YouTube

Karadağ’da Yaşamak ve İş Kurmak

Karadağ Gölü

Sonunda Karadağ’dayız! Bir çift olarak buraya gelirken çok şey yaşadık. Bu yazı içerisinde resmi olarak iş açmamız, sahip olduğumuz iş yapısı ve buradaki kültürel yapı ile ilgili detayları sizlerle paylaşmak istiyoruz. İşte “Karadağ’da Yaşamak ve İş Kurmak” hakkında önemli detaylar…

Karadağ’a Nasıl Gidilir?

Bazı insanlar vardır; doğuştan yetenekli, kendilerini ifade edebilme yetileri yüksek, hayatlarını hayal ettiği biçimde yaşayabilen ve en önemlisi aile ve toplumun desteğini arkalarında hissederek hareket edebilen. Biz o insanlardan biri olamadık. İkimizin de yaşamının ilk 20 yılı toplum ve hayallerimize giden kavga ile devam etti. İkimiz de birbirimizden bağımsız bu toprakların dayattığı tekele karşı, bir gün daha düzgün bir toplulukta yaşama hayali ile önce birbirimize sonra da hayallerimize sarıldık.

Evliliğimizin ilk anından bugüne; evrene ve tanıdığımız her insana yurt dışında yaşama hayalimiz ile ilgili mesaj verdik. 6 ay öncesinde Tolga ile tanıştığımızda bize bu noktada yardımcı olabileceğini, ancak yapabileceklerimizi de görmek istediğinden bahsetti. 6 ay boyunca Tolga ile belki de 50 bin liralık işi freelancer olarak yürüttük ve hiçbir işten memnuniyetsiz ayrılmaması için özellikle dikkatli davrandık. Sonunda sağ olsun Hatice’yi de beni de yapacağı dijital projelerde yanında daha sık görmek istediğini söyleyerek Karadağ’a davet etti. Böylelikle Karadağ maceramıza başlamak ve yola çıkmak için ilk adım atılmış oldu.

Karadağ’a gelmeden önce bütün ev eşyalarımızı sattık. Bütün borçlarımızı neredeyse sıfırladık. Elimizdeki bütün nakit parayı hiç olmak pahasına azaltarak, sadece iş deneyimimize ve kazanma potansiyelimize güvenerek İstanbul’a doğru yola çıktık. Bu süreçte Ömer Kölmük, Furkan Danacı ve Arda Özen’e ekstra teşekkür etmek durumundayız. Bize her koşulda destek olabildiklerini hissettirdiler.

Karşılaştığımız İlk Sorun

Unutmadan bir konudan da söz etmemiz gerekiyor. Biz bileti almadan öncesinde Tolga bize Karadağ’a giriş için, dönüş biletinin de alınması gerektiğini söyledi. Bu konu ile ilgili THY’ye telefon açarak böyle bir durumun söz konusu olup olmadığı öğrenmek için yaklaşık 30 dakikalık bir görüşme yaptım. Telefonda olan yetkili böyle bir durumun hiçbir koşulda söz konusu olmadığını bize bildirdi. Ama Tolga işini garantiye alarak bize buradan davetiye hazırlattı. 3 Haziran’da Havaalanına gittiğimizde, ne valiz tesliminde ne de dış hatlarda bize Karadağ’a girişimiz için dönüş bileti gerektiğiyle ilgili hiçbir bilgi verilmedi.

Ancak uçağın kalkış vakti yaklaştığında, giriş kapısına gittiğimizde 3 tane THY personeli bizlere sırayla neden gittiğimizi ve dönüş biletimiz olup olmadığını sordular. Onlara neden bu soruyu bize sorduklarını sorduk, doğal olarak. Bunun üzerine bize Karadağ hükümetinin böyle bir karar aldığını ve kaçak vatandaşlarla ilgili bir önlem olduğunu söylediler. Karadağ’ın konsolosluk sayfasında ya da THY’nin resmi internet sitesinde böyle bir veri olmadan bize bunu dayatamayacaklarını söyledik. Personel de gerildiğimizi hissederek bizi sakinleştirmeye odaklandı, o sırada ben bir davetiyemiz olduğunu hatırlattım ama maksadımız davetiye gerek bile olmadan THY’nin neden böyle bir usulsüzlük yürütüldüğünü anlamaya çalışmaktı. Sonucunda uçağa bindik ve Montenegro’ya ulaştık.

Karadağ Manzarası

Karadağ, güzel manzaraları ile tüm ziyaretçilerini hayran bırakan bir ülke.

Karadağ Nasıl Bir Ülke?

Öncelikle belirtmeliyim. Karadeniz’in coğrafyası ve yapısı bu ülkeye çok benzese de bu ülke kesinlikle hızlı ve adrenalinli yaşayan Karadenizliler için hiç de uygun değil. Ülkenin baş sloganı “Polako Polako”. Yani “Yavaş Yavaş”. Ülkenin tamamı o kadar yavaş ki, dört tarafı CHP’li teyzelerle sarılı olan bir Ege tatil beldesinde gibi hissediyoruz kendimizi.

  • Ülkenin en büyük gelir kaynağı turizm ki onu da tam yapabildiklerini söylemek çok güç. Detaylara geçmeden öncesinde bunları önden belirtiyoruz ki, 1970’lerin Türkiye’sinde yaşamanın nasıl bir deneyim olduğunu daha iyi anlayın diye. Ülkede ne Starbucks ne Decathlon ne de türevi kapital bir firmaya denk geldik.
  • Podgorika Havaalanı’nı havadan gördüğümde kelimenin tam anlamıyla şoka uğramıştım. Bir ülkenin başkentinin havaalanı nasıl Samsun Çarşamba Havaalanı’ndan küçük olabilirdi ki?
  • Sonradan öğrenebileceğimiz birçok sebebin başlangıcı burada başlıyordu. Havaalanında silahlı bir tane güvenlik görevlisi görmemiştik. İnsanlar kibar ve gülümseyerek yolcuları yönlendiriyorlardı.
  • Arabaya atladık ve ilk durağımız olan Bar şehrine doğru yola çıktık. Bar, bizdeki karşılığı Akçay ya da Ayvalık olabilecek bir bölge. Yılın 4 mevsimi yağış alan, Adriyatik denizinin sert rüzgarlarıyla beslenen şirin bir kasabaydı.
  • Ancak buranın karşılığı bizde Akçay ya da Ayvalık olsa da ülkenin toplam nüfusunun Balıkesir’in nüfusunun yarısı olduğunu da belirtmek gerekiyor. Koskoca ülkenin toplam nüfusu 600 bin civarındaydı.
  • Sırbistan ile olan sancılı ayrılık süreci ancak 2006 yılında tamamlandı. Bir de geçen yıl yapılan hükümet değişikliği ile birlikte ülke tamamen Avrupa Birliğine yüzünü dönmeye başlamış durumda.

Yeni bir ülke olması, Sırbistan ile olan problemleri ve savaşın yol açtığı yıkımlar yüzünden Karadağ 1980’lerin Türkiye’sine ancak denk gelebiliyor. Ülkede ne polis ne hükümet binası ne eli silah tutan birini kaldığımız 9 gün boyunca görmedik. Ülke baştan sona bir kıyı şeridi üzerine kurulmuş durumda. İç kısımlarda olan şehirler, dağlık alanlara kurulmuş ve Sırbistan ile olan ticaret rotasını belirleyen şehirlerden oluşuyorlar. Bu arada ülkede eşcinsel evliliğin yasal olduğu ve kenevir kullanımının da şu an kabul aşamasında olduğunu belirtmekte fayda var.

Karadağ Türk Yatırımcılar İçin Uygun mu?

Karadağ’da eğer yatırım yapmak istiyorsanız, öncelikli olarak yıllık oturum izni almanız gerekiyor. Bunun ücreti de sağlayan kişiye göre değişiklik göstererek 400 € ile 1000 € arası değişiyor. Biz şimdilik 90 günlük turistik oturum ile burada kalacağız. Her gün için, yanlış hatırlamıyorsam, 5 € ödeyeceğiz. Konaklama noktasında da buranın insanının temel gelir kaynağı olan emlakçılık devreye girdiği için zorluk çekeceksiniz. Çünkü Türklerden illallah etmiş durumdalar. Bu zamana kadar karşılaştığımız herkes en az 1 kelime Türkçe biliyordu ve bakışlarının da çok sıcak olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye’den geldiyseniz ve burada yaşamak istiyorsanız, size 6 ay peşin ve 2 ay depozito ödemeniz gerek diyen ev sahiplerini sıklıkla göreceksiniz. Biz şu an bir Türk işletmecisi olan Ensari Bey’in işletmesinde konaklıyoruz. 30 gün için anlaşma sağladık ama fiyatı doğrudan söylemek yanlış olacaktır. Buradaki kira fiyatları kaldığınız yere göre değişiklik gösterse de 250 € ile 500 € arasında belirleniyor.

