
Kurtuluş Savaşı, ülkemizi derinden etkilemiş ve etkilerinin bugün bile hala hissedilebileceği bir savaş olmuştur. Savaş sonrası ülkenin durumuna baktığımızda birçok açıdan olduğu gibi sanat açısından da oldukça kısır bir döneme girdiğimiz kolaylıkla görülmektedir. Yine de cumhuriyetin getirmiş olduğu faydalar sayesinde her alanda olduğu gibi sanat alanında da üreticiliğimiz artmıştır. Özellikle toplumcu gerçekçi roman özellikleri ve temsilcileri bu konuda en çok gelişme gösteren noktalardan biri olmuştur. Bu durumun en sağlam örneğini de köy enstitüleri döneminde görebilmek mümkündür.
Anadolu halkının gelişmesine ve eğitim seviyesinin yükselmesine büyük katkıları olan köy enstitüleri, sanat alanındaki gelişimimizde büyük bir rol üstlenmiştir. Bu dönemde ortaya çıkan edebiyat türlerinden biri de yukarda bahsettiğimiz gibi toplumcu gerçekçi romanlardır. Yazımız boyunca ülkemizin Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın önemli bir türü olan toplumcu gerçekçi roman özellikleri ve temsilcileri hakkında bilgilendirme yapacağız.
Toplumcu Gerçekçi Roman Nedir?
Toplumcu gerçekçi roman, Anadolu’nun köy ve kasabalarında yaşanan sorunları gerçekçi bir şekilde ele alan bir türdür. 1920’li yıllarla birlikte bazı örneklerini görebildiğimiz toplumcu gerçekçi romanlara rağmen türün ilk örnekleri aslen 1930’larda, Anadolu insanlarının hayatlarını ve toplumsal değişimlerle yaşadıkları zorlukları anlatan eserlerle ortaya çıkmıştır. Sabahattin Ali ve Sadri Ertem’in yazdığı eserlerde gördüğümüz toplumcu gerçekçi türü, 1930’ların sonunda Kemal Bilbaşar ve Samim Kocagöz gibi yazarlarla gelişmiştir.
Toplumcu gerçekçi romanların ortaya çıkmasına sebep olan asıl şey 1940’larda kurulan köy enstitüleridir. Burada yetişmiş, köy ve kasaba hayatında yaşanan zorlukları deneyimlemiş olan yazarlar sayesinde köy kavramı romanlarda farklı şekillerde anlatılmaya başlanmıştır. Böylece toplumcu gerçekçi diyebileceğimiz bir köy edebiyatı ortaya çıkmıştır.
1950’lerde yayınlanan romanlarla birlikte köye olan ilginin artması, toplumcu gerçekçi romanlardaki sosyalist düşüncelerin de ideolojik bir katman kazanmasına neden olmuştur. 1960’lara geldiğimizde ise toplumcu gerçekçi romanlarda köy ve kasaba ile ilgili konuların yanı sıra Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Orhan Kemal gibi yazarlar kent insanlarının ve büyük kentlerde görülen yaşantıları da işlemeye başlamıştır.
Toplumcu Gerçekçi Roman Özellikleri Nelerdir?

Toplumcu gerçekçi roman özellikleri aslında türün isminden de biraz anlaşılabilir. Ancak her kavram, tür ve akım gibi toplumsal gerçekçilik de zaman içerisinde toplumun gelişimi ve ilerleyişine göre değişmiştir. İşlenen konular başta dar gelirli işçilerin hayatları ve hakları, köyün yaşam tarzıyla birlikte köy ve köylü problemleriyken zamanla değişime uğramıştır.
Toprak kavgaları üzerinden zengin-fakir, ağa-köylü, aydın-cahil gibi çatışmaları, köyden kente göçün sorunları, geçinme savaşları olarak da toplumcu gerçekçi romanlar kaleme alınmıştır. Bu eksende toplumcu gerçekçi romanların sahip olduğu özellikleri genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
- Eserler, sanat toplum içindir anlayışıyla yazılmıştır.
- Yazarlar için kitaplar, belirli görüşlerin ve anlayışların savunulduğu birer araç olmuştur.
- Marksist ve sosyalist düşünceler eserlerde bolca görülmüştür.
- Realizm ve natüralizm akımları eserlerde etkili olmuştur.
- Eserler, konuşma diliyle sade bir şekilde yazılmıştır. Bu yüzden kahramanlar yöresel ağızlarla konuşmaktadırlar.
- Eserlerde güçlü tasvirler bulunur.
- Önemli olan nasıl anlatıldığı değil, ne anlatıldığıdır. Bu nedenle eserlerde sanat kaygısı güdülmemiştir.
Tüm bunların yanında toplumcu gerçekçi romanların amacının halkı belli konularla alakalı aydınlatmak olduğu görülmektedir. Sanat kaygısı gütmemesinin sebebi de aydınlatma fikrinin ön planda olmasıyla bağlantılı olarak bir özellik halini almıştır.
Toplumcu Gerçekçi Roman Temsilcileri

