Eski uydular, fırlatılmış roket parçaları ve hatta aletler, dünyanın yörüngesi etrafında süzülüp durmaktadırlar. Uzay ne kadar büyük olursa olsun, insanlar, roketleri ve uyduları yalnızca gezegenimizin çevresinde çok sınırlı bir yarıçap içinde tutabilirler. Ve burası, dünyanın yerçekimi nedeniyle yörüngesinden çıkamayan çöplerin biriktiği yerdir. Uzay araştırmacıları tarafından beş santimetreden büyük yaklaşık 20.000 nesnenin yörüngede varlığını sürdürdüğü teleskoplarla gözlemlendi. Peki böylesine yoğun bir uzay kirliliği uzay araştırmalarını nasıl etkiler?
Uzay Kirliliğinin Ciddiyeti
Dünyanın etrafında yaklaşık 3 cm’nin altında dönen aşağı yukarı 100 milyon nesne olduğu tahmin edilmektedir. Birçok çevre aktivisti Dünya’nın ekolojik kirliliği hususunda endişelerini dile getiriyor olsalar da görünüşe göre atmosferin de bu hususta endişeye ihtiyacı var. Royal Astronomical Society‘nin aylık bülteninde yayınlanan araştırmalara göre, gökbilimciler artık sadece yıldızları incelemek için bile dünyadan net bir yer bulmakta zorlanıyorlar. Görüşlerini engelleyen çok fazla uzay çöpü ve uydu bulunmakta.
Yeni, daha küçük parçacıklarda uzay çöplüğünde yerlerini almaya başladılar. Bunlar aynı zamanda dünyanın yörüngesindedir ancak küçük boyutları nedeniyle artık bulunamazlar. Ayrıca uyduların hedeflerine ulaşmak istedikleri sırada gevşeyen küçük uydu parçaları da bu çöplüklerde bol miktarda bulunuyorlar. Cıvatalar, vidalar, küçük yedek parçalar… Uzay kirliliği uzay araştırmalarını nasıl etkiler sorusunun cevabı da tam olarak bu noktada açığa çıkmaya başlıyor.
Bu ve bunlar gibi birçok madde yörüngede çarpışmalara da sebep olabiliyor. İlk çarpışma Temmuz 1996’da gerçekleşti: Fransız “Cerise” keşif uydusu, bir Ariane roketinden çıkan bir parça tarafından hasar gördü.
Uzay Kirliliğin Araştırmalar Üzerinde Etkileri
Uzay kirliliği uzay araştırmalarını nasıl etkiler sorusunun bir diğer cevabı da araştırmalar üzerindeki etkisi ile ilgilidir. 1957’de fırlatılan ilk uydudan bu yana yörüngemizde 3.400 civarında uydu bulunmaktadır. Fakat hepsi elbette bununla da sınırlı değil. Bu uydular çok sayıda çöpün yanında duruyor. Gökbilimciler bunlara “uzay nesneleri” adı veriyorlar. Ne yazık ki, bu uzay nesneleri, verileri tehlikeye girdiği için dünya uzay araştırmacılarının çalışmaları hususunda oldukça önemli bir tehdit oluşturuyorlar. Uzay enkazı, yer tabanlı teleskopların ekranlarında, parlaklık ve uzunluk bakımından değişen şeritler halinde görünüyorlar.
Uzmanların “uzay enkazı” dediği uzay çöplüğünün çoğu büyük ölçüde patlamalardan geliyor. Hala yakıt kalıntılarının bulunduğu patlatılmış roket aşamaları diğer parçacıklarla çarpıştığında, çöpler de uzayda patlıyorlar. Ne yazık ki daha fazla teknoloji şirketi gelecekte fırlatılacak binlerce uydu için agresif planlar yayınladıkça sorun daha da kötüleşecek gibi görünüyor. Uluslar ve şirketler arasında uzayda küresel bir yarış olması da bu durumun daha da kötüleşmesine davetiye çıkarıyor.
- SpaceX tek başına yeni küresel internet sisteminin bir parçası olmak için 1.000’den fazla Starlink iletişim uydusunu fırlattı.
- 2020’de FCC Amazon, 2029 yılına kadar mega takımyıldızı “Project Kuiper”ın bir parçası olacak 3.236 uydunun fırlatılmasını onayladı.
Bu iki şirketin küresel interneti kurmak için mücadele eden tek şirketler olmadığını biliyoruz. Daha da endişe verici olan, SpaceX’in 42.000 uyduyu yörüngeye yerleştirmeye yönelik uzun vadeli planları.
Uzay Kirliliğinin Sebepleri
Çoğumuz daha yüksek internet hızlarına sahip olmayı istesek de en azından gökbilimciler için bunun bir bedeli var gibi görünüyor. Gökyüzünü ve yörüngeyi daha fazla enkaz ve uydu doldurdukça, gökbilimcilerin çalışmaları ciddi şekilde tehdit görüyor. En azından veri toplamak bile oldukça zaman alıcı bir işe dönüşecek gibi duruyor. Bu nedenle uzay kirliliği uzay araştırmalarını nasıl etkiler sorusunun cevabı kadar bu kirliliğin sebebi de önem taşımaktadır.
Daha fazla değer verdiğimiz bir durum için bilimsel araştırmaların ilerlemesine engel olmakta bir beis görmüyoruz. Daha hızlı internet ve daha hızlı iletişime sahip olmak ya da Dünya’nın gözlemevlerinden evren hakkında daha fazla bilgi edinmek arasında bir seçim yapmak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz.
Objektif bir yaklaşımla değerlendirmek gerekirse, elbette her ikisi de önemlidir, ama neden ikisine de sahip olamıyoruz? Burada ayrıca, Dünya’nın gözlemevleri olmadan, muhtemelen hiçbir uydu olmayacağını da belirtmekte fayda var. Çünkü söz konusu gözlemevleri uzay yolculuğunun temelini atmak için binlerce yıldır varlıklarını koruyorlar.
Uzay Kirliliği Nasıl Temizlenir?
Uzay bir dereceye kadar kendini temizleyebilir, çünkü parçacıklar yavaş yavaş bulundukları yeri kaybeder ve atmosfere çarparlar. Dünya atmosferine girer girmez de yanarlar. Nesnelerin yalnızca bir kısmı, herhangi bir büyük hasara neden olamayacakları yere düşer. Bununla birlikte, uzaydaki çöp miktarı istikrarlı bir şekilde ve hızla artmaktadır.
Uzay çöpü teorik olarak bertaraf edilebilir. Ancak bunun için gereken bütçe astronomik bir rakam olacaktır. Uzayı temiz tutmanın tek ve en iyi yolu tıpkı dünyadaki gibi çöplerden kaçınmaktır.
Ancak üst düzeyde bir uluslararası uzay ajansı bulunmadığından, tüm önlemler yasal hükümlere değil, yalnızca uzay teknolojisi kullanan ülkelerin taahhütlerine dayanmaktadır. Söz konusu astronomik bütçe olunca da sözlerin hiçbir zaman tutulmadığı bilinir.
Eğer uzay ve evrenle ile alakalı bilimsel bir içeriğe göz atmak hoşunuza gittiysen Eksen Eğikliği Olmasaydı Ne Olurdu? yazımıza da bir şans vermelisiniz.