Ne, Ne Değildir?Sosyoloji

Yemek Sosyolojisi Nedir?

yemek sosyolojisi nedir

Yemek sosyolojisi, toplumların gıda ürünleri ile olan ilişkisini ve gıda tüketim alışkanlıklarını inceleyen antropoloji ve tarım alanlarından beslenen disiplinlerarası bir bilimdir. İnsanların ne tür gıdaları tükettiği, hangi miktarlarda yemek yedikleri, bu yemekleri nasıl hazırlandıkları ve tüm bu yemek alışkanlıklarına karşı tutumları belirli bir kültürün özelliklerini tanımlayabilir. İnsanlar ve yiyeceklerinin üreticileri arasındaki ilişkiler, genellikle toplumdaki rollerin de göstergesidir. İşte “Yemek sosyolojisi nedir?” sorusuna verilebilecek yanıt da bu göstergeler üzerinden şekillenmektedir.

Yemek Sosyolojisinin Amacı

yemek sosyolojisinin amacı
Yemek sosyolojisi araştırmaları toplumlar hakkında fikir verir.

Sosyolojik bir perspektiften bakıldığında, yemek sosyal farklılığa işaret etmektedir. Yemek sosyal bağları güçlendirir ve kimlikler, alışkanlıklar, tabular ve mutfak mirasları hakkında bilgi verir. Yemek sosyolojisi üretim, dağıtım ve tüketim dahil olmak üzere gıdanın sosyal, sembolik ve sosyo-ekonomik rollerini kültürler arası olarak incelemektedir. Kültürler arasında yemek, yemek ve görgü kurallarının anlamlarını da inceleyen yemek sosyolojisi, sosyo-ekonomik bir perspektiften, küçük ölçekli, çeşitlendirilmiş tarım sistemlerinin nasıl değiştiğini göz önünde bulundurarak, gıdanın yerelleştirilmesi ve küreselleşmesindeki eşitsizlikleri de karşılaştırır. Sosyologların “McDonaldization” olarak adlandırdıkları gıda üretimi ve dağıtımı süreçlerini teorize etmek ve alandaki vakaları inceleyerek bunları analiz eder. Son olarak, sınıf, cinsiyet, din, ırk ve etnisite farklılıkları dahil olmak üzere sosyal kimliklerle ilgili gıda eğilimlerini, siyaseti ve sosyal hareketleri keşfeder.

Yemek sosyolojisi, insan toplumunda yemek ve yemek yemenin incelenmesidir. Bu alandaki araştırmalar, tarihin, antropolojinin, beslenmenin veya psikolojinin yönlerini içerebilir ve gıdanın altta yatan bir sosyal çevre içinde nasıl bir rol oynadığı sorusunu yanıtlamayı amaçlar.

Eğer yemek sosyolojisini daha iyi anlayabilmek istiyorsanız Bir Yemek Sosyolojisi Denemesi Örneği Olarak Tokat Mutfağı adlı çalışmayı inceleyebilirsiniz.

Yemek Sosyolojisinin Alt Konuları

yemek sosyolojisinin alt konuları
Yemek sosyolojisinin birçok alt konusu bulunmaktadır.

Yemek sosyolojisi altta yer alan spesifik konulara odaklanmaktadır:

  • Gıda,
  • Yeme alışkanlığı,
  • Gıda tüketimi,
  • Gıda ve siyasi yönelim ilişkisi,
  • Beslenme ve sosyal yönelim ilişkisi,
  • İçki içme alışkanlıkları.

21. yüzyılda yemek sosyolojisi alanındaki önemli bir soru, modern dünyada yetersiz beslenme ve obezitenin bir arada bulunmasıdır. Bu iki uç hem bireysel kültürlerde hem de dünya çapında var olan önemli güç farklılıklarını temsil eder. İnsanların bu farklılıklara yönelik tutumları da kültürel değerlerini yansıtmaktadır. Örneğin, dünyanın Güney’inde yer alan bazı toplumlarda, obez bir kişi muhtemelen iyi gıda ürünleri alacak kadar zengin olduğundan, obezite yüksek statünün bir işareti olarak görülmektedir. Ancak bunun aksine birçok Batı toplumunda obezite bu günlerde utanç verici olarak görülmektedir.

Gıda bilimcilerinin sosyolojisi, insanların zevk aldığı veya yemeye istekli olduğu gıdaların da büyük ölçüde kültürel değerler meselesi olduğunu vurgulamaktadır. Örneğin Hindular inekleri kutsal kabul ederler ve bu nedenle sığır eti yemezler. Buna karşı açık bir dini yasak olmamasına rağmen, çoğu Batılı köpek eti yemez. Bu konuşulmayan tabu, genel olarak hayvanlar hakkında üstü kapalı bir anlayışa işaret eder: Bazı hayvanlar besindir, diğerleri ise evcil hayvanlar ve hatta ailenin üyeleridir.

Yemeğin yendiği ortamlar da onun toplumdaki anlamına katkıda bulunur. Popüler bir Kenya atasözü, “Yemek kardeşliktir” der ve bu, misafirperverlik ve ortak yemek kültüründe ilişkilerin kurulması ve sağlamlaştırılmasındaki önemini gösterir. Aynı şekilde Amerikan toplumunun aile yemeği de aile birliğinin simgesidir.

Yemek sosyolojisinin bir başka ilgi alanı olan ortak yemeklere kimlerin katıldığı da iktidar ilişkilerinin bir göstergesidir. Örneğin, şefleri veya diğer ev yardımcıları olan aileler, genellikle yardımcılarını onlarla yemek yemeye davet etmezler. Öte yandan, dadılar veya bakıcılar gibi diğer çalışanlar, aile ve aile dışı ortamlarda bir orta yol tutabilir ve yemeklere katılmaya davet edilebilir.

Küreselleşme ve Yemek Sosyolojisi

küreselleşme ve yemek sosyolojisi
Küreselleşme yemek sosyolojisinde büyük bir rol edinmektedir.

Küreselleşme aynı zamanda gıda maliyetlerinin artmasında ve gıda güvensizliğinde bir faktördür. Yemek kültürü yediklerinizden daha fazlasıdır. Bu, aynı zamanda yemeğinizi nasıl yediğiniz ve o yemeğin sizin için ne anlama geldiği ile ilgilidir. Küresel sahnede bazı yemek kültürleri baskın hale gelmişti. Örneğin, İtalyan kahve kültürünün hegemonyası, Türkiye’de yaşayan birçok kişinin sütlü kahve istemek yerine latte sipariş etmesi anlamına gelir. Buna karşılık, bazı yiyecekler küreselleşmek ve yerel kültürlere sıkı sıkıya bağlı kalmak arasında bir mücadele vermişlerdir. Yılanlar, salyangozlar ve örümcekler, birilerinin yemek kültürünün bir parçasıdır.

Küreselleşme, yemek kültürlerinin hareket halinde olduğu anlamına gelir. Köklerinden koparılan yemek kültürleri diğer yemek gelenekleriyle etkileşime girdiklerinde genellikle yeni melez kültürler oluştururlar. Burada kültürel yayılmanın ve kurumsal küreselleşmenin etkisi büyüktür.

Yemek Yerken Kullanılan Araçlar ve Yemek Sosyolojisi

yemek yerken kullanılan araçlar ve yemek sosyolojisi
Bazı toplumlar yemek yerken farklı araçlar kullanmaktadırlar.

Chopstikler, parmaklar veya bıçak ve çatal… Seçiminiz yemek kültürünüz ve dünyada yemek yediğiniz yerler hakkında bir şeyler söyleyebilir. İngiliz ve Amerikan halkının aynı yemek kültürüne sahip olduğunu varsaymak doğru değildir. Okyanusun her iki yakasında, yemek kaplarını kullanmanın ‘doğru’ görgü kuralları konusunda önemli kültürel farklılıklar vardır.

  • Bazı yemek kültürleri dinle ilişkilidir. Hindular elle yemek yemeyi kutsal sayarken, diğer yemek kültürlerindeki bazı insanlar bunu saygısız olarak görebilir. Ünlü bir Hint atasözünün dediği gibi: “Elle yemek yemek sadece bedeni değil, zihni ve ruhu da besler”.
  • Orta Doğu toplumlarında yemek genellikle elle yenilirken daha Batı’da kalan ülkelerde çatal ve bıçak gibi birçok araç kullanılmaktadır. Müslüman toplumlar sol elle yemek yemeyi doğru bulmazlar. Oysa Batı sofra kültürü tam anlamıyla sol elle yemek yemek üzerine kuruludur.
  • Çin ve Japonya gibi Uzak Doğu ülkelerinde yemekler genellikle chopstick adı verilen çubuklarla yenilmektedir. Bu durum, Uzak Doğu toplumlarının inançsal arka planları hakkında çok fazla bilgi vermektedir. Sabır ve emek kavramlarına önem veren Uzak Doğu toplumları, yemek yerken dahi az bir besini yemek yeme aparatına alarak açgözlülük ve tüketim çılgınlığı kavramlarına karşı dururlar. Bununla birlikte sıvı yiyecekleri kâseden kafalarına dikerek yiyen Uzak Doğulular, kaselerin üzerine eğilerek yemek yemeyi de kabalık olarak görürler.

Görüldüğü üzere yemek yeme aparatları bile yemek sosyolojisinin konusu olabilir. Kültürlerin yapısı ve değerleri hakkında da bilgiler veren yemek yeme eylemi, günümüz yemek sosyolojisinde oldukça büyük bir yer kaplamaktadır.

Eğer sosyoloji alanı ilginizi çekiyorsa Sosyoloji İş İmkanları yazımıza da göz atmanızı tavsiye ederiz.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir