Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasından birisi olarak kabul edilen Fatma Girik, 12 Aralık 1942 İstanbul doğumludur. Yakın zamanda yaşadığımız vefatıyla hem Türk sinemasını hem de sevenlerini büyük bir üzüntüye boğdu. Dünyayı, gözleriyle maviye boyayan Fatma Girik sanat hayatına çok küçük yaşlarda başladı. Öncesinde küçük rollerde oynadığı filmler olsa da, ilk rolünü aldığı film 1957 yılında çekilen yönetmenliğini Seyfi Havaeri’nin üstlendiği “Leke” filmidir. Fatma Girik sanat yaşamı boyunca çok sayıda projede yer aldı. Bu yazıda mutlaka izlemeniz gereken yapıtları, Fatma Girik filmleri başlığı altında topladık.
Fatma Girik’in bu filmlerini izlemeyenlere ya da tekrar izleyecek olan okurlarımıza şimdiden iyi seyirler!
Keşanlı Ali Destanı (1964)
Film, şehrin varoş bir mahallesinde halk kahramanı ilan edilen bir adamın hikayesini anlatmaktadır. Ali, Sineklidağ’ın belalılarından Çamur İhsan’ı öldürmekten hapse düşmüştür. Hapiste olduğu süre içinde Sineklidağ’da bir efsaneye dönüşmüştür. Genel affın çıkmasıyla Ali tahliye olur. Ancak İhsan’ın yeğeni olan Zilha artık onunla ilgilenmemektedir. Ali, Zilha’yı İhsan’ı kendisinin öldürmediğine ikna etmeye çalışır. Ancak onu bir türlü ikna edemez. Sonunda Ali dilden dile dolaşan adının efsaneleşmesini kullanmaya karar verir.
Karakolda Ayna Var (1966)
Amirinin gizli bir operasyon için görevlendirdiği Demir Çiçek lakaplı Ferhunde, Hızırpaşa semtindeki cinayet ve kayıp vakalarını çözmek üzere gönderilir. Şüpheler semtin belalısı Taşkasaplı Necati’yi göstermektedir. Ferhunde’nin başından, suçluyu bulmaya çalışırken birçok olay geçecektir.
Sürtüğün Kızı (1967)
Bir kumpanyada çalışan Tango Suzan, fakir bir ailenin kızıdır. Çalıştığı gezici kumpanyada tanıştığı Kenan’a aşık olur. Kenan varlıklı bir ailenin doktor olan oğludur. Kumpanyaya eğlenceye gittiği bir gün bileğini sakatlayan Tango Suzan’a yardım eder ve ondan hoşlanmaya başlar. Bir süre sonra evlenirler ancak evlilikleri pek de istediği gibi gitmez. Kenan’ın Suzan’ı terk etmesinin ardından Tango Suzan kumpanyaya geri döner.
Fatma Girik’in bu film ile aldığı ödüller şunlardır:
- Antalya Film Şenliği (1967)- En İyi Kadın Oyuncu
- Antalya Film Şenliği (1998)- Yaşam Boyu Onur Ödülü
Köroğlu (1968)
Eşi benzeri olmayan bir atın sahibi olmak isteyen Bolu Beyi, bunun için seyis Yusuf’u görevlendirir. Ancak Bolu Beyi Seyis Yusuf’un getirdiği atı beğenmez. Üstüne üstlük bunu bir hakaret olarak sayar. Bunun üzerine Bolu Beyi ceza olarak Seyis Yusuf’un gözlerine mil çektirir. Babasına yapılanlar sonrasında Yusuf’un oğlu Köroğlu intikam almak için yemin eder.
Satın Alınan Koca (1971)
Yakışıklı roman yazarı Murat, Avukat Kemal’in evinde yaşayan fakir bir gençtir. Murat aynı pansiyonda kaldığı küçük kız Ayşe’nin hastalığının tedavisi için para bulmaya çalışır fakat bulamaz. Bu sırada patronu Kemal, milyoner Mahmut Şevket Bey’in şımarık kızıyla evlenmesini teklif eder. Murat, bu evlilik karşılığında yüklü bir ödeme alacaktır. Murat, küçük kızın tedavisini karşılamak için bu teklifi kabul eder. Kağıt üzerindeki bu evlilik gelişen olayların ardından gerçeğe dönüşecektir.
Namus (1973)
Film, tecavüze uğrayan bir genç kızın yaşadıklarını konu edinmektedir. Çiftlik sahibi Kemal Bey’in oğlu Orhan, çiftlikte çalışan Ali Kahya’nın kızı Zeynep’e tecavüz eder. Kemal Bey olayı öğrenince onları evlendirmeye karar verir. Fakat evlilik gerçekleşemeden ölür. Orhan, Zeynep ile evlenmek istemez. Zeynep’i başkalarına pazarlar. Köyüne dönemeyen Zeynep konsomatrislik yapmaya başlar. İstanbul’a dönen Ali Kahya durumu öğrenir ve Zeynep’i köye götürür. Ancak Orhan’ın Zeynep ve ailesine yapacağı kötülükler son bulmaz.
