Sinema

Adventure Time Serisi: Bir Çizgi Filmden Daha Fazlası

Adventure Time

Adventure Time serisi artık finaline yaklaşıyor. İnsan Finn ve Köpek Jake’in maceralarıyla tanık olduğumuz bu güzel evrende, bir çok mesaj da aklımıza kazındı. Sizlere kapsamlı bir incelemesini hazırladım. Yazıya geçmeden önce çok fazla sürpriz kaçıran (spoiler) içerdiğini hatırlatmakta fayda vardır.

Adventure Time Gerçekten Çocuklar için mi?

Seriyi ilk izlediğimde sanırım yıl 2011’di. Kardeşim Cartoon Network kanalının bağımlısı olduğundan, ben de onun ile birlikte izlemek durumundaydım. Seri 2008 yılında ilk kez yayınlandı deneme bölümleri ile. Fakat gerçek hikaye kurgusu 2010 yılında başladı. İlk izlediğim bölümde Buz Kralı (Ice King), prensesleri kaçırıyor, sayko hareketlerde bulunuyor, Finn ve Jake de ona cezasını vererek prensesleri kurtarıyordu. Şimdiye kadar gayet normal bir çizgi film senaryosu gibi gözüküyor değil mi? Fakat içerisinde olan karakter tiplemeleri ve diyaloglar hiç de normal değildi. İzlerken kendime şunu sordum, karakterler ve tasarım eğer biraz daha ortaya çıkartılsaydı eğer bu kesinlikle +16 yaşa kadar çıkartılabileceğiydi. Fakat mesajlar ve içerik fazlasıyla simgeleme yöntemi ile yansıtılıyordu.

Hepimizin en az bir kez duyduğu illuminati ve Disney Channel bağlantısına uzaktan bir dokunuş atarak, Disney Channel’ın fazlası ile cinsel içerik barındırdığını hatırlatmak istiyorum. Fakat işin bu kısmını halleden Disney Channel yerine Cartoon Network de genelde içerisinde barındırdığı yapımlarda şiddet ögeleri ve saykoluk barındırıyordu. İçerisinde olan hemen hemen bütün yapımlarda, şiddet birinci planda. Bu yüzden de Adventure Time yapımına bakarken, bu durumun yaşanacağı ve yine içerisinde şiddet mesajları geçeceğini düşünmüştüm. Ancak oldukça şaşırtıcı bir şekilde dizi Cartoon Network’un beklediği şiddet içeriğini birinci yani ön gösteride gösterirken, alt metinlerde fazlası ile yapıcı ve yıkıcı eleştiriler barındırıyordu.

Altını çizerek söylüyorum, Cartoon Network ve Disney Channel yapımları kesinlikle çocuklar için uygun değildir.

Adventure Time Teması, Konusu ve Hikaye Örgüsü

Nükleer Savaş Sonrası Dünyanın Son Hali
Nükleer Savaş Sonrası Dünyanın Son Hali

Finn çok küçük yaştan itibaren köpekler tarafından büyütülmüş bir çocuktur. Ancak köpekler dediğimde gözünüzde, kurtlar ile büyüyen Tarkan canlanmasın. Yaşadıkları ada doğa üstü olayların fazlası ile yaşandığı bir yerde geçiyor. Aslında Finn ve Jake’e odaklanmadan önce, Adventure Time evreninde yaşanan olayların kronolojik olarak anlatmak daha doğru olabilir. Yazının devamında sekizinci sezona kadar olan bütün hikaye ile ilgili detaylar bulunmaktadır.

2020’li yıllara gelindiğinde dünya üzerinde nükleer savaş başlar. Bunun sonucunda dünyanın üzerinde kocaman bir parça yok olur.

Bu nükleer savaş dönemi başlamasından hemen öncesinde Buz Kralı yani Simon, Buz Tacını keşif eder. Bu tacı taktığı zaman aklını yavaşça kaybetmeye başlar ve nişanlısı onu terk eder. Nükleer savaş başladıktan sonra da savaştan sadece nükleer radyasyon kalıntılarına karşı dayanabilenler, evrim geçirenler sağ çıkabilmiştir.

Nükleer Savaş Sonrası

Marceline ve Buz Kralı Nükleer Savaş Sonrası 
Marceline ve Buz Kralı Nükleer Savaş Sonrası

Marceline’nin babası radyasyondan etkilenerek evrim geçirmiş bir insandır. Doğa üstü güçler kazanmış ve bu güçler de Marceline’de geçmiştir. Fakat savaş sonrası ortadan kaybolmuştur. Annesi de radyasyon yayıldıktan sonra ölmüştür. Simon yani Buz Kralı büyük bir bilim adamıdır, ancak aklını kaybetmeye başladığı dönemde yaşanan bu facianın ardından, Marceline’i bulmuştur.

Nükleer savaşın bütün kötülükleri bu zaman içerisinde gösterilmiştir. Aslında alt mesaj olarak fazlası ile eleştirel bir şekilde dünya hükümetlerinin yapılarına ve sistemlerine eleştiride bulunur.

2050’ye gelindiğinde dünyada yaşayan insanların bir çoğu radyasyon yüzünden zombi benzeri yaratıklara dönüşmüştür. Bir çok canlı türü yok olmuş, Marceline ve Simon kendilerinden başka sağ kalan insan olmadığına inanmaya başlamışlardır. Simon yeri geldiğinde tacı takarak, Marceline’i korumaya çalışsa da her tacı kullandığında aklını biraz daha kaybetmeye başlamıştır. Taç ona buzu kontrol etme gücü verirken, aklında olan bütün düşünceleri de yok etmeye başlamıştır.

Radyasyonla Başlayan Evrim

Radyasyon ile Evrim Geçiren İnsanlar
Radyasyon ile Evrim Geçiren İnsanlar

2100 – Marceline ölümsüzdür. Gelişimi de çok yavaş ilerlemektedir. Simon Marceline’in daha fazla ihtiyacı olmadığını fark etmeye başlar. Daha fazla deliliği ile mücadele edemeyeceğini fark ederek, Marceline’den kaçar. Bu sırada evrimleşen türler artmış, insan gibi akıl sahibi olmaya da başlamışlardır.

Marceline Simon’un onu terk etmesinden sonra, dünyayı gezmeye başlamıştır. Bir kaç yıl sonrasında yaşayan insanları bulmuştur. Fakat bu insanlar, evrimleşerek vampir benzeri canlılara dönen bilinçli yaratıklar tarafından saldırıya uğramaya başlamışlardır. Marceline normalde bu durum hakkında bir şey yapmak istemese de, insanlara yardım ederek bütün vampirleri yok etmiştir. Ancak ilerleyen bölümlerde bunu sadece Simon’a yakın hissetmek için yaptığını itiraf etmiştir. Fakat son Vampir Kralını öldürürken, vampir kralı onu ısırmış ve o da artık bir vampir olmuştur. Vampirliğin onun üzerinde yan etkileri güneşe çıkamaması ve sadece kırmızı rengini yiyebilmesi olmuştur.

Adaya Geliş

Adventure Time Ada Haritası.
Adventure Time Serisi İçinde Sözü Geçen Adanın Haritası

Vampirlerden kaçan insanlar da, büyük Kıta’dan ayrılarak küçük bir adaya yerleşirler. Bu ada üzerinde, yayılan radyasyon ve evrim geçiren canlılardan korunmak için tamamen kapalı bir düzen kurarlar. İnsanlar da bu evrime ayak uydurmak için teknolojik olarak kendilerini geliştirmişler ve bazı insanları feda ederek siber canlılara dönüştürmüşlerdir.

Bu zaman içerisinde maceramızın geçtiği asıl ada içerisinde de canlılar evrimlerini sürdürmeye devam ettirmektedir. Sonradan öğreniyoruz ki, nükleer savaştan kurtulan ilk insanlar arasında bu evrimin ilk temelleri aslında atılmıştır. Dört ana element üzerinde değişimlere uğramaya başlamış insanlar mevcuttur ve bu insanlar kendi güçlerine göre yaşamak istemektedirler. Ancak nükleer savaş ve radyasyon yüzünden hepsi ölmüştür. Aradan geçen asırlar sonrasında bahsedilen dört elementin gücü ile yeni ırklar meydana gelmiştir, bunlar: Ateş, Balçık, Şeker ve Buz’dur.

Ada üzerinde her bir elementin kendine göre bölgesi vardır fakat aralarında savaş yoktur. Her elementin bir prensesi vardır ve prensesler ülkelerini ve ülkelerinde yaşayan kendi elementlerinden olan canlıların güvenliğinden sorumludur. Yönetim şekilleri monarşi olması da ayrıca dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Finn ve Ailesi

Finn Annesi ve Babası Birlikte
Finn Annesi ve Babası Birlikte

İnsanların adasına geri döndüğümüzde ise çok sert kuralları ve güvenlik için alınan önlemler yüzünden yaşanan problemler yavaşça artmaya başlamıştır. İnsanlar burada yaşamaktan memnun olmasalar da kurallar ve güvenlik için katlanırlar. Doğayı ve kendilerini istedikleri gibi kullanabilecekleri yeni yöntemler araştırmaya çalışırlar sürekli. Martin isminde olan bir dolandırıcı ise bu düzende var olan hiç bir rolde yaşamak istememektedir. İnsanlar arasında komünist düzene benzer bir düzen vardır. Her insanın bir rolü vardır ve bu rolü yerine getirmek zorundadır. Burada bana göre Sovyet Rusyasına büyük bir eleştiri vardır. Martin ise bu düzen içerisinde kendine yer bulamayan bir adamdır, insanları sürekli adadan kaçıracağını söyleyerek dolandırır. Sonrasında bir gün bu oyunu anlaşılır ve adanın koruyucuları onun ayaklarını kırarlar. Hastaneye gittiğinde Minerva isminde bir yardımcı ile tanışır. Martinin olağan dışı davranışlarına aşık olan Minerva, hastanede onun cezalanmasını ve beyninin yıkanmasını önleyerek onu kurtarır.

Martin ne kadar dolandırıcı ya da özgürlükçü biri olursa olsun, Minevra ile birlikte yaşamak konusunda hiç problem yaşamamıştır. Kısa süre sonra da Finn dünyaya gelmiştir. Ancak Martin’in kirli geçmişi onun peşini bırakmamıştır. Bir gün Minevra işe gittiğinde, evlerine saldırı olur. Martin, Finn’i de alarak kaçmak için yola çıkar. İnsanların bulundukları adanın hemen dışında suyun içinde büyük bir robot bulunmaktadır. Bu robot ne kimsenin içeri girmesine izin verir ne de kimsenin dışarı çıkmasına. Martin bu robotun hem Finn’i hem de kendisini öldüreceğini anlar. İçinde bulunduğu bota Finn’i bırakır ve kendi hayatını riske atarak bu robota saldırır. Bu sırada Finn’in kayığı, maceraların geçtiği adaya doğru ilerlerken, Martin de büyük bir yara alır ve adadan uzaklaşır. Finn’i yazımın başında belirttiğim gibi büyülü köpekler bulur ve büyütürler. Ancak Martin bu utancı yüzünden hiç bir zaman karısına geri dönememiştir. Bütün bir hayatını Finn’i arayarak geçirmiştir.

İnsan adasında işler düşünüldüğü gibi gitmemektedir. Martin ayrıldıktan sonra Minevra büyük bir şok yaşamıştır. Onun oğlunu bulması için siber insan adadan gönderilmiştir. Ancak radyasyon rüzgarları da bu sırada adaya ulaşmıştır. İnsanlar yavaşça ölüyor, yardımcılar ya da teknolojileri onlara yardım edemiyordur. Minevra bu sırada büyük bir fedakarlık yaparak kendi zihnini, bağlı bulundukları teknoloji ile birleştirerek hayatını feda etmiştir. Bir kaç yıl içinde hastalıkların çözümünü bulmuş ve kendine benzeyen robotlar ile adayı yönetmeye başlamıştır.

Finn ve Jake Neleri Temsil Etmektedir?

Finn ve Jake 
Finn ve Jake

Finn ilk sezon itibari ile bir çocuk görünümündedir. Aşık olduğu Şeker Prensesini etkilemek için kahramanlık yapmaktadır. Doğa üstü hiç bir gücü, özel bir yeteneği ya da mükemmel bir zekası yoktur. Sadece çok cesur bir kahramandır. Sürekli olarak son insan olduğunu bilmesi onda bir yalnızlık uyandırır ancak Köpek Jake onu fazlası ile korur. Köpek Jake ise annesi hamile iken özel bir yaratığın saldırısına uğramıştır. Bu da onun kanını ve gelişimini etkilemiştir. Büyülü bir köpektir, kendi vücudunu istediği kadar esnetebilir, küçülebilir ve büyüyebilir. İkisi birlikte bir ağaç evde yaşamaktadır.

Aslında Finn ve Jake’nin yaşları aynıdır. Ancak köpeklerin hızlı gelişimine atıfta bulunarak Jake’yi daha yaşlı göstermişlerdir. Jake seri boyunca otuzlu ve kırklı yaşlarında olan bir erkek profili çizmiştir. Evlenmiş, çocukları hatta torunları olmuştur.

Finn’e baktığımızda ise, gelişimini sürekli yaşadığı maceralardan almıştır. Serinin ilk başında çok kararsız bir çocuk imajı verirken, sekizinci sezona gelindiğinde artık olanlar hakkında çabuk yargıya ulaşmayan ve emin adımları olan bir yetişkindir. Aslında Finn büyüdüğü için yapımın bittiğini düşünmekteyim.