Burası dijital için oldukça ham bir ülke. Ülkede Google namına hiçbir platform yok. Bunda tabi ülkenin nüfusunun küçüklüğü ve sadece 2-3 ay arası olan yaz sezonu da etmen. Ancak yine de yatırım yapılabilir diye düşünüyorsanız siz de burası için bir adım atabilirsiniz. Çünkü ne işletmecilik ne mekân yönetimi ne de kurumsallaşma adına büyük adımlar göremedik.

Ülke genelinde her zevke hitap eden işletmeler bulabilirsiniz. Genel olarak sakin ve salaş mekanlarla karşılaştık.

Karadağ’daki Türk İşletmeciler

Kaldığımız süre boyunca Bar dışında, Budva ve Herseg Novi’de vakit geçirme şansımız oldu. Ülkenin en güneyi olan Bar şehri, Arnavutluk sınırında yer alıyor ve fiyatlar da buna bağlı düşük standartta sunuluyor iken, Herseg Novi ise Hırvatistan’a komşu bir bölge olarak fiyatları daha yüksek belirliyor. Tolga sağ olsun, iş ve yapılandırmamızı geliştirme sürecimizde hangi şehirde yaşamak isteyeceğimiz noktasında bize ön ayak oldu. Ama Herseg Novi diğer şehirlere kıyasla daha bir kültürel, daha bir Avrupai geldiğini söylemeliyiz. Tolga ile birlikte Herseg Novi’ye gittiğimizde bizi orada bir Türk bar işletmecisi olan Şahin ile tanıştırdı. Şahin oldukça renkli karakteri, Taksim başta olmak üzere İstanbul’un hemen her bölgesinde olan mekân işletmeciliği ile deneyim kazanmış, yüksek frekanslı dünya görüşünü patlatmış bir insan. Onu burada tanıştığım diğer Türklerden ayırmak zorundayım, çünkü onunla Türkiye’de tanışmış olsaydım da onu Türk gibi nitelendirmem mümkün olmazdı. Açtığı mekân Karadağ’da şimdiye kadar gördüğüm en hareketli ve kaliteli işletme olabilir. Şahin Herseh Novi’nin kültürel ve keşfedilmeyi bekleyen doğasını, sahip olduğu işletmecilik standartlarıyla birleştirerek şehre inanılmaz bir renk katmayı başarmış.

Normalde bizim için bir rota olması gereken Herseg Novi’de bizim için tekrar ziyaret edilmesi gereken bir yere dönüştü. Akşamına birkaç sigara ve bira içmek için sahile doğru gittiğimizde, Şahin bana Çağrı’dan bahsetti. Çağrı Meksika’da 3 yıl kukla oynatıcılığı yaptıktan sonra, Şahin’in yanına gelmeye karar vermiş bir sanatçıydı. Sahilde onunla sohbet ederken, onu Facebook’dan eklemek istediğimi söyledim. Sorun olmayacağını söylediğinde, kendimi Facebook’unda arattım ve zaten hali hazırda arkadaş olduğumuzu gördüm. Hayatımda başıma gelen en komik olaylardan birisiydi. Hiç tanımadığım bir ülkede, hiç tanımadığım insanlarla takılırken, hali hazırda belirli bir kanaldan bağlantı sahibi olduğumuzu keşfettim.

Sonuç

Burada Türkiye’de yaptığımız dijital işleri yönetmeye devam edeceğiz. Daha kötü bir ülkede, hiç kimsemiz olmadan, ailemizden uzakta, evimizden, aldığımız eşyalardan vazgeçerek, lüksümüzü bırakarak buraya geldik. Peki ne uğuruna? Askerlik yapmak istemiyorum. Her Türk Asker Doğar! Ama ben değil… Daha düzgün bir toplumda yaşamak istiyorum. Hükümetin baskılarından uzaklaşmak istiyorum. İnsanlara yanlış gelen taraflarımın sonucunda cezalandırılmak istemiyorum. Polisten, askerden ya da devlet görevlilerinden korkmak istemiyorum. Ben bir insan olarak var olmak istiyorum. Bir veri ya da bir rakam olmak istemiyorum. Ben üretmek istiyorum!

Bizi ve makale üreterek sürdürdüğümüz hayatımızı daha iyi tanımak için Makale Yazarak Hayat Kazanmak yazımızı inceleyebilirsiniz.

Shares:

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir