa Çakır’ın 2019 yılında yaptığı habere göre, AKP hükümeti göreve geldiğinden bu yana toplamda 268 kurumun özelleştirilmesini sağlamıştır. Bu sayı, Türkiye Cumhuriyet’inin yaptığı özelleştirmelerin neredeyse %75’ini oluşturmaktadır.
AKP Döneminde Hangi Kamu İdareleri Özelleştirildi?
AKP döneminde yapılan özelleştirmeler şimdiye kadar 268’i aşmıştır. Bu kadar yüksek miktardaki özelleştirme ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kasasına yaklaşık 65 milyar dolarlık bir para akışı gerçekleşmiştir Yapılan özelleştirmelerin bazıları oldukça normal ve idealken, bazıları Türkiye’nin global gücünün azalmasına sebep olmuştur.
Örnek vermek gerekirse; özelleştirilen Türk Telekom ile tüm iletişim ağı özel ve yabancı bir firmaya verilmiştir. Böylece Türkiye, iletişim ağının yetkilerini kaybederek global alanda güç kaybetmiştir. AKP döneminde özelleştirilen bazı önemli kamu işletme ve idarelerinin diğer örnekleri ise şunlardır:
- Tekel,
- Paşabahçe Cam Sanayi,
- ETİ Holding,
- Aycell,
- Başak Sigorta,
- Ray Sigorta,
- Ortadoğu Teknopark,
- İstanbul İmar,
- Araç Muayene İstasyonu,
- SEKA,
- PETKİM,
- BURSAGAZ,
- TÜPRAŞ,
- ESGAZ,
- Ereğli Demir Çelik İşletmeleri,
- ASELSAN,
- HAVELSAN,
- Sümer Holding,
- Et Balık Kurumu,
- Çankırı Kaya Tuzlası,
- Yapı Kredi Bankası,
- SÜTAŞ,
- Büyük Efes Oteli,
- THY,
- Antalya Limanı,
- İstanbul Tütün Mamulleri,
- TEKA,
- TÜMOSAN,
- Akyazı Termik Santrali,
- Başkent Elektrik Dağıtım,
- İstanbul Anadolu Yakası Elektrik,
- Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ),
- Türkiye İş Bankası,
- Türkiye Halk Bankası,
- Türkiye Denizcilik İşletmesi,
- SSK Eczaneleri,
- REYTEK,
Sayılan tüm bu kurumlar gibi gelir kaleminde oldukça önemli yer kaplayan kamu idare ve işletmeleri plansızca özelleştirilmiş ve devletin idare gücü zayıflatılmıştır. Kamu elinde kalan ve henüz özelleştirilmemiş olan bazı kamu idare ve işletmeleri de şunlardır:
- C. Ziraat Bankası ve kolları,
- Devlet Malzeme Ofisi,
- Tarım İşletmeleri (TİGEM),
- Toplu Konut İdaresi (TOKİ),
- Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ),
- C. Devlet Demiryolları (TCDD) ve TÜLOMŞAŞ ile TÜDEMŞAŞ,
- Çay İşletmeleri (Çay-Kur),
- Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT),
- Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT),
- Türksat.
Özelleştirmenin Dezavantajları
Hükümetler, kamuya ait bir idareyi özel işletmelere açarak idarenin satışını gerçekleştirirlerse devlet sermayesine bir katkı yaparlar. Anlık gelir artışı olur ve bu artış devletin ekonomik alandaki elini kısa vadede rahatlatır. Fakat planlanmamış ve sadece sıcak para akışını sağlamak için yapılan özelleştirmeler, uzun vadede devlet ve kamu işleyişinde sorun yaratarak ekonomik çöküşün başlangıcı olur.
Kamu idare ve mallarının özelleştirilmesi 1980 kararları ile neoliberal politikalar sayesinde Türkiye gündemine girmiştir. 2002 yılında hükümete gelen AKP iktidarı, liberal ekonomi kavramını benimseyip, uzun bir süre bu düşünce ile ülke ekonomisini yönetmişlerdir. Neoliberal politikalar, devletin kademeli küçülmesini ve özelleştirmenin de aynı şekilde gerçekleşmesini savunur. Kamusal değerden öte, özel firmaların avantajlarını çok olduğunu savunur.
AKP yönetiminin iktidar olmasını sağlayan ve 20 yıllık süreci başlatan düşünce ise ekonomik liberalizmdir. Neoliberal düşünce ile ekonomik liberalizmin arasındaki tek fark ise birinde özelleştirmenin kar amaçlı olması ve hızlı gerçekleşme şeklidir. Ek olarak kamu idarelerinin özelleştirilmesinin bazı dezavantajları bulunmaktadır, bu dezavantajlar şunlardır:
- Anlık gelir sağlasa da plansız yapılan özelleştirmeler orta ve uzun vadeli gelirlerin önünü keser,
- Türk ilke ve inkılaplarına göre devlet, özel firmaların yetişemediği noktalara müdahale etmek ve hizmet sağlamak zorundadır. Fakat özelleştirme ile devletin müdahale gücü azalır,
- Devlet, kamu idareleri aracılığı ile vatandaşlarına daha çok istihdam sağlar. Fakat yapılan plansız özelleştirmeler, bu istihdam gücünün özele geçmesi ve işsiz sayısının artmasına sebep olur,
- Satılan ve büyük gelir kalemi olan kamu idareleri, devletin orta ve uzun vadedeki gelirlerini kırar,
- Olası bir savaş ve seferberlik durumunda devletin gücü azalır ve temel güç kamu idaresinin satıldığı özel firmaya geçer.
AKP döneminin kazandırdığı dezavantajlar ne yazık ki bunlarla sınırlı değil. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz AKP Dönemindeki Olumsuz Olaylar başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.