SinemaSosyoloji

Kynodontas İncelemesi: Hastalıklı Bir Lanthimos Filmi

Kynodontas

Dram ve gerilim türleri içerisinde yer alan Kynodontas, Lanthimos’un diğer yapımlarının aksine daha tiyatral bir havaya sahip. Üstelik pek çok kişi bu filmin diğer eserlerinden çok daha rahatsız edici olduğunu söyleyebilir. Filmde yoğun bir şekilde vurgulanan duygular, hareketsiz ve etkileyici kamera açıları ve Lanthimos’un çabası ile ortaya çıkan bazı görüntüler sayesinde Kynodontas’a “sanat filmi” bile diyebiliriz. Eğer sizi uç noktalara götürebilecek filmlere karşı ilgiliyseniz ve izlediğiniz filmlerden pek kolay etkilenmiyorsanız, mutlaka Kynodontas İncelemesi yazımızı okuyup bu filme bir şans vermelisiniz.

Lanthimos’un Bakış Açısı

Kynodontas’ı rahatsız edici olduğu kadar etkileyici yapan en önemli unsur yönetmen Lanthimos’un filme kattıklarıdır. Eğer bu yönetmenin başka yapımlarını da izlediyseniz şüpheye yer bırakmayacak birtakım benzerliklerin yer aldığını görebilirsiniz. Lanthimos’un kendine has denilebilecek kadar özgün olan bu tarzı pek çok kişinin ilgisini çekmektedir. Tam da bu nedenle Kynodontas filmi oldukça prestijli olan Cannes Film Festivali’nden “Belirli Bir Bakış Ödülü” kazanmıştır. Eğer sinema dünyası ile yakından ilgileniyorsanız, zaten biliyorsunuzdur. Bu ödülü kazanabilecek bir film, gerçekten kendine özgü bir bakış açısıyla sizlere birtakım duyguları hissettirebilmelidir. Kynodontas da tam olarak böyle bir film. Bu nedenle eğer daha önce izlemediğiniz tarzdaki filmler ilginizi çekiyorsa, bu film sizin aradığınız şey olabilir.

Kynodontas Konusu

Kynodontas Konusu
Kynodontas, 5 kişiden oluşan bir ailenin ve hayali bir kardeşin etrafında gelişen çizgi dışı olaylara odaklanır.

Hem Cannes ödülü alan hem de yayınlanır yayınlanmaz sansasyonel bir etki oluşturan bu film hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak bir konuya sahiptir. Filmin konusunu ve verilmek istenen mesajları bu yazıda sizlerle paylaşacağız. Ancak unutmayın, yazının buradan sonraki kısmı Kynodontas filmi hakkında spoiler içerecektir.

Filmin konusunu meydana getiren ailemiz beş kişiden oluşuyor. Bu aileye eşlik eden bir de hayali kardeş mevcut. Film boyunca tam olarak öğrenemediğimiz şeylerden biri ise bu hayali kardeşin cinsiyetidir. Bu aile yapısının en önemli noktasını oluşturan “Faşist Baba” karakterimiz anne rolündeki kadını köleleştirmiş halde. Bu hastalıklı aile yapısının içerisinde yetiştirilen üç kardeş işe evden dışarı çıkabilmek için “köpek dişinin” düşmesini bekliyorlar. Filmimizin adının da buradan geldiğini böylece öğrenmiş oluyoruz.

Yüksek duvarlar ile gerçek dünyadan bağını koparmış olan evde yaşayan aile çocuklarını gerçeklerden uzak tutarak yetiştiriyor. Bu nedenle neredeyse 25 yaşına gelen karakterlerimiz hayatlarını adeta minik bir çocuk gibi sürdürüyorlar. “Bilmedikleri şeylerden zarar göremezler.” düşüncesini benimseyen bu hastalıklı aile, çocuklarını dış dünyadan saklıyor ve böylece onların büyümesine, bir şeyleri öğrenmesine engel oluyor.

Kynodontas: Gerçeklik Öğretilendir

Kynodontas’ı izlerken bizlere en çok yansıtılan fikir “Gerçeklik öğretilendir.” mottosudur. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere daha önce duymadığınız ve bilmediğiniz şey sizin için gerçek değildir. Örneğin hayatınız boyunca hiç kedi görmediyseniz ve aileniz de size bunu öğretmediyse kaç yaşına gelmiş olursanız olun kediler sizin için gerçek hayvanlar olamaz. Filmdeki üç kardeşin de tam olarak böyle yetiştiğini görüyoruz.

Gerçeklikten uzak bir şekilde bir eve hapsedilerek problematik bir şekilde yetiştirilen bu üç kardeş, dünyada var olan pek çok şeyden habersizler. Elbette ki bu durumun birtakım sonuçları olmaktadır. Bahsettiğimiz yetiştirme tarzının bir etkisi olarak kardeşlerin her biri, birer psikopata dönüşüyor. Dolayısıyla filmi izlerken elimizde üç potansiyel katilin olduğunu fark ediyoruz. Üstelik karakterlerimiz doğru, yanlış, etik ve ahlak gibi kavramlardan habersiz oldukları için davranışlarından dolayı suçluluk bile hissetmiyorlar. Hatta bu kardeşlerin psikolojik rahatsızlıkları öyle bir noktaya geliyor ki bu saatten sonra gerçek dünya ile tanışmamaları daha iyi olabilir diye bile düşünüyoruz.

Kynodontas ve Eril Egemen Toplum

Kynodontas’ı izlerken sık sık fark ettiğimiz şeylerden bir diğeri ise eril egemen toplumla ilgili çok fazla öğenin filmde yer almasıdır. Zaten filmin başından beri dış dünya ile bağını koparmış olan bu evdeki her kuralı baba karakterimizin koyduğunu görüyoruz. Üstelik kardeşlerin davranışlarından hangilerinin doğru hangilerinin yanlış olacağına bile baba karakterimiz karar veriyor. Filmdeki anne karakterini de köleleştiren “Faşist Baba” karakterimiz adeta sadece kendi istediği şeylerin gerçek sayılabileceği bir dünya yaratıyor kendine…

Filmdeki eril egemen toplum mesajları bununla da sınırlı değil. Bütün film boyunca dikkatimizi çeken bir diğer şey ise erkek kardeşin diğer kız kardeşlerden çok daha ön planda tutuluyor olması. Bunu fark etmemizi sağlayan en önemli nokta ise erkek kardeş için sık sık eve çağırılan kadın eskort karakterdir. Babanın oğlu için oluşturduğu bu sistem sayesinde filmin olay örgüsü bambaşka noktalara sürükleniyor. Ancak yine de erkek karakterlerin ön planda olduğunu ve eril egemen toplumun küçük bir eve sığdırılmış halini izlediğimizi göz ardı edemiyoruz.

Kynodontas ve Freud

Kynodontas ve Freud
Kynodontas, Freud’un kişilik kuramı üzerinden incelenebilecek bir film olarak karşımıza çıkıyor.

Filmdeki olay örgüsünün kadın eskort karakterin hikâyeye girmesi ile birlikte değiştiğinden bahsettik. Ancak bunu tetikleyen bir unsur var. Bu unsuru en açık şekilde anlatabilmek için biraz Freud’dan bahsetmemiz gerekir. Freud’un kişilik kuramına göre insan zihni id, ego ve süper-ego adı verilen üç katmandan oluşur.

  • İd: Yönlendirilmemiş, düzenlenmemiş iç güdülerimizdir. Genellikle zevk temellidir. İhtiyaçların tamamen bencil bir şekilde giderilmesini sağlayacak düşünceleri meydana getirir.
  • Ego: İd ve süper-ego arasında denge kurmaya çalışır.
  • Süper-ego: toplumun tabularını korumaya çalışır. İdin bencilliğini bastıracak düşüncelerin oluşmasını sağlar.

Buradan da anlayabileceğimiz gibi ego ve süper-ego katmanları topluma ve toplumsal algılara göre şekillenmektedir. Ancak Kynodontas’daki üç kardeşimiz toplumla ya da toplumsal algı ile tanışmamıştır. Bu nedenle bu karakterlerimiz yalnızca id ile hareket ederler. Dolayısıyla psikopat karakterle dönüşmeleri kaçınılmazdır. Bahsettiğimiz psikolojik sürecin üstüne yeni bir kadın karakterin küçük dünyalarına eklenmesi filmi kaosa sürüklemiştir.

Kynodontas’ta Özgürlüğe Giden Yol

Dış dünyadan gelen bir kadın karakter ile tanıştıktan sonra dışarıda yaşayabileceği şeylere özenen en büyük kardeş akıl almaz yöntemlere başvurmuştur. Nasıl yapılacağını ya da yaptığında ne gibi sonuçlarla karşılaşacağını bilmediği için çok sayıda farklı yolu deneyen bu kardeş, bizleri fazlasıyla geriyor. Örneğin, arabanın bagajında nefessiz kalıp ölebileceğini bilmediği için bagaja saklanmayı tercih ediyor.

Ancak karakterimiz kendi tecrübeleri ile birkaç yeni “doğru” edinebiliyor. Fakat uzun süredir korkunç bir baskı altında olmasından dolayı deneyimleyerek öğrendiği halde bu doğruları kabul edemiyor. Hatta filmdeki baba karakterimizin bile filmin sonunda kendi uydurduğu doğrulara inanmaya başladığını gözlemleyebiliyoruz. Bu da bize filmdeki her mesajın süreç içerisinde ince ince işlendiğini ve yalnızca dikkatini veren kişilerin filmden sonuç çıkarabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla bu filmi izlemek fazlasıyla zor. Fakat bu zorluk, filmin bir başyapıt olduğu gerçeğini değiştiremiyor.

Film incelemelerini okumaktan keyif alıyorsanız, sizin için güzel bir önerimiz daha var: Babam ve Oğlum İçin Geç Kalmış Bir İnceleme

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir