Gulliver’in Gezileri, 100 temel eser listesinde yer alan fantastik bir romandır. Bu kitap çocuklar için yüz temel eser listesinde yer almasına rağmen, kitabın halihazırda tartışmaya açık bir çok tarafı vardır. Lafı daha fazla uzatmadan Gulliver’in Gezileri incelemesi yazımız ile baş başa bırakalım.
Jonathan Swift’in Hayatı
Gulliver’in Gezileri; 1726 yılında Jonathan Swift tarafından kaleme alınmıştır. Günümüzde ise çocuklar için 100 temel eser listesinde kendine yer bulmuştur. Yazımızın içeriğinde Jonathan Swift tarafından yazılan bu güçlü eserin, 18. yüzyıl da olan etkisi, günümüzde neden çocuklar için yüz temel kitap listesinde olduğu ve kitabın içeriğinde olan mesajları irdelemeye çalışacağım. İncelemelerime başlamadan önce Jonathan Swifit hakkında biraz daha detaylı bilgi sahibi olmak, yazıyı daha objektif incelememize neden olacaktır.
1667 İrlanda – Dublin doğumlu olan Jonathan, dönemin önemli devlet adamlarından, yazıları ile de büyük bir ün yapmış Sir William Temple’nin yanında eğitim aldı. William’ın ısrarları ile de lisansüstü eğitimi için Oxford Üniversitesine gitti. Hem eğitim hayatını tamamlayabilmek hem de gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için paraya ihtiyacı vardı, o da bu durum yüzünden bağımsız din adamlığına yöneldi ve 1694’te Anglikan Kilisesi’ne girdi. Eğitimini tamamlamasının ardından William’ın evine geri döndü Jonathan. Bu dönemde sağlığı kötüleşen William’ın yazılarını ve mektuplarını doğrudan kendisi kaleme almıştır. Klise de gördüğü iki yüzlülük ve ardından William’ın da siyasi olarak perspektifini daha da içeriden kavraması onda “Bir Fıçının Öyküsü” adlı eseri yazmasına neden olmuştur. Bu eleştiri eseri onun ilk ciddi yazısıdır.
William öldükten sonra, bunaltılı bir aşk hayatı yaşamasından sonra Londra’ya döndü. Yayınladığı eserler ile ün kazandı ve artık siyaset, din ve edebiyat alanlarında güçlü polemiklere girmekten çekinmiyordu. Siyasi olarak görüş olarak liberaller ile birlikte anılıyordu fakat bu durum onun kilise ya da dine olan bağlılığını hiç azaltmıyordu. İngiltere’nin içerisinde olan iç çatışmalar ve çeşitli düşünce birliklerinin kendi aralarında yaşadığı ayrımlar onu etkiledi. Bu dönemde desteklediği siyasi organların yeterince güç kazanamaması onu hayal kırıklığına uğrattı, 1714 yılında doğduğu şehir olan Dublin’e geri döndü. Döndükten kısa bir süre sonrasında St. Patrick Katedrali’nin başrahipliğine atandı. Bu sürenin ardından hayatının tamamını İrlanda’nın bağımsızlığı ve problemlerini gidermek için adadı.
Gulliver’in Gezileri Detaylı İncelemesi
Gulliver’in Gezileri adlı eserinin en büyük özelliklerinden biri de Jonathan’ın biyografik özelliklerini taşıması. Gerçeği dört bölümlük olan eserin son iki bölümünün içerisinde büyük bir atıf bulunmaktadır. Cüceler ülkesini kaleme aldığı ilk bölüm de aslında İngiltere de yer alan iki siyasi organ olan Whig’ler ve Tory’lerin çatışması; İkinci bölüm ise egosunun ve kendini beğenmişliğin en üst düzeyde olduğu Avrupa topluluklarının ve İngiliz emperyalizminin çürük yanlarını anlatmış, bilimsel çalışmaların ve gelişmelerin gerekliliklerini sorgulamış; Son bölümde ise insanların kendilerini üstün ırk görmesini irdeler.
Konusu
Kitabın içeriği ve konusu genel olarak yolundan çıkan ve geri dönmeye çalışan Gulliver’in öyküsünü anlatır. Dört farklı ülkeye seyahat eden Gulliver, bu seyahat boyunca; Savaşa, esir hayatına, insan ırkının bilimi ve sanayiyi farklı alanlarda kullanmasına, din ve mezhep çatışmalarına, hayvanlar başta olmak üzere dünya da yaşayan farklı canlıların insan tarafından nasıl yönetildiği ve insan ırkının kendini nasıl üstün gördüğüne tanık olur.
Kitabın orijinal baskısında semboller aracılığı ile eleştirilen bu durumlara karşın, kitabın yayınlanmasından seksen yıl sonrasında kitap editörler tarafından baştan incelendi ve yayınlandı. Sadeleştirmeler, konunun yumuşatılması, eserin estetik kazandırma ve çocuklar için resim ve çizimlerin eklenmesi ile kitabın okuyucu kitlesi değiştirilmesi hedeflendi ve başarılı da olundu. Ancak “yapılan bütün çalışmalara rağmen kitap çocuklar için ne kadar uygun oldu?” sorusu halen daha güncelliğini korumaktadır. Çünkü mesaj ne kadar yumuşarsa yumuşasın, içerik içerisinde olan simgesel mesajlar halen daha yerli yerinde durmaktadır. Okuyucu kitlesi olarak 10-16 yaş aralığı gösterilmektedir.
Bunun yanında Gulliver’in Gezileri; sadece çocukların değil, yetişkinlerin de okuması gereken kitaplardan biridir. Bu tarzdaki diğer kitaplara göz atmak için Yetişkinlerin Okuması Gereken Çocuk Kitapları yazımızı okuyabilirsiniz.
Eleştiriler
Eleştirmenler tarafından bu durum için genel tanı kitabın yüz temel eser listesinde olması nedeni ile yumuşak bir tavır sürdürmektedirler. Fakat objektif baktığımızda kitabın içeriği kesinlikle bu yaş aralığı değildir halen daha. Fantastik sayılabilecek bu eser için, içerisinde olan simgesel mesajlar bu yaş aralığının kaldırabileceğinden daha serttir. Fakat maalesef günümüz dünyasında hayatımızın bütün gündeliğinde yer alan siyaset yüzünden ve öğretim hayatımız başta olmak üzere bir çok alanda siyasi öğeler ve siyasi mezhep tartışmalarının yer alması, çocukların da bu yönde zihinlerinin gelişim sağlaması ve sorgulayarak olayları inceleyebilmeleri adına oldukça gerekli bir durumdur.
Yüz temel eser listesine alınmış olması onun takip edilen bir eser haline maalesef getirememiştir. Ülkemiz de kitap okuma oranının düşüklüğü, siyasi organların ve çeşitli mezheplerin fanatiklerinin sayısını ve radikalliğini de arttırmıştır. Bundan dolayı da bu kitabın Türkiye başta olmak üzere, siyasi rejimler arasında sert çatışmalar yaşanan ve mezhep çatışmalarının sürekliliğini koruduğu bütün bölgelerde çocuklar başta olmak üzere, hemen herkes tarafından okunması ve üzerine tartışması gerekmektedir.