İnsanlık, tarihin başlangıcından şu an günümüze kadarki süreçte kitleleri yönetecek kişilere ihtiyaç duymuştur. Başta bu ihtiyaç av grupları ya da yaşama gruplarını belirlese de insanlık ilkelliği aştıkça yönetme ve yönetilme şekilleri de değişiklik göstermiştir. Bu eski yönetim biçimlerinden biri de oligarşi yönetimidir. İlk olarak, M.Ö. 4. yüzyılda kabul edilen oligarşik yönetim, eski Roma dönemine kadar uzanmaktadır. Oligarşiyi ilk defa duyanların aklında beliren en net sorular ise “Oligarşi nedir? Oligarşik yönetim ne demektir?” sorularıdır. Bu içeriğimizde oligarşiye dair bilmeniz gereken pek çok noktaya değineceğiz.
Oligarşik Yönetim Şekli Nedir?
Oligarşi, küçük fakat belirli ayrıcalıklarla üstün olarak kabul edilmiş grupların genel yönetimi elinde tutması ile oluşan sistemdir. Bu ayrıcalıklı grup dini, askeri, siyasi ya da finansal bakımdan güçlü olabilmektedir. Oligarşi sistemi ile yönetilen devletlere de oligarşik devlet adı verilmektedir.
Çeşitli düşünceler tüm modern yönetim sistemlerinin, oligarşi olduğunu ön görmektedir. Bazı siyaset bilimciler, kabul edilen yönetim şekli ne olursa olsun sistem temelde oligarşiye dayanmaktadır, tezini öne sürmektedirler. Oligarşi yönetimlerinde despot bir tavır görülmektedir.
Oligarşi ile Yönetilen Devletler
Ülkeler arasında yönetim şekilleri değişkenlik gösteriyor olsa da dünya genelinde halkın egemenliğini temel alan yönetim sistemleri kabul edilmektedir. Örnek vermek gerekirse ülkemiz, yasalarla belirlenmiş şekilde demokratik bir sistemde cumhuriyet ile yönetilmektedir. Fakat bazı ülkelerdeki baskın grupların oluşturduğu yönetim sistemleri, ülkeleri oligarşi ile yönetilmektedir. Günümüzde halen oligarşi yönetimine devam eden ülkeler ise şunlardır;
- Suriye
- Küba
- Cezayir
- Irak
- İran
- Amerika Birleşik Devletleri
Oligarşi yönetimini kabul etmiş ülkelerin çoğunluğuna bakıldığında, geri kalmış ülkeler olduğu görülmektedir. Aralarında bulunan Amerika Birleşik Devletleri temelde parlamenter bir sistem ile yönetilse de yürütme organı olarak bir senato kullanmaktadır. Senatonun ülke içerisindeki seçkinler arasından oluşması sebebiyle, Amerika Birleşik Devletleri’nde modern oligarşinin bulunduğu kabul edilmektedir.
Oligark Ne Demek?
Oligarşi yönetiminin temelinde ayrıcalıklı ve güçlü bir grup yer almaktadır. Bu grubun özellikleri ve yönetime olan etkileri ülkelere göre değişiklik gösterse de genel olarak görevi kötüye kullanım görülmektedir.
Oligark, kavram olarak Rusya’da ortaya çıkmıştır. Sovyet Rusya’nın dağılması ile beraber komünizmden ayrılan Rusya, özelleştirme ve dış yatırımcılar için pazar oluşturma eğilimi ile oligarşiye yakın bir yönetime geçti. Ülke yönetiminde maden ve petrol devlerinin sözü geçmekteydi. Bu firmaların sahibi olan iş insanları, ülke içi yatırımlarını çoğalttı ve yönetimde söz hakkına sahip oldular. Bu şekilde de oligark kavramı ortaya çıktı. Ülke üzerinde oluşan bu yasa dışı güçlenme, kavramın şu anki algısını tamamen olumsuz olarak etkiledi. Ayrıca oligark “servetin karanlık kaynağı” anlamında da kullanılmaktadır.
Oligarşinin Tunç Kanunu’nun Oluşumu
Sosyolog Robert Michels, oluşturulan herhangi bir yönetim sisteminin en sonunda oligarşiye dönüşeceği düşüncesini ortaya koymuştur. Bu düşünceyi de “Oligarşinin Tunç Kanunu” olarak adlandırmıştır. Michels’ın ortaya koyduğu düşünce, modern demokrasilerin de bir oligarşi yönetimi olduğunu belirtmektedir. Robert Michels, Oligarşinin Tunç Kanunu’nu işçi sendikaları ve partileri üzerine çalışarak ortaya çıkartmıştır. Teori, 1911 yılında kabul edilmiştir.
Oligarşi’nin Tunç Kanunu, oligarşik yönetim şeklinin kaçınılmaz olduğunu savunmaktadır. Düşünceye göre, resmi olarak demokrasi kabul eden devletler de belli bir güçlü grubun yönetimi içerisinde bulunmaktadır. Çünkü halk, kendisini temsil etmesi için vekillere yetki vermektedir ve en çok oyu alan parti başa gelir. Bu durum da modern demokrasi içerisinde bir oligarşik yapı oluşturmaktadır.
Oligarşinin Tunç Kanunu’nun Temel Yapısı
Alman sosyolog Robert Michels, tam adı “Demokrasi ve Oligarşinin Tunç Kanunu” olan kitabında tezinin tüm detaylarını paylaşmaktadır. Günümüzde pek çok siyasetçi ve düşünür de Robert Michels’ın tezinin güncelliği koruduğunu belirtir. Oligarşinin Tunç Kanunu’nun ilgili temel yapısı ise şu şekilde oluşmaktadır;
- Ana amacın motivasyonu fark etmeksizin bir topluluk, örgüt, parti ya da sendikada bulunan üye sayısı belli bir sayının üstüne çıkarsa merkez bir kuvvet oluşur.
- Merkez kuvvetin oluşması, topluluk içerisinde iletişim sorunlarına sebep olur.
- Oluşan sıkıntılar merkez kuvvet dışında gruplaşmayı sağlar.
- Düşünce ayrılıkları sebebiyle ayrışan gruplar, temsilciler arasında görüşmeye başlar ve birebir iletişim ortadan kalkar.
- Ayrışmadan fayda sağlayan merkez kuvvet güçlenir ve lider bir grubu ortaya çıkarır.
- Ortaya çıkan bu süreç oligarşiyi meydana getirir.
Oligarşiyi oluşturan tüm bu süreç, demokrasi için adım atan toplulukların tüm demokratik özelliklerini kaybetmesine sebep olmaktadır. Birlik sağlamak isteyen grup, ayrışarak merkez bir kuvveti oluşturarak tek bir gücün ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Günümüzdeki tüm devlet sistemlerini incelediğimizde, çoğu demokratik yapıların yozlaştığını ve temelde bir oligarşiye döndüğünü görmekteyiz. Yozlaşmış yapının sebebi, lider kişilerin ve kişilerin oluşturduğu grupların güç arayışları ya da buldukları gücü despot bir şekilde kullanma çabalarıdır. Tüm süreçten zarar görenler ise tarihin en başından beri haklarını korumaya çalışan halklar olmuşlardır.
Geçmişten günümüze pek çok yönetim biçimi denendi, hatta modern olarak nitelendirmediklerimiz bile hala aktif bir şekilde devletler tarafından kullanılıyor. Peki diğer yönetim biçimleri ve aralarında farklar neler?