FelsefeNe, Ne Değildir?

Teleolojik Kanıt Nedir? Teleolojik Argüman Neyi İfade Eder?

Teleolojik kanıt nedir

Tanrının varlığını mantıksal olarak ispatlama girişimi Orta Çağ’da yükselen bir felsefi eğilimdir. Bu süreçte pek çok filozof, Tanrı’nın varlığını akılsal olarak ispatlayabileceğini düşünmüştür. Bu nedenle çeşitli kanıtlar sunulmuştur. Bunlardan biri de teleolojik kanıttır. “Teleolojik kanıt nedir ve teleolojik argüman neyi ifade eder?” soruları din felsefesinin önemli sorularındandır.

Teleolojik Kanıt Hakkında Kısa Bilgi

“Teleoloji” teriminin kaynağı, Yunanca “erek” veya “amaç” anlamına gelen telos kelimesidir. Buradan yola çıkarak teleolojinin nihai amaçla ilgili olduğu sonucuna varabiliriz. Sebeplerden daha çok amaca odaklanan her görüşün teleolojik bir ifade taşıdığını söylemek mümkündür. Peki, daha açık bir ifadeyle teleolojik kanıt nedir?

Teleolojik kanıt ise evrende tanrısal bir amaç olduğu fikri ile ilişkilidir. Tasarımdan, düzenlilikten, evrendeki akıllı tasarımdan yola çıkan argümanların çoğu teleolojik argümanlardır. Bu argümanlar, bazı öncüllerden yola çıkarak evrende tanrısal bir işleyiş ve amacın olduğunu ispat etmeye çalışırlar.

Teleolojik Kanıtı Kim Buldu?

Teleolojik Kanıtı Kim Buldu?
Teleolojik kanıtı kimin bulduğuna dair net bir cevap vermek mümkün değildir.

“Teleolojik kanıtı kim buldu?” sorusunun tek cevabı yoktur. Çünkü teleolojik kanıt, Hristiyanlık, Musevilik ve İslam’ın temelinde yer alan akıl yürütmelerden biridir. Bu kanıtın felsefi köklerini ise Sokrates’e kadar götürmek mümkündür. Ayrıca Aristoteles’in meşhur dört neden ilkesi teleolojik kanıt için ciddi bir zemin oluşturmaktadır.

Teleolojik kanıtın felsefi açıdan ise ilk açık ve belirgin ifadelerinden birini ise Saint Thomas Aquinas‘ta görmek mümkündür. Geleneksel olarak, teleoloji terimi, şeylerin daha yüksek bir mükemmelliğe ulaştığı planlı bir dünya düzenlemesine atıfta bulunmaktadır. Aynı ifade, Thomas Aquinas’ın felsefesinde de görülebilmektedir.

Thomas Aquinas’a göre amaçlılık akıl ile doğrudan ilişkilidir. Mantıksız şeyler bir amaç peşinde koşmaktan acizdir. Akıl sahibi olmayan şeylerin hareket amacını belirleyen başka şeylere ihtiyaç duyması gerekmektedir. Bu listenin başında ise şeylere hedef koyabilen zeki bir varlık olmalıdır. Thomas Aquinas, “Ve biz buna Tanrı diyoruz” diyerek evrendeki düzenliliği tanrısal güce bağlamaktadır.

Teleoloji, açık bir doğal nedenselliğe atıfta bulunur. Akıl sahibi olmayan varlıkların düzenliliği için harici bir neden gerekmektedir. Örneğin Güneş sistemindeki düzenli işleyiş ona etki edecek bir aklın varlığını ispatlar niteliktedir. Tanrısal kanıt ise tam burada ortaya çıkmaktadır. Bu üst akıl teleolojik kanıta göre Tanrı’nın kendisidir.

Teleolojik Argüman Nedir?

Teleolojik Arguman
En ünlü teleolojik argümanlardan biri de Paley’in saat argümanıdır.

Teleolojik kanıt diğer adı ile tasarım argümanı, evrendeki işleyişin nihai olarak Tanrı’nın varlığını zorunlu kıldığı ile ilişkili argümandır. Evrende, pek çok açıdan bir düzen olduğu kabulü bu argümanın ilk öncülüdür. Güneş sisteminden atom altı parçacıklara, canlıların biyolojik yapılarından fiziksel gerçekliklere kadar pek çok alanda düzen olduğu düşünülmektedir. Bu noktada teleolojik kanıtı evrende bir düzen olmadığı iddiasıyla reddedenlerin de olduğunu söylemeliyiz.

Evrende var olduğu düşünülen bu düzenlilik kimi zaman “akıllı tasarım” olarak da adlandırılmaktadır. Güneş sistemindeki gezegenlerin düzenli hareketlerinin kendiliğinden veya tesadüfi olduğu bu noktada reddedilmektedir. Düzen kendiliğinden devam edemeyeceği için akılı bir komut vericiye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da üst akıl olarak varlığı kuşatan Tanrı’nın kendisidir.

