Ülkemize baktığımızda birçok konuda statülerin önemli olduğunu görebiliriz. Kişiler, sahip oldukları statüler sayesinde toplumda yer alan “sıradan” bireylerin aksine daha ayrıcalıklı olabiliyor. Bunun neticesinde ise toplum içerisinde huzursuzluk ve tartışma yer alıyor. Ancak toplumsal eşitliği göz önünde bulundurduğumuzda, toplum içerisinde yer alan tüm insanların aynı haklara sahip olmasını beklememiz gerekir. Peki toplumsal eşitlik nedir? Toplumsal cinsiyet eşitliği ne anlama gelir?
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Toplumsal cinsiyet eşitliği, bireylerin cinsiyetleri ile ilişkilendirilmiş olan ve sonradan öğrenilmiş özellikler ve farklılıklardır. Cinsiyetlere atfedilen birtakım özellikler toplumlar arasında yerleşmiş olan bazı kalıplaşmış fikirlerin oluşmasına sebep oluyor. Örnek vermek gerekirse; erkekler ağlamaz, kadınlar duygusaldır gibi tanımlamalar eşitlik ilkelerine zarar veren başlıca sebepler arasında yer alıyor. Ancak bu özelliklerin cinsiyetler ile ilişkilendirilmesinde herhangi bir dayanak veya biyolojik bir neden bulunmuyor. Cinsiyetlere yüklenen bu özellikler tamamen toplum içerisine yerleşmiş fikirlerden oluşuyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinde yer alan cinsiyetlere yüklenen fikirler, toplumlara göre değişim gösterebilir. Bu noktada, toplumların sahip olduğu kültürler cinsiyetlere yüklenen bu özelliklerin oluşmasında başrol oynuyor. Daha iyi anlaşılabilmesi açısından örnek vermek gerekirse, tarih boyunca erkeklere bahşedilen rol evi geçindirmesi, kadına yüklenen rol ise ev işleri ile uğraşmasıydı. Erkek ve kadına yüklenen bu iki özellik maalesef hala günümüzde birçok toplumda devam ediyor.
Önyargılar ve Kalıplaşmış Beyinler
Tüm bu fikirlerin oluşmasında tabi ki kişilerin önyargıları ve kalıplaşmış fikirleri büyük rol oynuyor. Çoğu zaman değiştirilmeyen bu fikirler, tüm erkekleri ve kadınları bir kabul eder. Ancak tüm erkekler birbiri ile aynı olmadığı gibi tüm kadınlar da birbirleri ile aynı değildir. Bunu düşündüğümüzde, bu kalıplaşmış fikirlerin yanlış olduğunu anlayabiliriz. Bu düşüncelerin sonucunda erkeklere ve kadınlara eşitsizliklere yol açan birçok özellikler yüklenmiştir. Erkekler ve kadınlara yüklenen bu farklılıklar ve eşitsizliklere şu durumlar örnek gösterilebilir:
- Beklentiler
- Cinsiyetlere bahşedilen sorumluluklar
- Kaynaklara erişim
- Bireyleri kontrol etme
- İstihdamı etkileme
Yukarıda yer alan ve cinsiyetlere yüklenen bu özellikler, toplumsal cinsiyet eşitliğine zarar veren durumlardır. Bu nedenlerden dolayı erkek ve kadın arasında birtakım farklılıklar ve eşitsizlikler olması kaçınılmazdır. Var olan bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için öncelikle kalıplaşmış fikirleri ortadan kaldırmamız gerekir.
Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı
Aslında toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsederken aynı zamanda toplumsal cinsiyet ayrımcılığından da bahsetmiş olmaktayız. Fakat daha detaylı ele almak gerekirse, cinsiyetlere yüklenen özellikler sonucunda toplumsal cinsiyet ayrımcılığının oluştuğunu görebiliriz. Örneğin, kadınlara yüklenen bu kırılgan kimliğin sonucunda iş alanında birçok kadının daha zor iş bulduğunu söylemek yanlış olmaz. Böyle bir düşünceyi değiştirebilirsek belki kadın ve erkek arasında yer alan bu eşitsizliği değiştirmek için de bir adım atmış oluruz.