Sinema… Oturduğunuz yerden kımıldamadan, uzaklara gitmenin en güzel yolu. Peki, seyahat filmlerine ne dersiniz? Kış yaklaşırken, oturduğunuz yerden dünyaya dokunacağınız, izlerken evin dört köşesini bir araya getireceğiniz birbirinden eğlenceli en iyi seyahat filmleri içinde 15 tanesini sizler için derledik.
Yazımızdaki filmler, klasik seyahat filmlerinden sıra dışı seyahat filmlerine doğru sıralanıyor. Ayrıca her filmin kendi evreninde bambaşka özellikleri var. Bütün filmlerden kendinize dair farklı şeyler bulacaksınız. Oturduğunuz yerden dünyanızı değiştireceksiniz. Zaten sinemanın işi bu değil mi? Hadi başlayalım…
Into The Wild: Yalın Bir Özgürlüğe Giden Yol
Türkiye’de Özgürlük Yolu adıyla vizyona giren 2007 yapımı film, senaryosunu Jon Krakauer ile birlikte yazan Sean Penn tarafından çekilmiştir. Gerçek bir hikâyeye dayanan film, Jon Krakauer’in aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Ayrıca kitap da olayın başkahramanı Christopher McCandless tarafından yazılan günlüğe dayanarak yazılmıştır. McCandless’ın defterine yazdığı bir söz, filmin ismine ve filmin hayranlarına ilham vermiştir: “I now walk into the wild”. Filmin başrolünü, Emile Hirsch üstlenmiştir.
Christopher, üniversiteden mezun olur, iyi bir derece yapmıştır ve ailesinin konumu düşünülürse parlak da bir geleceği vardır. Ailesi onun için çoktan planlar yapmıştır. Hemen uzun yıllar sürecek olan çalışma hayatına başlayabilecektir. İyi bir gelecek için bütün gücüyle çalışması beklenir. Ama onun kendi hayatı için bambaşka bir planı vardır. Her şeyi geriye bırakıp Alaska’nın doğasına ve yalın bir özgürlüğe doğru yol alır.
Sen Şarkılarını Söyle: Nereye Gittiğinin Bir Önemi Var mı?
Cannes Film Festivali’nden Büyük Ödül alan Sen Şarkılarını Söyle, 2013 yılında Coen kardeşlerin senaryosunu yazıp yönettiği, müzik ve yol temalı bir filmdir. Başrol oyuncusu, aynı zamanda başarılı bir müzisyen olan Oscar Isaac, filme müziğiyle de renk katmıştır.
Sahne arkadaşının ölümünden sonra büyük bir boşluğa düşen Llewyn Davis, umursamazlığıyla etrafındaki insanları kendinden uzaklaştırmıştır. Kalacak bir evi olmayan Llewyn, sürekli başkalarının evinde konaklamaktadır. Kendisi gibi bir müzisyen olan arkadaşıyla ilişkiye başlayan eski sevgilisinin evi de bunlardan biridir. Bir yandan büyük bir çıkış yakalamaya çalışan Llewyn bir yandan hiçbir şey için çabalamaz. Büyük bir boşluk içinde yaşarken son parasını da hamile olan eski sevgilisinin kürtajı için harcar ve şarkısını büyük bir kulübün sahibine dinletmek için tanımadığı insanlarla belirsiz bir yolculuğa çıkar. Sonrasında nereye gittiğinin bir önemi kalmaz. Aklında hep aynı soru vardır ve bu soru bir benzinliğin tuvaletinde de karşısına çıkar: “Ne yapıyorsun sen?” Ayrıca filmin küçücük bir karesinde Bob Dylan’ın gençliği de bize göz kırpar.
Her Şey Çok Güzel Olacak: Hiç Olmazsa Hayattayız…
Her Şey Çok Güzel Olacak, Cem Yılmaz’ın ilk filmi olma özelliğini taşıyor. Senaryosunu Ömer Vargı, Hakan Haksun ve Cem Yılmaz’ın yazdığı film, Ömer Vargı’nın yönetmenliğinde çekilmiştir. Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson, filmin başrollerini paylaşmış ve yıllar sonraya kalacak müthiş bir ikili oluşturmuşlardır. Bugün hala sevilerek izlenen yapımın vizyon tarihi 1998 senesidir.