Finn babasının yaşadığını keşif ettiğinde, onu bulmak için doğa üstü yaratıklardan yardım alarak hapishaneden babasını kurtarmıştır. Ancak babası bu bölüm yayınlandığında ondan anlamsız şekilde kaçmış ve tam bir vurdumduymaz gibi davranmıştır. Ancak hikayenin olay örgüsüne baktığımızda, Martin Finn’in yaşadığı gelişimi görmüş ve artık kendisine ihtiyacı kalmadığını anlamıştır. Utancı yüzünden ondan kaçmaya çalışmaktadır.

Finn bu süre zarfında Şeker Prenses’e olan aşkının kendisini kötü hissettirdiğini fark etmiştir. Ateş Prensesi ile sevgili olmayı denemiş fakat bunda da başarılı olamamıştır. Burada karakterlere ve olaylara çok yüzeysel yaklaşsam da aslında Finn’in geçirdiği bu kişisel gelişim düzlemi, her izleyenin fazlası ile empati kurarak içinde bir yara açacak kadar iyi işlenmiştir.

Yazımın sonuna gelirken, Adventure Time kesinlikle bir çocuk çizgi filmi değildir. İçerisinde uyuşturucu, şiddet, alkol, savaş gibi durumlar ile ilgili fazlasıyla alt mesaj barındırıyor. Fakat yaşınız 16+ ise şimdiye kadar izlemediyseniz büyük bir kayıp yaşıyorsunuz.

Sevgilerle.

Unutmadan İstanbul Beşiktaş’tan Ortaköy’e doğru yürürken, Galatasaray Üniversitesinin hemen ilerisinde duvarda bir çizim buldum yıllar öncesinde. O çizimi tabii ki bir gün bile tutmadılar orada ama yine de görmenize değecektir.

Shares:

2 Yorumlar

  • Özge
    Özge
    3 Nisan 2018 at 16:57

    Merhaba yazınızı çok büyük bir ilgiyle okudum gerçekten bu kadar derin olay örgüsüne sahip bir çizgidiziyi böyle yalın bir şekilde anlatmak çok zor. Şuan 6. Sezonun sonlarına yaklaştım belki ileriki sezonlarda fikrim değişebilir ama ben martin hakkındaki düşüncelerinize katılmıyorum yani onun bazı bölümlerde biraz yanlış lanse edildiğini ya da kendini yanlış ifade ettiğini aslında iyi ve fedakar bir baba olduğunu ifade ediyorsunuz ama bence martin göründüğünden daha fazlası değil. Çocuğunun kolunun kopmasına bile bile sebebiyet veren ve en ufak bir üzüntüsü belirtisi bile göstermeyen birisinden bahsediyoruz :( bir kadını beğenip ondan çocuk yapmak birini iyi birisi yapmaz. Bebek olduktan sonra da onu korumak için robotla savaşması ( daha o bölümü izlemedim ama the visitor bölümünde biraz bahsediliyordu) bence yeterli birşey değil yani lemonhope da halkını kurtarmak için savaştı sonuçta ama bu onu iyi biri yapar mı ? Zannetmiyorum. Lemonhope bencil bir karakter herşeyden önce kendi zevklerini düşünen biri halkını sadece üzerindeki psikolojik baskıyı hafifletmek için kurtardı vicdanını rahatlatmak için. Ama en azından birazcık vicdanı var yani çok da kötü bir karakter sayılmaz. Martini bu açıdan lemonhope a çok benzetiyorum.peki devam edelim. Bebeğin güvenli bir şekilde uzaklaşmasını sağladıktan sonra neden onun için gelmedi? Yani az buz bişey değil 14 yıl falan olmuş aşağı yukarı sonuçta martin çok zeki kurnaz birisi şartları kolayca lehine çevirebilen ve istediğini elde eden bir adam isteseydi finni çoktan bulmuştu kaldı ki finn de çok ünlü yani kime sorsa gösterirdi diye düşünüyorum davey bölümüne dayanarak. Ve hepsini geçtim escape from citadel bölümünde finn martinin karşısına çıktığında martinin tepkisinden de gayet net anlaşılıyor martin onu aramıyordu yani umursamadı bile :(
    Çok basit bir detay için çok uzun bir yazı yazdım kusura bakmayın dolmuşum biraz :D ah martin ah yatacak yerin yok :D
    Adventure time ile ilgili daha çok inceleme yazılarınızı okumak isterim sağlıcakla kalın

    Reply
  • Ciddi Görkem
    Ciddi Görkem
    22 Ekim 2018 at 15:18

    Kesinlikle 18 yaş altı için uygun değildir.

    Reply

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir