Doğum eylemi noktasında negatif bir duruş sergileyen Antinatalizm, halk arasında “doğum karşıtlığı” adıyla bilinen bir felsefi görüştür. Bireylerin üremesini ahlaki açıdan olumsuz kabul eden bu görüş neticesinde üreme ve üretme eylemlerinin gerçekleşmesi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Antinatalizm savunucuları bu fikirler doğrultusunda edebi ve bilimsel alanlarda çeşitli makaleler kaleme almıştır. Söz konusu makaleler bir nevi Antinatalizm fikrinin etik açıdan temel faktörlerini vurgulamak amacıyla yazılmıştır.
Antik Yunan kültüründen günümüze kadar uzanan Antinatalizm’e göre hiç doğmamış olmak ve yaşamanın ürememesi esas faktörlerdir. Güçlü Antinatalizm ve zayıf Antinatalizm olmak üzere iki temel çeşitte karşımıza çıkan bu felsefi görüş, aynı zamanda çeşitli ara görüşlere de ayrılmaktadır. Güçlü Antinatalizm’e göre üreme eylemine tamamen karşı çıkılması gerekirken zayıf Antinatalizm’e göreyse belirli koşullar sağlandığında üreme eylemi gerçekleşebilir.
Antinatalizm’in Temel Kolları
Doğum karşıtlığı görüşünün temel kollarından birisi olan güçlü Antinalizm’e göre üreme eylemi tüm koşullardan ve durumlardan bağımsız olarak tamamen reddedilmelidir. Üreme karşıtı olan görüş için bu eylem bencillik olarak kabul edilir.
Güçlü Antinatalizm’e göre üreme eylemini gerçekleştirenlerin yanında dünyaya gelen çocuğun yaşam koşulları da olumsuz sonuçlanacaktır. Hayat boyunca gerçekleşebilecek tüm olumsuz durumlar karşısında dünyaya gelen çocuğun rızası alınmamıştır. Bu noktada doğacak çocuğun yaşayacağı tüm olumsuz durumlar üreme eylemini gerçekleştiren bireylerin bencil hareketinin bir sonucudur.
Antinatalizm görüşünün ikinci temel çeşidi olan zayıf Antinatalizm ise güçlü Antinatalizm’e göre daha esnek bir fikir yapısına sahiptir. Zayıf Antinatalizm çerçevesinde üreme eylemi belirli şartlar dahilinde gerçekleşebilir. Bu şartların birinci koşulu var olan nüfusun dengede tutulmasıdır.
Zayıf Antinatalizm’in merkezinde üremenin tamamen durdurulması ve insanlığın tümüyle yok olmasına karşın denge politikası ile üremenin kısıtlanması yer alır. Zayıf Antinatalizm’e bağlı olarak ebeveyn olmak isteyen kişiler önceden belirlenen ruhsal ve fiziksel koşulları karşılamalıdır. Bunun yanında çocuk dünyaya getirmek isteyen kişilerin ekonomik yönden güçlü, eğitim açısından da yeterli bir seviyede olması gerekmektedir.
Bu uygulamalar dahilinde nüfusun de dengede tutulması şartı ile üreme eylemi gerçekleştirilebilir. Zayıf Antinatalizm üreme eylemini gerçekleştiren bireylerin yanında dünyaya gelen çocuklar için de çeşitli uygulamaları barındıran bir görüş çeşididir. Bu görüşe göre dünyaya gelen çocuklar yaşamları boyunca ebeveynleri ile birlikte çeşitli ruhsal ve fiziksel testlerden geçmelidir.Bunun yanında ebeveynlerini kaybeden çocuklar başka bir aile veya devlet kurumu tarafından koruma altına alınmalıdır.
Zayıf Antinatalizm, tüm bu koşullar ve uygulamalarla yaşamı tümden sonlandırmanın aksine yaşamda var olan sorunları kontrol altına almayı ve denetlemeyi amaçlar.
“Minarşizm nedir?” yazımız da ilginizi çekebilir.