En ünlü teleolojik argümanlardan biri de Paley’in saat argümanı olarak da bilinen argümanıdır. Paley’in teleolojik argümanı bir analojiye dayanmaktadır. Buna göre rastgele bir yerde ayağınıza bir taş takıldığını düşünün. O taşın oraya nereden geldiğini sorguladığınızda hep orada olduğunu söyleyebilirsiniz. Peki ayağa takılan şey bir taş değil de saat olsaydı? O durumda saatin belirli bir amaç için oluşturulduğu sonucuna ulaşmak daha kolaydır.

Akıllı tasarımı ve karmaşık işleviyle bir saatin akıllı bir yapımcı tarafından yaratılmış olması gerekmektedir. Argümana göre akıllı tasarım olan evrenin bir parçası olan taş için de aynı şey söylenmektedir.

Teleolojik Kanıt Üzerine Eleştiriler

Teleolojik kanıtın birkaç ön kabule sahip olduğunu artık biliyoruz. Bu ön kabuller ise şunlardır:

  • Evrende bir düzen vardır.
  • Düzen kendini devam ettirecek bir akla ihtiyaç duyar.
  • Evreni kuşatacak ve yönetecek akıl Tanrı’nın kendisidir.

Teleolojik kanıta getirilen eleştirilerin ise bu öncül ve kabullerle doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. Kimi filozof evrende bir düzen olduğu fikrini reddederken kimi ise düzenin Tanrı’ya ihtiyaç duyduğunu reddetmektedir.

David Hume

David Hume
David Hume

Tanrı’nın teleolojik kanıtının ilk eleştirmenlerinden biri, Doğal Din Üzerine Söyleşiler adlı eserin sahibi David Hume’dur. David Hume, analojinin doğasını inceleyerek Tasarım Argümanına karşı çıkmıştır.

Felsefede analoji, iki şeyi karşılaştırır ve benzerliklerine dayanarak nesneler hakkında sonuçlar çıkarmamızı sağlar. Karşılaştırılan şeyler birbirine ne kadar yakınsa, sonuç o kadar doğru olur. Elma ile armudu karıştırma deyimini hiç duydunuz mu? Bahsedilen bu deyimi, incelenen şeylerin bu farklılığından dolayı bir karşılaştırmanın doğru olmadığı ifade etmek istediğimizde kullanırız. İyi bir benzetme, elmaları portakallarla ya da armutlarla karşılaştırmayacaktır.

David Hume’un teleolojik argüman ve analoji arasında kurduğu bağlantı ise yaratılış ile ilişkilidir. “Evren yaratılmış bir esere benzer mi?” sorusu burada önemlidir. Anlamlı bir analojiye izin verecek kadar evrenin yaratılmış bir esere benzediği söylenebilir mi?

Hume, evrenin yaratılmış olanın analojiye izin vermeyecek kadar farklı olduğunu savunmaktadır. Ayrıca evren hakkında o kadar az şey biliyoruz ki onu bilgimiz dahilindeki yaratılmış hiçbir şeyle kıyaslayamayız. Diyelim ki bir evin inşası ile evrenin inşası arasında geçerli bir analoji kullanmak istiyorsak, her iki terimi de anlayabilmeliyiz. Evrenin inşası hakkında bilgi sahibi olamayacağımız için Tanrı’nın varlığına ilişkin bir Tasarım Analojisi bir tahminden başka bir şey değildir.

Immanuel Kant

Immanuel Kant
Immanuel Kant

Immanuel Kant ise Tanrı’nın teleolojik kanıtlarını fizikoteoloji başlığı altında ele almaktadır. Kant, bu delilin Tanrı fikrini daha olası kıldığını kabul etse de teleolojik kanıtı kesin bir delil olarak kabul etmez. Kant’a göre, doğadaki düzen, sadece maddeyi düzene sokan bir gücün göstergesi olabilir. Yaratıcı bir Tanrı fikrine ise bu delil ile ulaşılamaz. Bu nedenle fiziko-teolojik bir kanıt, yalnızca Hıristiyan anlayışında bir Tanrı’nın varlığı için ampirik kanıt sağlama iddiasında olabilir. Özellikle bir Tanrı kavramına sahip olmak, doğadaki deneyimlerle ilişkili olarak ortaya çıkmayacaktır. Yaratıcı Tanrı fikri, ancak teleolojik kanıtın spekülatif kullanımının bir ürünü olabilir.

Sıkça Sorulan Sorular

Teleolojik kanıtı kim buldu?

Bu soruya net bir yanıt vermek zordur. Ancak felsefi açıdan ise ilk açık ve belirgin ifadelerinden birinin Saint Thomas Aquinas‘a ait olduğu söylenebilir.

Teleolojik kanıt ne demek?

Teleolojik kanıt temelde, alemdeki düzenlilik durumunun Tanrı'nın varlığının kanıtı olduğunu ileri süren düşüncedir.

Kozmolojik kanıt nedir?

Kozmolojik kanıt ise alem hakkında bir açıklama arayışından yola çıkıp Tanrı'nın varlığını kanıtlamak olarak açıklanabilir.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir