20. yüzyılın egemen ve büyülü ideolojisi olan demokrasi kavramı, bir ulusun egemenliğe dayalı yönetimini anlatmak için kullanılan terimdir. Fransız İhtilali ile ayrı bir kimlik ve özgünlük kazanan bu kavram, kamu yönetiminin yerini mutlak surette halkın iradesine dayalı bir yönetimin almasına yol açmıştır. Biz de içeriğimizde Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi demokratikleşme hareketleri hakkında bilgileri sunacağız.
Bu dönüşüm hareketinin bir sonucu olarak otoriter ve totaliter yönetimler yerini demokratik yönetimlere bırakmıştır. Bu küresel siyasi değişim hareketi, Türkiye’de demokratikleşme hareketleri ve nedenleri oluşumunda etkili olmuştur.
İşgale karşı başlayan Kurtuluş Savaşı, yeni bir Türk devleti ve düzeninin kurulmasında etkili olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan yenilik hareketi, birey temelli demokratik sistem ve modellerin inşasına öncülük etmiştir. Bununla birlikte Cumhuriyet dönemi ile öne çıkan “Demokratikleşme hareketleri nelerdir?” birlikte inceleyelim.
Cumhuriyet Dönemi ve Demokrasi
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesi ve işgal güçlerin ülkeyi ele geçirmeye başlamasıyla başlayan hayatta kalma mücadelesi, 1922 başarıyla sona erdi. Halkı kurtarma sloganıyla yola çıkan milli mücadelenin kahramanları gerçekten de bu söyleme bağlı kalmışlardır.
Türk siyasi tarihinde demokratik gelişme süreci birçok kaynakta aşamalara ayrılmıştır. Osmanlı Devleti’nin demokratikleşme hareketi, bir dönemden ziyade Türk demokrasisine bir önsöz, odak ve giriş niteliğindedir.
Ancak Cumhuriyet dönemi ile Türk demokrasisine ilişkin yöntemler süreklilik kazanmıştır. Demokrasi, Cumhuriyet (1923) ile güçlendirilmiştir. Lozan’dan sonra 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş ve yeni bir liderlik anlayışıyla yeni bir ulus ortaya çıkmıştır.
Bununla birlikte bu dönemde birçok siyasi, sosyal ve ekonomik değişim yaşanmıştır. 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ile başlayan kurtuluş mücadelesi, işgal altında olan Türk halkına umut ve mücadele gücü vermiştir.
Atatürk, 19 Mart 1920 tarihli Milli Genelgesi ile bir adım daha ileri gitti. Yeni seçimlerin yapılması istendi. Bununla birlikte seçimler 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasıyla sonuçlandı. Böylece kurtuluş mücadelesinin siyasi örgütlenmesi güvence altına alındı.
Demokratikleşme yolunda 1. Meclis, yasama görevlerinin yanı sıra yürütmeyi de toplamış ve Atatürk’ü meclis başkanı seçmiştir. Bu meclisin görevi ise kurtuluş mücadelesine önderlik etmek ve yeni Türk devletinin kuruluş felsefesini hazırlamaktır. Bu nedenle 20 Ocak 1921’de Türkiye Devleti’nin Birinci Geçici Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) yürürlüğe girmiştir.
Türkiye’de demokrasiye geçiş süreci hakkında araştırma yapıyorsanız, “Demokratikleşme Sürecinin İlk 10 Yılı” içeriğini inceleyebilirsiniz.
Demokrasiye Adım Adım İlerleme
Teşkilat-ı Esasiye yasası, “Egemenlik yalnızca devlete aittir” meşruiyetini ifade etmektedir. Ulusal egemenlik fikri üzerine kurulmuştur. TBMM, parlamenter bir hükümet sistemi olarak kurtuluş mücadelesini zaferle bitirmiş, saltanatı kaldırmış, yeni bir Türk devleti kurmak için Lozan’ı imzalamış ve 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan etmiştir.
Atatürk, “Demokrasi ilkelerini en çağdaş ve mantıklı biçimde uygulayan yönetim biçimi cumhuriyettir” bildirisi ile demokrasiyi tesis etmek üzere bir cumhuriyet hükümeti kurumuştur. Atatürk, Medeni Bilgiler adlı kitabında “demokrasi ilkesi” terimini; halkın devleti, halkın hükümeti ve halkın kendi kaderini denetlemesi anlamında siyasal demokrasi anlamında kullanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Günümüzün demokrasi anlayışı sürekli yükselen bir okyanus gibidir” sözü gibi demokrasi ilkesine uygun olarak emin adımlarla temeller sağlamlaştırılmıştır. Adım adım gelişmeler yaşanarak 3 Mart 1924’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir kararıyla halifelik kaldırılmış ve cumhuriyet ilan edilmiştir. Aynı yıl, olağanüstü koşullar dinamiğinde hazırlanan ilk anayasa (1921), TBMM tarafından değiştirilerek yeniden yazıldı ve 20 Nisan 1924’te yeni bir anayasa kabul edildi.
Sonrasında parlamenter hükümet sistemi yerine bakanlar kurulu ve parlamenter bir başbakandan oluşan bir hükümet modeli getirildi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF), 17 Kasım 1924’te Türkiye’nin ilk Başbakanı İsmet İnönü liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHF) karşı bir parlamento muhalefeti olarak kuruldu.
Çok Partili Hayata Geçiş
Cumhuriyetin ilanından sonra parlamenter demokrasinin ilk sınavı olan TCF 3 Haziran 1925’te Şeyh Said olayıyla ilgili nedenlerle kapatıldı. Özgür bir cumhuriyet ve ikinci bir parlamenter demokrasi girişimi olan Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF), 12 Ağustos 1930’da Fethi Bey tarafından Atatürk’ün desteğiyle kuruldu.
Üç aylık kısa bir sürecin ardından parti içi ve CHF ile yaşanan gerilimler sonrasında 17 Kasım 1930’da SCF kapatıldı. Bu süreçten sonra Türkiye, tek parti yönetimi ile demokrasi kurma mücadelesi verdi.
Ülkenin ilk lideri Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ölümünün ardından 11 Kasım 1938’de cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, II. Demokratik dünyanın ardından, II. Dünya Savaşı’nın bitmesi ile Türkiye’de demokratik çok partili sistemin yolunu açmıştır.
1946 yılına kadar Türkiye siyasi ve sosyal açıdan demokrasi açısından çok zor bir dönemden geçmiştir. Ancak 1945-46 yılları arasında ise çok partili hayata geçişin ilk adımları atılmıştır. Nihai geçiş, demokratik seçimlerin yapıldığı ve rejimin değiştiği 1950 yılında gerçekleştirilmiştir.
Türkiye, 14 Mayıs 1950’de yapılan demokratik seçimlerle CHP’nin tek parti yönetimine son verdi. Bu seçimlerde ülke genelinde demokratik kurallar temel alınmış halk iradesi sandığa yansıtılmıştır. Türkiye bu siyasi kazanımlarla 1945 sonrası hız kazanan demokratikleşme sürecini tamamlamıştır.
Siyaset tarihi ilginizi çekiyorsa tam size göre bir içeriğimiz daha var: “Karlofça Antlaşması Osmanlı Diplomasisine Etkisi”
Sıkça Sorulan Sorular
[toggle title=”Cumhuriyet Dönemi Demokratikleşme Hareketleri Arasında Senedi İttifak Yer Alır mı?” state=”open”]İlk ciddi demokratikleşme girişimi 1808’de Sened-i İttifak’ın imzalanmasıyla gerçekleşmiştir. Ancak cumhuriyet dönemi içerisine girmemektedir.[/toggle]
[toggle title=”Türkiye Cumhuriyeti’nde İlk Demokratikleşme Hareketleri Ne İle Başlamıştır?” state=”open”]Cumhuriyet döneminde demokrasinin gelişme süreci 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasıyla başlamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşu ile siyasi partilerin temelini oluşturulmuştur.[/toggle]
[toggle title=”Cumhuriyet ve Demokrasi Aynı Şey midir?” state=”open”]Cumhuriyet, bir milletin, egemenliğini elinde bulundurduğu ve onu bir süre için seçtiği temsilciler (milletvekilleri) aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi iken; demokrasi, halkın egemenliğine dayanan demokratik yönetim biçimidir.[/toggle]