Toplumcu gerçekçi romanlar, bu romanları yazan kişilere yani akımın temsilcilerine bakarak da anlaşılabilir. Bu sayede yazarların ne amaçlarla yazdığı ve nelerden etkilendiği daha kolay anlaşılacaktır. Çünkü birçok yazar, toplumcu gerçekçi türde romanlar yazarken kendi yaşantılarından örnekler almıştır. Bu başlık altında toplumcu gerçekçi roman akımının bazı temsilcilerini tanıtacağız.
Sadri Ertem
1898 ve 1943 seneleri arasında yaşamış olan Sadri Ertem, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı için toplumcu gerçekçi türde romanlar yazmış yazarlardan birisidir. Eleştirel gerçekçi akım etkisinde kalarak oluşturduğu eserlerinde edebiyatın sahip olduğu sorunlara maddeci felsefe ile yaklaşmıştır. Eserlerinde konu olarak işçilerin hayatlarını ve onların sömürülmelerini, ağalar ve tüccarlar tarafından uğradıkları kötü davranışları işlemiştir.
Sadri Ertem edebiyatın görevinin, işçi ve emekçileri bilinçlendirmek olduğu görüşündedir. Bu yüzden duygusal ya da psikolojik alt metinlerden uzak bir şekilde sadece düşüncelerden oluşan yalın bir anlatım benimsemiştir. Aynı zamanda sanat kaygısı da eserlerinde bulunmamaktadır. Yapıtlarından bazıları başka dillere çevrilerek farklı ülkelerde de yayınlanmıştır.
Sadri Ertem ülkemizde işçi sorunlarından söz eden ilk yazardır. “Bacayı İndir Bacayı Kaldır” öyküsü ve “Çıkrıklar Durunca” romanı işçi sorunlarından bahsettiği kitaplarındandır.
Orhan Kemal
1914 ve 1970 seneleri arasında yaşamış olan Orhan Kemal, 1940 sonrası toplumcu gerçekçi türünün öncüsü olarak kabul edilmektedir. Ülkemizin sanayileşme sırasındaki toplumsal yapısını ve köyden kentlere gerçekleşen göçün sorunlarını ve bu sırada ezilen köylü halkını gerçekçi bir şekilde işlemiştir. Kendisi de bir işçi olduğu için eserlerinde işçileri anlatmıştır. Anlatımlarında sıklıkla karşılıklı konuşma tekniğinden faydalandığı görülebilmektedir.
“Ekmek Kavgası” ve “Baba Evi” eserleri ile tanınmış olsa da ülke çapında isminin bilinmesi “Murtaza” eseri sayesinde olmuştur. Bazı eserleri kendi hayatından izler de taşımaktadır. Bu yüzden genel olarak eserlerinde kullanılan yerler Adana ve Çukurova bölgesinde yer alıyor.
Yaşar Kemal
1922 ve 2015 seneleri arasında yaşamış olan Yaşar Kemal’in asıl adı Kemal Sadık Gökçeli’dir. Eserlerinde Çukurova bölgesindeki folkloru yansıtan yazar, insanların doğayla olan ilişkilerini ve bu süreçteki tutku, düş ve hayallerini şiirsel ve destansı bir dille anlatmayı seçmiştir. Bu yüzden birçok eserinde Anadolu halk hikayeleri ve efsanelerinin etkileri kolayca görülmektedir.
Ağaların yaptığı haksızlıklara karşı çıkan bir eşkıya karakterinin hikayesinin anlatıldığı “İnce Memet” eseri ise Yaşar Kemal’e Nobel Ödül adaylığı getirmiştir. Eserlerinde yöresel deyimleri ve isimleri kullanan yazar, Neşet Ertaş’a da “Bozkırın Tezenesi” demiştir.
Kemal Tahir
1910 ve 1971 seneleri arasında yaşamış olan Kemal Tahir, karakterlerini köy ağzı ile konuşturan, tarihi ve köy eserleri yazan bir yazardır. Gözlem tekniğinin iyi olması sayesinde köylerdeki sosyal sorunları oldukça başarılı bir şekilde romanlarına aktarabilmiş ve bunları eleştirebilmiştir.
Tezli romancılığın da gelişmesine katkısı olan Kemal Tahir, Anadolu hayatını gerçekçi bir anlatımla ele almış bir yazar olarak bilinmektedir. Romanlarında Osmanlı’yı, Milli Mücadele zamanlarını ve demokrasiye geçiş zamanlarını tarihi bir şekilde ele almıştır.
Sabahattin Ali

1907 ve 1948 seneleri arasında yaşamış olan Sabahattin Ali, toplumcu gerçekçi romanın öncülerinden kabul edilmektedir. Serbest nazım ve toplumcu şiir yazarı da olmasına rağmen aslen roman ve öyküleriyle sağladığı başarılarla bilinmektedir. Karakterleri için çok başarılı gerçekçi canlandırmalar yapan yazar, bu karakterler üzerinden aydınların topluma bakış açısını da eleştirmiştir. Daha sonra Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz ile beraber “Marko Paşa” isimli bir dergi çıkartmıştır. En bilinen romanları arasında ise “Kürk Mantolu Madonna”, “Kuyucaklı Yusuf” ve “İçimizdeki Şeytan” gibi eserler yer almaktadır.
Aziz Nesin
1915 ve 1995 seneleri arasında yaşamış olan Aziz Nesin, siyasi ama mizahi şekildeki yazılarıyla bilinmektedir. “Marko Paşa”, “Zübük” ve “Alibaba” isimli hem siyasi hem de mizahi dergiler çıkarmıştır. Sadece roman değil, fıkra, masal, hatıra, gezi yazıları ve hikaye türlerinde de eserler yazmıştır. Bu eserlerde ise haksızlık, ezilen insanlar, ahlaksızlıklar ve zulümleri gibi konuları alaycı ve mizahi üsluplarla işlediği görülebilir. En bilinen romanları arasında “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Saçkıran”, “Erkek Sabahat” ve “Şimdiki Çocuklar Harika” eserleri öne plana çıkmaktadır.
Eğer Toplumcu Gerçekçi Roman Özellikleri ve Temsilcileri yazımızı beğendiyseniz Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Yazarlar ve Eserleri yazımıza da göz gezdirebilirsiniz.