Toplumsal cinsiyet hiyerarşisi içinde bulunan hegemonik erkeklik, belirli gruplar tarafından en tepede konumlandırılan erkeklik biçimini ifade eder. Bu terim ilk kez 1980’li yıllarda Raewyn Connell tarafından ortaya atılmıştır. Peki, hegemonik erkeklik nedir? Gelin hep birlikte bu kavramı ve oluşturduğu sebepleri inceleyelim.
Hegemonik Erkeklik Nedir?
Hegemonik erkeklik,; kısaca orta yaşlı, orta sınıf mensubu, güçlü, başarılı, sorumluluk sahibi, heteroseksüel, sportif ve beyaz erkek tipidir. Bu profil değişken bir erkeklik tasarısının genel görünümüdür. Ayrıca, her kültürün kendine özgü hegemonik erkeklik yapısı vardır. Bu erkeklik algısı, toplumsal cinsiyet düzeni içinde kadınların, çocukların ve diğer erkeklerin üzerinde bir tahakküm aracıdır.
Hegemonik erkeklik kavramı, Gramsci’nin hegemonya kavramıyla ilişkilendirilerek toplumsal hayatta ataerkilliğin baskın olduğunu ifade eder. Yine, erkeklerin egemen, kadınların ise tabi olduğu durumda olduğunu meşrulaştırmak amacıyla kullanılmıştır. Toplum içinde farklı erkeklikler olsa da burada ortak nokta kadınların üzerinde kurdukları iktidardır. Bu iktidar da hegemonik erkeklik modeli ile sağlanır.
Toplumsal cinsiyet bağlamında erkeklerin kadınlar üzerinde kurduğu bir baskın rol olduğu kabul edilse de erkekliğin inşasındaki tek etken iktidar değildir. Kişilerin karakter özelliklerinden dolayı birçok erkeklik türü ortaya çıkmıştır. Ancak hegemonik erkeklik için bir erkeğin birçok yoldan geçmesi gerekir. Bu süreç de bireyler üzerinde zararlı bir baskı oluşmasına sebep olur. Çünkü erkek, toplumun öğretileri de dahil olmak üzere erkekliğini kanıtlamak için gayret sarf eder.
Hegemonik Erkeklik Özellikleri
Hegemonik erkekliğin belli başlı özellikleri vardır. Bunlar içinde yaşanılan toplumun kültürel yapısından üretilen erkeklik tanımlarıdır. Hegemonik erkekliğin özelliklerinin neler olduğuna aşağıda maddeler halinde değineceğiz.
- Güçlü, başarılı ve sorumluluk sahibi olarak erkekliği kanıtlama telaşı vardır.
- Tüm dünyada kadınlarla erkekleri ayıran özellikler olduğunu düşünür.
- Kadınlar ve diğer erkekliklere göre baskındır.
- Heteroseksüeldir.
- İş hayatında erkeğin ön planda olması düşüncesi hakimdir.
- Toplum içindeki sorumluluklarını topluma kanıtlama zorunluluğu bulunur.
- Hegemonik erkeklik kadının erkeğe tabi olması gerektiğini meşrulaştırır.
- Türkiye’de hegemonik erkeklik tanısı, çoğunlukla sünnet, askerlik ve milliyetçilik gibi kavramlarla ilişkilendirilir.
Bu maddeler her ne kadar hegemonik erkekliği temsil etse de, günümüzün toplumunda pek bir anlam ifade etmemelidir.
Hegemonik Erkekliğin İnşası
Hegemonik erkeklik, ilk olarak aile içinde inşa edilmeye başlar. Erkek doğan çocuğun bedenine ve kimliğine tanımlamalar yapılır. Çocuk, aile içinde öğrendiklerini içselleştirir. Sosyal bir ortama gittiğinde de bu öğretileri pekiştirmeye başlar. Örneğin; erkeklerin arasındaki erkeklik rekabeti, bu pekiştirmeye örnek verilebilir. Erkekler, kendilerini kanıtlayarak kendi hegemonik konumlarını meşrulaşmaya ve toplumsallaşma sürecinde onaylanmaya başlar.
Onaylanan erkeklik, iş, ordu gibi kurumlarda erkek olma deneyimlerini erkeklik algısına göre pekiştirir. Ailesi tarafından sürekli “güçlü ve başarılı bir erkek olmalısın” şeklinde büyütülen çocuk, ilk olarak erkekliğini kendine kanıtlar. İlerleyen zamanda kendi çevresi içinde de erkekliğini kanıtlamaya çalışır. Böylece egemen konumun en tepesinde yer alarak kadınları ve diğer erkeklikleri olmaması gereken şekillerde baskılar.
Hem erkeklik hem de kadınlık kavramlarının toplumda uyandırdığı düşünceleri öğrenmek için Toplumsal Eşitlik Nedir? Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Nedir? yazımıza göz atabilirsiniz.
Türkiye’de Hegemonik Erkeklik
Türkiye’de hegemonik erkeklik için erkeklerin bazı aşamalardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar, aynı zamanda erkeği topluma hazırlama basamakları olarak da kabul görür. Böylece erkeklerin ilerleyen yaşlarda oluşturduğu karakterlerde toplumdaki kuralların yerinin olduğunu söylemek mümkündür. Şimdi ülkemizde hegemonik erkekliğin inşasında hangi aşamalar var sırasıyla inceleyelim.
Sünnet
Sünnet, erkek çocuklarının erkekliğe geçişinde ilk önemli dini törendir. Bu dönüm noktası erkekliğin kuşaklararası nasıl aktarıldığının bir göstergesidir. Çocuk bu törenle birlikte ilk defa erkek olarak kabul görmeye başlar. Çocuğun iradesi olmadan bedene yapılan bu müdahale, erkekliğe ömür boyunca kalıcı izler bırakır. Sünnetle birlikte çocuk, erkekliğe adım atar ve ailesi tarafından erkek olarak görülür.
Tüm bunların yanında sünnet, acının erkek tarafından kabule dönüşmesinin de bir yoludur. Yapılan törenlerle birlikte çocuğa erkek olma coşkusunun verilmeye çalışıldığı da düşünülür. Her ne kadar sünnet, yöreden yöreye farklılık gösterse de temel nokta aynıdır. Ayrıca dini bir işlem gibi sayılsa da Kur’an-ı Kerim’de sünnetten bahsedilmediği gibi törenlerle kutlama yapmak da yoktur.
Sünnet törenine karar verildiği andan itibaren ailelerde bir bayram havası olur. Böylece yapılan davetiyeler, seçilen kıyafetlerle erkek çocuk; bir şehzadeymişçesine kabul görür. Bu davranışlar, çocuğun aklında erkek olarak kabul edilmek, algısı oluşur. Böylece sünnet olan çocuk, toplumsal bir statü kazanmıştır. Yine; çocuk, içinde yaşadığı önemsenme duygusuyla yeni kazandığı statünün hazzını ve gururunu yaşar.
Askerlik
Askerlik, Türkiye’de hegemonik erkekliğin inşasında en önemli kurumların başında gelir. Günümüzde modern orduların en önemli ihtiyacı, savaşmak, silah kullanmak ve kas gücüdür. Bunların en üst düzeyde olabilmesi için yapıların erkeklerden oluşması gerektiğine dair bir görüş vardır. Çünkü ordunun güçlü olması için erkeklerin genetik ve fiziksel yapısına ihtiyaç olduğuna inanılır.
Bahsi geçen ordunun cinsiyetleştirilmesi, tamamen ataerkil düşünce yapısından kaynaklıdır. Ayrıca erkekliğin inşasındaki bu ikinci aşamada davullu zurnalı uğurlamalar yapılır. Böylece kişi yine, erkeklik görevini yapmak için kutlamalarla karşılaşır. Aynı zamanda askerliği erkeklere, belirli saldırgan erkeklik tipini öğrettiğine dair düşünceler de vardır.
Askerlik konusunda en önemli durumlardan biri de askerliğini yapmayan birinin evlenmemesidir. Türkiye toplumunda erkeklerin askerlik görevini yaparken karşılaşabileceği sorunlarla yüzleşmeden evlilik hayatına adım atması doğru karşılanmaz. Erkek, önce askere giderek ikinci zorlu aşamayı tamamlamalıdır. Her ne kadar devletin koyduğu bir kural gibi gözükse de askerlik toplum tarafından da dayatılır. Yine, sağlık engelinden dolayı askere gidemeyenler “çürük” olarak adlandırılır. Askerliğini yapmayan erkekler, toplum tarafından dışlanmaya da maruz kalabilmektedir.
İş Sahibi Olma
İşyerinde erkeklik, ilk olarak para kazanmak ve ailesini geçindirmek için sağlanan bir göstergedir. İşyerleri, içindeki hiyerarşiden dolayı farklı işlevlere sahiptir ve çeşitli erkekliklerin inşasında önemlidir. Ücretli çalışma, sadece işçi erkeği değil, sermaye sahibinden en alt çalışana kadar erkekliklerin kurgulanmasında etkilidir.
Askerliğini bitiren bir erkekten beklenen, tam zamanlı bir işe girip ailesine bakmasıdır. Bu beklentiyi yerine getirmeyenler, toplum tarafından dışlanır ve erkeklik tanımı için yetersiz sayılır. Erkeğin iş sahibi ve toplumun kabul ettiği bir statüde olması ise erkekliğin göstergeleri arasındadır. İşinden dolayı erkekliğini kazanmış olan kişi, işini kaybetme korkusunu yaşamaya başlar.
Oluşan korkunun temelinde toplum tarafından işi ve statüsü sayesinde kabul gördüğü erkekliği kaybetme korkusu vardır. Yine, Türkiye toplumunda genelde görünen işini kaybeden bir erkeğin tamamen yetersiz görünmesidir. İşini tam yapamamış ve bu nedenle kovulmuş olarak nitelendirilip başarısız olduğu vurgulanır. Erkek, yarattığı erkeklik imajını kaybetmemek için büyük bir korku duygusunun içine girer.
Evlilik
Hegemonik erkekliğin en önemli konusundan biri, heteroseksüel oluşudur. Bu nedenle eşcinsellik, evlilik kurumunu tehdit eden bir unsur olarak görülür. Küçük yaşından beri, erkekliğini kanıtlamaya çalışan birey, işini bulduktan sonra evliliği düşünmeye başlar. Bu zamana kadar sürekli heteroseksüel ilişkiler yaşayan birey, evlenerek erkekliğini tekrar belgeleyecektir.
Evlilikle birlikte erkek, yeni bir hegemonya uygulayabileceği bir alan bulmuştur. Ataerkillik en belirgin şekilde ev içinde yaşanmaya başlar. Ayrıca evlenen erkek, bu sayede evlilik ile öğrendiklerini kuşaklara aktarma şansı bulur. Erkeğin bu zamana kadar inşa ettiği hegemonik erkekliği, koruma ve toplumda yaşatma imkanı kuracağı aile ile mümkündür. Evlenmediği takdirde erkek eksik bir kişi olarak toplum tarafından ötekileştirilir.
Babalık
Hegemonik erkekliğin inşasında son adım bir çocuk sahibi olmaktır. Baba olmak, aynı zamanda kısır olmadığının da kanıtıdır. Yani, bireyin erkekliğini kanıtlayan bir unsur olarak görülmektedir. Evlenip çocuk sahibi olan erkek birey, artık hegemonyasını eşi ve çocukları üzerinde kurmaya başlar. Evin bütün kararları, baba tarafından verilir. Ancak bu durum, dönüşümlü bir süreç olarak görülür.
Babanın erkek çocuğa sahip olması, daha ayrıcalıklı karşılanır. Artık kendi hegemonyasını, çocuğuna aktarabilecektir. Böylece kendi erkekliğini tekrar inşa eder. Yine, erkek çocuğunu her gördüğünde gururlanmaktadır. Ayrıca baba olmak, soyun devam ettirici olma niteliğindedir. Bu sebeple erkek çocuğuna sahip olmayı ister. Çünkü onun soyunun devamı ancak bu şekilde gerçekleşecektir.
Bu içeriğimizde ülkemizde meydana gelen hegemonik erkekliğin temellerini neler oluşturduğundan bahsettik. Hepimizi olumsuz yönde etkileyen ataerkilliğin kültürümüzdeki adım adım inşasını vermeye çalıştık. Görüldüğü üzere hegemonik erkeklik kavramı, aslında biz insanlar tarafından oluşturulmuş değerlerdir. Bir erkeğin kendini üstün görmesi, çağlar boyunca kültürümüze kazınmış gelenekler yüzünden meydana gelir.
Ataerkil toplumlardaki erkeklerin oluşturduğu bu kavram erkeklerin hayatlarını baskı altında yaşamalarına sebep olmakla birlikte, kadınların üzerinde hak sahibi olabileceklerini düşünmelerine de yol açar. Yani hegemonik erkeklik gibi birçok toplumsal cinsiyet kavramı her cinsiyetten insanı mutsuz bir hayata sürükleyebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Hegemonik olmak ne demek?
Hegemonik kavramı, Yunancada herhangi bir grup içerisindeki bir ögenin diğerinden üstün olması durumunu ifade etmektedir.
Hegemonik erkeklik kim tarafından ifade edilmiştir?
Bu terim ilk kez 1980’li yıllarda Raewyn Connell tarafından ortaya atılmıştır.
Madun erkeklik ne demek?
Madun erkeklik kavramı, hegemonik erkeklik kavramının çizdiği sınırların tam tersini ifade etmektedir.