Antinatalizm’in Ara Görüşleri
Antinatalizm’in temel kolları olan zayıf ve güçlü Antinatalizm’in yanında üreme ve doğum eylemleri noktasında farklı görüşler sunan çeşitli ara fikirler de yer almaktadır. Söz konusa ara fikirler şu şekildedir:
- Denatalizm: Bu ara görüş genetik rahatsızlığa sahip olan bireylerin üremesi ve bunun sonucunda genetik hastalıkların tümüyle yok edilmesini hedefler.
- Promortlizm: Bir diğer ara görüş olan Promortlizm ise ahlaki açıdan yaşam son vermenin en doğru şey olduğunu savunur. Bu görüş kapsamında insanlık acı duymadan ve hızlı bir şekilde yok edilmelidir.
- Childfree: Bu ara görüş ise bir görüşün yanında yaşam tarzı olarak da açıklanabilir. Bu görüş neticesinde kişilerin çıkarlarına uygun olarak çocuksuz bir hayatı benimsemeleri savunulur
Çeşitli kollara ve ara görüşlere ayrılan Antinatalizm’in esas fikirleri bu felsefi görüşün öncüsü de sayılan Arthur Schopenhauer çizgisinde şekillenmektedir.
Hayvanlar ve Antinatalizm
Temelinde insanların üremesine karşı bir görüş olarak kabul edilen Antinatalizm, hayvanlar aleminde de ses getirmiştir. Kimi Antinatalizm savunucuları bu görüşü yalnızca insanlar eksenin değerlendirirken kimi Antinatalistler de evrensel bir bakış açısıyla bu fikrin tüm canlılar için geçerli olduğunu vurgulamıştır. Dünyada var olan hayvan sayılarının kısırlaştırma gibi yöntemlerle insan eli sayesinde belirlenmesi evrensel Antinatalizm’in eleştirdiği temel konular arasındadır.
Bu görüşe göre hayvanlar bu dünyaya köle olmak, besin olarak tüketilmek ve hastalık gibi olumsuz durumlarla karşı karşıya kalmak için gelmektedir. Hayvanlar alemine objektif bir bakış açısıyla bakıldığında yavruların hayatta kalmasının zorluğu, türlerin arasındaki avlanma ve şiddet olayları gibi durumlar sonucunda ahlaken üremek doğru değildir. Özetle evrensel Antinatalizm için insanların üremesi kadar bir bilince sahip olmayan insan dışı varlıkların üremesi de etik olarak olumsuz bir eylem olarak kabul edilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Antinatalizm’in Tarihi Süreçteki Yeri Nedir?
Temeli Antik Yunan’a kadar uzanan Antinatalizm güncel olarak da birçok savunucusu bulunan bir felsefi görüştür.
Antinatalizm Teriminin Anlamı Nedir?
Doğum yanlısı anlamına gelen pronatalizm ve natalizm görüşlerine karşı olan Antinatalizm, doğum karşıtlığı anlamına gelmektedir.
Antinatalizm’e Göre İnsan Dışı Varlıkların Üremesi Neden Etik Değildir?
Evrensel Antinatalizm çerçevesinde hayvanların üremesi insan eliyle kontrol edildiği için üremeye karşı çıkılmalıdır. Bunun yanında yavruların hayatta kalma çabası, yaşam boyu karşılaşabileceği olumsuz durumlar ve hayvanlar arasındaki vahşi yaşam koşulları etik açıdan üremeye uygun değildir.
Sıkça Sorulan Sorular
Antinatalizm’in Tarihi Süreçteki Yeri Nedir?
Temeli Antik Yunan’a kadar uzanan Antinatalizm güncel olarak da birçok savunucusu bulunan bir felsefi görüştür.
Antinatalizm Teriminin Anlamı Nedir?
Doğum yanlısı anlamına gelen pronatalizm ve natalizm görüşlerine karşı olan Antinatalizm, doğum karşıtlığı anlamına gelmektedir.
Antinatalizm’e Göre İnsan Dışı Varlıkların Üremesi Neden Etik Değildir?
Evrensel Antinatalizm çerçevesinde hayvanların üremesi insan eliyle kontrol edildiği için üremeye karşı çıkılmalıdır. Bunun yanında yavruların hayatta kalma çabası, yaşam boyu karşılaşabileceği olumsuz durumlar ve hayvanlar arasındaki vahşi yaşam koşulları etik açıdan üremeye uygun değildir.