Altan, uzun zamandır görmediği ve bundan aslında memnun olan abisi Nuri’yle karşılaşır ve kendini zorla kaldığı yere davet ettirir. Başarısız bir evlilik sürdüren Altan bar açmak için para aramaktadır. Nuri’nin çalıştığı ecza deposunda para kazanacak tehlikeli bir kaynak bulur. Depoda yüklü miktarda uyuşturucu vardır. Uyuşturucuyu ele geçirmek üzere abisini kandırmak için oynadığı oyunlar yüzünden kaçak durumuna düşerler. Patronun arabasıyla güneye kaçmak için yola çıkarlar ama Nuri’nin bilmediği çok şey vardır. Zaten çoğunlukla aynı sözü tekrarlar: “Bilemiyorum Altan!”
Ananı da: Hiçbir Şeyi Düşünme
2001 yapımı filmin yönetmenliğini, senaryosunu kardeşi Carlos Cuaron ile birlikte yazan Alfonso Cuaron yapmıştır. Başrolleri, Maribel Verdu, Gael Garcia Bernal ve Diego Luna paylaşmıştır. Meksika sinemasında rekor hasılat yapan film, cesur sahneleriyle dikkat çeker. Ananı da, orta yaşlı bir kadınla iki genç erkeğin yolculuğunu konu alır.
Bir dış sesin hikâyelerin anlatımını desteklediği filmde iki genç delikanlı, hızlı yaşamanın verdiği heyecanla sürekli gezip farklı ilişkiler deneyimlemektedir. Delikanlılardan Julio’nun orta yaşlı kuzeninin karısı gezilerinde ikiliye eşlik etmeye karar verir ve beraber aşk üçgeni yaşadıkları sürükleyici yolculuğa çıkarlar. Kadın, kısıtlanmış yaşamına bir çıkış yolu ararken; iki genç adam arkadaşlıklarını yeniden değerlendirecekleri bir dönemece girmişlerdir.
Thelma ve Louise: Dümeni Kadın Dayanışmasına Kır!
1991 ABD yapımı Thelma ve Louise, iki kadının yolculuk hikâyesini anlatan bir filmdir. Callie Khouri’nin senaryosunu yazdığı filmin yönetmenlik koltuğunda Ridley Scott oturmuştur. Filmin başrol oyuncuları Susan Sarandon ve Geena Davis’e, Brad Pitt ve Michael Madsen eşlik etmiştir. Film aynı zamanda iki kadın karakterin işlediği cinayetlerle iyi bir suç filmine dönüşüyor.
Evliliklerinden ve iş hayatlarından bunalmış iki mutsuz kadın Thelma ve Louise, değişiklik olsun diye şehir dışına çıkmaya karar verirler. Yolda tecavüze maruz kalmak üzereyken Thelma’yı kurtaran Louise, saldırganı öldürür. Bunun üzerine ikili Meksika’ya doğru yol alırlar. Bu sırada polis kadınların izini sürmeye başlamıştır.
Temmuz’da: Buluşmaya…
Dünyaca ünlü Türk yönetmen Fatih Akın’ın yazıp yönettiği 2000 yapımı film, Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bir yol ve aşk hikâyesini konu alıyor. Filmin başlıca oyuncuları olarak, Christiane Paul, Mehmet Kurtuluş, Moritz Bleibtreu ve İdil Üner rol alıyor.
Anti sosyal bir öğretmen olan Daniel, tezgâhtarlık yapan July ile yüzük alırken tanışır. Yüzüğün aşk getireceğini söyleyen July, içten içe Daniel’in kendisine aşık olmasını istemektedir. Bu sırada Daniel, Melek adlı Türk kadına âşık olur ve izini kaybettiği kadını bulmak için İstanbul’a gitmeyi planlar. Uçak bileti bulamayan Daniel, arabayla yola çıkar. July, Daniel’in peşini bırakmayacak ve İstanbul’a kadar uzayan yolculuğa o da dâhil olacaktır.
Limonata: Bazen Gönülsüz Bir Yolculuğa Çıkarsın.
Başarılı oyuncu Ali Atay’ın ilk kez yönetmenlik yaptığı film, Türkiye’den Makedonya’ya uzanan gönülsüz bir yolculuğu konu alıyor. Senaryosunu Ali Atay ve yine başarılı bir oyuncu olan Ertan Saban’ın birlikte kaleme aldığı film 2014 yılında vizyona girmiştir. Limonatanın başrollerini ise Ertan Saban ve Serkan Keskin paylaşmıştır.
Kendi halinde bir hayat süren Selim, çocukluğundan beri babasız yaşamış, mahalle takımında futbol oynayan bir adamdır. Bir gün kendisini Makedonya’ya götürmek için gelen kardeşini karşısında bulur. O güne kadar varlığından bile haberi olmayan kardeşi Sakip ile görüşmeyi ve Makedonya’ya gitmeyi reddeder. Dayanamayıp Sakip’i evine alan Selim mahalle takımının şampiyonluk eğlencesinde zil zurna sarhoş olur ve gözlerini açtığında kendini Makedonya yolunda bulur.
Çılgın Pierrot: Sadece Biraz Çılgınlık
Fransız Yeni Dalgası’nın başarılı author’ü Jean-Luc Godard’ın senaryosunu yazıp yönettiği Çılgın Pierrot, 1965 yılında Lionel White’ın Obsession adını taşıyan kitabından uyarlanmıştır. Filmin başrollerini Godard’ın eşi Anna Karina ve geçtiğimiz 6 Eylül’de kaybettiğimiz büyük oyuncu Jean-Paul Belmondo paylaşmıştır.
Televizyondaki işinden kovulan Ferdinand, karısını ve çocuğunu terk edip çocuğuna bakıcılık yapan Marianne ile beraber kaçar. Kadının evinde buldukları ceset kaçamak planlarını altüst eder ve ölen adamın arabasını alarak Paris’ten kaçarlar. Başlarından geçen bir dizi olaydan sonra Ferdinand, Marianne tarafından kandırıldığını anlayacak ve dönülmez bir yola girecektir.
Paris’te Gece Yarısı: Geçmişe Hayallerinin Şehrine…
2011 yılında sevilen yönetmen Woody Allen tarafından senaryosu yazılıp çekilen Paris’te Gece Yarısı, tam anlamıyla bir başyapıttır. Bir Hollywood senaristi olan Gill Pender’in sıra dışı Paris yolculuğunu konu alan film, sanat tarihinin birbirinden değerli figürlerini muhteşem bir kurguyla perdeye taşımıştır.
Başarılı bir senarist olan Gill Pender, evlenme arifesinde olduğu Inez ve ailesiyle beraber Paris tatiline gider. Inez havalı bir tatil yapıp sosyete ortamlarını kovalarken Gill, yazdığı roman için Paris’te çalışmanın verdiği heyecana kapılır. Inez’in ailesiyle yedikleri sıkıcı bir akşam yemeğinden sonra nişanlısını dans için partiye gönderen Gill, Paris caddelerinde dolaşırken açılan gizemli bir eski model arabayla sanat tarihine doğru gerçek üstü bir yolculuğa çıkar. Film boyunca efsaneleşmiş yazarlar, müzisyenler, ressamlar, eleştirmenler ve yönetmenlerle; Gill’in yerinde siz varmışsınız gibi tanışıp sohbet edecek, Paris sokaklarını dolaşırken büyüleneceksiniz. Film hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki; bu ancak başlı başına filmi konu alan bir yazıda mümkün olabilir. Filmde hikâyeye karakter olarak dâhil edilen birkaç önemli ismi şöyle sıralayabiliriz:
- Ernest Hemingway (yazar)
- Scott Fitzgerald (yazar)
- Zelda Fitzgerald (yazar)
- Gertrude Stein (yazar, eleştirmen)
- Pablo Picasso (ressam)
- Salvador Dali (ressam, senarist, yönetmen)
- Luis Bunuel (yönetmen)
Bruj’da: Arınmak için Bedel Ödersin!
Belçika’nın Brugge kentinde çekilen film, 2008 yılında Martin McDonagh tarafından yazılıp yönetilmiştir. Brugge kentinin birçok güzelliğini görmemizi sağlayan bağımsız yapım, aynı zamanda özgün ve etkileyici senaryosuyla da gönülleri fethetmiştir. Filmin başrollerini, Colin Farrel, Ralph Fiennes, Brendan Gleeson ve Clemence Poesy paylaşmıştır.
Raymond ve Ken, tetikçilik yapan iki İngiliz’dir. İkili, patronları Harry tarafından Brugge kentine bir cinayet için göndermiştir. Ancak gerçekte Harry, büyük bir hata yapan Raymond’un infaz edilmesini ister. İnfaz emrini reddeden Ken, intihar düşüncesiyle boşluğa düşen Raymond ve prensiplerinden taviz vermemeye kararlı olan Harry’nin Brugge serüveninde kendinize dair çok şey bulacaksınız.
Transilvanya: Bir Falın Peşinden
2006 yılı Fransa yapımı Transilvanya, Tony Gatlif tarafından yazılıp yönetilmiş bir bağımsız sinema filmidir. Filmin başrollerini, geçen yıl kaybettiğimiz Türk asıllı Alman oyuncu Birol Ünel ve Asia Argento paylaşmıştır.
Zingarina adlı Fransız kadın, kendisini bırakıp turneye çıkan müzisyen sevgilisini aramak için Romanya’nın Transilvanya eyaletine gider. Gizemli bir ortamda bir falcıdan artık sevgilisinin onu tamamen terk ettiğini öğrenir ve adamla karşılaştığında bunu kesin olarak anlar. Birlikte geldiği arkadaşını bırakıp kendi yoluna gitmeye karar verir. Bu sırada, kendi halinde bir eskici, onu arabasına alır ve yola beraber devam ederler.
Nomadland: Gidecek Yerin Kalmadığında Yolları Sırtlanırsın
Çekildiğinden beri ödüle doymayan ve bu yıl gösterime giren Nomadland, Chloe Zhao’nun senaryosunu yazıp yönettiği ABD yapımı bir filmdir. Film aynı zamanda Jessica Bruder’in kitabından uyarlanmıştır. Filmin başrolünü üstlenen Frances McDormand, oyunculuğuyla büyük ses getirmiştir.
Film, eşini kaybedince başka bir geliri olmadığı için evsiz kalan Fern adında bir kadının çaresizce iş ve kalacak yer aramasını ve bulamayınca karavanda yaşamaya başlamasını konu alıyor. Karavanıyla yollarda yaşamaya başlayan Fern, kendisi gibi karavanda yaşamaya karar vermiş birçok orta yaşlı insanla karşılaşır ve onlarla beraber yeni bir aile ortamı kurarlar. Bu aile sisteminde önemli bir fark vardır. Herkes yaşadıkları hayatların sert sınırlarından uzak durdukları için oradadır ve gerçek bir bağımsızlık elde etmişlerdir.
Kirazın Tadı: Kapı Kapı Dolaşıp Tek Bir Soru Sorarsın…
Kirazın Tadı, 1997 İran yapımı, kültleşmiş bir Abbas Kiarostami filmidir. Anlaşılacağı gibi filmin senaryosunu da yönetmenliğini de Abbas Kiarostami üstlenmiştir. Filmde rol alan başlıca oyuncular, Hümayun Erşadi, Abdülrahman Bakiri, Afşin Hurşid Bahtiyari ve Sefer Ali Muradi gibi İranlı oyunculardır.
Hayat karşısında büyük bir boşluğa düşen orta yaşlı bir adam, hayatta yapacak bir şeyi kalmadığını düşünür ve intihar etmek ister. Ancak intihar etmeye cesaret edemez ve her seferinde bir şekilde vazgeçer. Bunun üzerinde kapı kapı dolaşıp her bulduğu yabancıya bir soru yöneltmeye başlar: “Beni öldürür müsün?”
Kutsal Motorlar: Her Durak Başka Biri Yapar Seni
Fransız Almanya ortak yapımı bir film olan Kutsal Motorlar, 2012 yılında Leos Carax tarafından yazılıp yönetilmiştir. Çekildiği günden beri kurgusuyla ve farklı tarzıyla adından yıllarca söz ettirmeyi başaran filmin başrollerini, Denis Lavant ve Edith Scob paylaşmıştır.
Film, sürekli bir limuzinle dolaşan ve uğradığı her durakta sipariş üzerine başka bir rolü tam bir gerçeklik içinde oynayan gezici bir aktörün yolculuğunu perdeye aktarıyor. Filmdeki gerçeklik unsurları ve başarılı makyaj kullanımı bir kenara koyarsak, sürekli makyaj ve kostüm değiştirerek seyirci karşısına çıkan bir tiyatro sanatçısını izliyoruz diyebiliriz. Filmin en sevilen sahnelerinden biri, aktörün sokakta birçok sokak müzisyeniyle beraber akordeon çaldığı sahnedir.
Blues Brothers: Biraz Blues…
Cazcı Kardeşler şeklinde Türkçeye çevrilen film, ünlü jazz grubu Blues Brothers’ın müzikleriyle ve oyunculuklarıyla birebir yer aldığı bir yapım. Film 1980 yılında, senaryosunu Dan Aykroyd ile birlikte kaleme alan, John Landis tarafından yönetilmiştir.
Jake Blues ve Elwood, birlikte yetimhanede büyümüş iki müzisyen kardeştir. Jake bulunduğu hapisten çıkınca yetimhanenin kapanacağını öğrenen ikili, yetimhaneyi yıkılmaktan kurtaracak parayı bulmaya karar verirler ve müzik gruplarını toplayıp konser vermek için başlarına türlü belalar açacakları bir yolculuğa çıkarlar.
Yazımızda sizin için, en iyi seyahat filmleri arasından, oturduğunuz yerden dünyanızı değiştireceğine inandığımız 15 filmi sıraladık.
Keyifli bir seyahat izledikten sonra bol kahkahalı filmler iyi gider. En iyi Komedi Filmleri yazımıza göz atarak izleyecek yeni yapımlar seçebilirsiniz.