Ezo Gelin (1973)
Ezo, köyünde herkesin hayranlıkla baktığı güzeller güzeli bir kadındır. Aynı köydeki, saf ve iyi niyetli Ali ile evlendirilmiştir. Ancak köy ağası Reşat, Ezo’nun peşini bırakmaz. Evli olmasına rağmen Ezo ile evlenme kararı alan Reşat, reddedildikçe daha da çirkinleşir. Mutlu bir evlilik sürerken Ali askere gider ve buradan Kore Savaşı’na gönderilir. Bundan sonrasında yaşanan olaylar oldukça trajik olacaktır.
Dağdan İnme (1974)
Toros Dağları’na düşen bir uçağın enkazından kurtulan tek kişi Vedat’tır. Kazada ağır yaralanan Vedat bir başına çaresiz kalmıştır. Dağın eteklerinde bir köyde yaşayan Elif, ailenin beş kızından biridir. Elif, Vedat’ı bulur ve tedavisine ilkel yöntemlerle başlar. Vedat ilk uyandığında şok olur, kaçmak ister ancak yaralarından dolayı kaçamaz. Vedat bulunduğu ortamdan ve vahşi görünümlü bu kadından nefret etmektedir. Ancak Elif giderek ona aşık olur. Bir süre sonra Vedat da Elif’in hislerine kayıtsız kalamayacaktır.
Kanlı Nigar (1981)
Osman Dönemi’nde sıradan bir mahalleye yeni taşınmış Cihanyandı Kanlı Nigar, uzun zamandır ekmeğini randevu evi işleterek çıkaran bir kadındır. Kanlı Nigar yeni taşındığı bu mahallede genelev açar. Ancak bu mahalleyi seçmesinin altında özel bir neden yatmaktadır. Uzun yıllar öncesinde masum bir kızken kendisini bu yola düşürenlerden intikam almayı aklına koymuştur. Bu kişiler de bu mahallede yaşamaktadır. Kanlı Nigar kurduğu çeşitli planlar ve tuzaklarla intikamının peşine düşecektir.
Kaçak (1982)
Muzaffer Ağa, köylülerin ekip biçtiği ama sahibi olmayan toprakları ele geçirmek ister. Bu durumu öğrenen Habip, Muzaffer Ağa’ya karşı çıkar. Ancak Muzaffer Ağa amacından vazgeçmez. Kendisine karşı çıkan köylülere ders vermek için mahsullerini yakar. Mahsullerinin yanmasına çok öfkelenen Habip, Muzaffer Ağa’yı vurur. Peşine düşen jandarma ve ağanın adamlarından kaçarken küçük oğlu ile yaşayan Hacer’in yanına sığınır. Hacer onu tedavi eder. Habip ve Hacer çok geçmeden birbirlerine aşık olurlar.
Postacı (1984)
Postacılık yaparak geçinen Adem çalıştığı mahallede yaşayan 30 yaşlarındaki Sevtap’a aşık olur. Sevtap evde kalma korkusu ve umutsuzlukla Adem’in aşkına karşılık vermektedir. Evlenme yoluna giren bu ikilinin önündeki tek engel Sevtap’ın Almanya’da yaşayan ağabeyi Latif’tir. Belalı bir adam olan Latif, bu evliliğe karşı çıkmaktadır. Latif’i ikna etmek için uğraşan iki aşık Sevtap’ın babasının ağzından yazdıkları bir mektubu Latif’e gönderirler. Ancak Latif’in tatil için Türkiye’ye dönmesi işleri karıştırır.
Yılanların Öcü (1985)
Film Anadolu’nun ücra bir köyünde geçmektedir. Yaşlı anası Irazca, üç çocuğu ve karısı ile yaşamaktadır Kara Bayram. Küçük topraklarını ekerek hayatlarını geçindirmektedirler. Haceli ve eşi Fatma köydeki kuraklık nedeniyle yeni bir eve ihtiyaç duyar. Bunun üzerine Haceli, köyün çıkarcı muhtarı ile iş birliği yaparak Bayram’ın evinin hemen önüne ev yapmaya kalkar. Ancak Irazca ve ailesi tarafından bu inşaat istenmemektedir. Mülkiyet hakkı temasına değinirken bir ev yüzünden iki aile ve diğer karakterlerin yaşadığı dram anlatılmaktadır filmde.
Japon İşi (1987)
Gazinoda şarkıcılık yapmakta olan Başak’ın peşine rakip gazinoların patronları düşmüştür. Öldürülmekten korkan Başak çareyi kaçmakta bulur. Veysel ise şarkıcı Başak’ın en büyük hayranıdır. Veysel’in evinde konuk olan Japon bilim adamı ülkesine döndükten sonra Veysel’e teşekkür hediyesi olarak bir robot tasarlar. Bu robot tıpa tıp Başak’a benzemektedir. Veysel robot Başak ile birlikte yaşamaya başlar. Ancak gazinocuların yanlışlıkla robot Başak’ı bulmasıyla işler karışır. Robot Başak’ı gerçek olan sanan gazinonun sahibi sahneye çıkması için Veysel ile bir anlaşma imzalar. Yerine bir başkasının sahneye çıktığını öğrenen gerçek Başak ülkeye döner.
Yeşilçam’da sevebileceğiniz bir başka liste: Kadir İnanır Filmleri