Dramatik komedi türündeki Babam ve Oğlum, 2005 yılında seyirciyle buluşmuş ve bugün dahi popülerliğini hiçbir şekilde yitirmemiştir. Üstelik hem konusu hem de profesyonel oyuncu kadrosuyla da dikkatleri üzerine çekmiştir. İşte filme ve döneme dair tüm detayları ile Babam ve Oğlum için geç kalmış bir inceleme…
Çetin Tekindor, Hümeyra, Binnur Kaya gibi birçok tanıdık yüze rastladığımız Babam ve Oğlum’da seçilen müziklerden karakterlerin hikayelerine kadar tüm detaylar oldukça etkileyicidir. Her ne kadar duygusallığı ile öne çıkan bir film olduğu düşünülse de işlenen politik detayları da sıklıkla göze çarpar. Irmak’ın dramatikliğin yanında yer yer siyasi konulara da atıfta bulunması ile filmde konunun işlendiği 1980 yılındaki köy ve kent yaşamı hakkında oldukça bilgi verilir. Babam ve Oğlum Filminin Konusu
Babam ve Oğlum, 12 Eylül 1980 darbesi günü ana karakterlerimizden Sadık’ın (Fikret Kuşkan) oğlu Deniz’in (Ege Tanman) doğumu ile başlar. Doğumun bu zor gecede olması nedeniyle Deniz’in annesi onu doğururken ölür. Daha bu kısımda filmin siyasi bir temelde işleneceği bizlere hissettirilmektedir. Ardından Sadık’ın, sol görüşte bir gazeteci olduğu bilgisiyle birlikte, hapishanede yaşadıkları gösterilir. Orada şiddete maruz kaldığı bazı anlar jenerikte bir film şeridi gibi akar, ki bu sahneler gelecekte olacakların da habercisidir.
Babam ve Oğlum filmi, üç farklı baba oğul ilişkisini ele alırken aynı zamanda 1980’den çekildiği tarihe kadar olan köy ve kent yaşamına da ışık tutar. Sadık’ın babası Hüseyin’in (Çetin Tekindor) torununa aldığı bir sürü kitap ile aslında eğitime verdiği önemin altı çizilirken, oğlunun gazetecilik okumasına karşı olduğu gösterilir. Bu durum aralarında küslük yaratacak kadar ciddidir. Ayrıca Özkan (Halit Ergenç) ile Sadık’ın arasında yemek masasında geçen bir konuşma da dikkat çekicidir. İstanbul’a gidip bu uğurda mücadele vermenin cesaret gerektiren bir şey olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanında Sadık’ın mücadelesinin boşa gittiği ve bu uğurda sağlığından da olduğu gösterilir.
Sadık, hastalığının nüksettiğini öğrenir ve köye dönerek oğlunu kendi ailesine emanet etmek ister. Henüz oğlunun hastalığından haberdar olmayan babası ile iletişimsizliği ve Deniz’den uzak durmaya çalışması ile iç acıtan sahneler başlar. 108 dakika süren bu film, Sadık’ın hastalığı tüm aile tarafından öğrenildikten sonra daha duygusal bir hal alır. Baba oğlun ilişkileri üzerine konuşmaları ile pişmanlıkları ve özlemlerini iliklerimize kadar hissederiz. Deniz, artık yaşayacağı köy hayatına ve akrabalarına alışmaya başlamıştır. Ancak yaşanacak bir olay, herkesin hayatını alt üst edecek ve yaşamlar tümüyle değişecektir.
“Sadık” ve “Salim”e Karşı “Deniz”
Filmin bir diğer ilgi çekici yönü ise karakterlerin isimleridir. Hüseyin Efendi’nin oğullarına koyduğu Sadık ve Salim isimlerinin bir anlamı olduğundan filmde söz edilir. Burada, Hüseyin’in etliye sütlüye karışmadan hayatını idame ettirmek isteyen bir kişi olduğu gösterilir. Babasının tam tersi bir profil olarak çizilen Sadık ise özellikle o dönemlerde sol görüşe sahip birçok kişinin de çocuğuna koyduğu Deniz ismini oğluna vermiştir. Bunun bir tesadüf olmadığı aşikardır.
Bu kadar siyasi detayın varlığından bahsetsek de filmde özellikle Deniz’in diğer akrabalarıyla olan ilişkileri için ayrı bir parantez açmamız gerekir. Bu sahneler sanki yoğun duygusal geçişlere bir ara vermemiz için düşünülmüş. Deniz İstanbul’da kimsesi olmayan bir çocukken, köyde bu kadar sıcak bir ortamda karşılanması ve kolay uyum sağlaması dikkat çekicidir. Şehirde sadece evdeyken gördüğümüz Deniz, artık burada daha kalabalık ve mutludur.
Sonuç
Filmdeki oyuncu seçimleri ve oyuncuların karakterleri doğru analiz etmiş olması, samimiyetle birleşince ortaya kaliteli bir eser çıkmıştır. Özellikle de Hüseyin Efendi’nin pişmanlık sahneleri ve Deniz’in doğallığı ile gönüllerde taht kuran film detaylarıyla, neden bir klasik olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Vizyona girdiği günden bu güne ilgi gören ve favori filmler arasında gösterilen Babam ve Oğlum, sinema tarihinin özel eserlerinden biridir.
Sinema ve farklı yapımlar ilginizi çekiyorsa, En İyi Antimilitarist Filmler yazımıza da göz atabilirsiniz.