Dünya tarihinde sayısız yönetim şekli kullanılmış ve bunların büyük bir çoğunluğu bugünkü siyasal ve sosyal yaşamımızı belirlemiştir. Toplumların bir arada ve güven içinde yaşamasını sağlamak amacıyla kurulan devletlerin idare şeklini ortaya koyan yönetim biçimleri, genellikle toplumsal yapıya benzer bir şekilde uygulanır. Belirli ideolojik fikirler altında biçimlenen bu yöntemler, zaman zaman benzerlik gösterse da temelde bütün yönetimler arasında derin farklılıklar bulunmaktadır. Bu yazımızda yönetim biçimleri ve aralarındaki farkları sizin için derledik.
En İyi Yönetim Şekli Hangisidir?
Yönetim biçimlerinin uygulanmasından teorisine kadar bütün zamanlarda çeşitli tartışmalar yaşanmıştır. Günümüze kadar geliştirilen onlarca teoriye göre yüzlerce farklı uygulama geliştirilmiş ve günümüzde belli başlı uygulamalar kabul görmüştür. “En iyi yönetim şekli hangisidir?” sorusu genellikle ideolojik fikirler doğrultusunda ve realiteden uzak bir biçimde yanıtlansa da günümüzde demokrasi ve cumhuriyet, en iyi yönetim biçimleri olarak ülkelerin büyük çoğunluğunda uygulanmaktadır. Geçmişten günümüze kadar yönetim şekilleri, ülkelerin sosyal durumları, ekonomik unsurlar ve toplumsal yapı gibi değişkenlere bağlı olarak farklılıklar göstermiştir.
Tanım olarak devletin idare edilme şekli diyebileceğimiz yönetim şekilleri, birbirleri ile entegre biçimde kullanılabildikleri gibi tamamen devletlerin kendi yöntemlerine göre bu idare şekillerini dönüştürmesiyle de oluşmaktadır. Devletlerin benimsediği yönetim şekillerinde kendi milli duruşları, üretim ve tüketim alışkanlıkları ve kültürel yapıları oldukça etkilidir.
Geçmişten Günümüze Yönetim Biçimleri
Dünya üzerinde geçmişten günümüze yönetim biçimleri, ülkelerin yapıları ve dönemsel uluslararası ilişkilere göre değişkenlik göstermiştir. Tarihte yer alan yönetim biçimlerinde genellikle doğadan ve mitsel hikâyelerden başlamak üzere birçok etkili görüş, değişiklikler yaratmıştır. Genellikle toplum içerisinde toprak çoğunluğunu, zenginlikleri ve bilgiyi elinde bulunduran, dinleri yöneten ve güçlü duruşlarıyla çoğunluk üzerinde etkili baskı yöntemleriyle belli başlı kesimler, yönetimi ele almıştır. Bu süreçlerde yönetimlerde bulunan kişi ya da toplulukların toplum üzerindeki uygulamaları, zaman içerisinde yönetim biçimlerini ortaya çıkarmıştır.
Toplumsal bir sözleşme ile belirlenen devlet ve yönetim şekilleri, genel anlamda toplumların bir arada güven ve refah içinde yaşamasını sağlamak üzere ortaya çıkarılmış tamamen kurgusal unsurlardır. Tarih boyunca gelişen çok sayıda yönetim şekli, bugün sadece teorik olarak literatürde yer alırken sayılı yönetim biçimleri günümüzde yaşamını sürdürmektedir. Yönetim şekilleri çeşitli ideolojik görüşlere göre şekillenmektedir.
Liberalizm
Liberalizm, toplumların günümüzde en çok kullandıkları yönetim şekillerini içinde barındıran ve temelini bireysel özgürlükler ve temel haklar üzerine oturtan bir sistemdir. Temelde ekonomik özgürlükle başlayan bir yöntem olarak liberalizm, klasik liberalizm, sosyal liberalizm gibi farklı özgürlük alanlarına vurgu yapan uygulamalar barındırmaktadır.
Temelde “Demokrasi nedir? Cumhuriyet yönetim şekli nedir?” gibi soruları da yanıtlayan liberalizm kavramı, temel hak ve özgürlüklerin sağlanmasını hedeflemektedir. Aynı saiklerle ortaya çıkan demokrasi ve cumhuriyet, yapısal olarak en çok benzerlik gösteren yapılar olsa da uygulamada bazı temel farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.
Liberalizm temelde; inanç özgürlüğü, serbest ticaret, ifade özgürlüğü, sivil haklar, özel mülkiyet, seküler devlet, çoğulcu demokrasi gibi fikirleri yönetim konusunda ön planda tutar. Liberalizmin uygulandığı yönetim şekillerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Liberalizm
- Liberteryanizm
- Cumhuriyet
- Demokrasi
Otoriter Yönetimler
Otoriteryanizm olarak da adlandırılan bu yöntem, siyaset özelinde toplumların belirli bir otoriteye itaat etmesini gerektiren bir yönetim şeklidir. Otoriteryanizmde sosyal organizasyon şekli itaat ile belirlenmiş ve idare belirli bir kişi ya da zümreye verilmiştir. Bu doğrultuda otoriter yönetim, küçük bir grup siyasetçi tarafından elde tutulan devlet saikleriyle sağlanır.
Tarihte geçmiş dönemlerin yönetim anlayışına daha uygun olan ve çoğunlukla dönüşüme uğrayan otoriter yönetime günümüzde de rastlamak mümkün. Dünya genelinde birçok ülkede karşımıza çıkan otoriter yönetim anlayışı, 2003 yılından beri “Rekabetçi Otoriter Rejim” olarak tanımlanan bir yapıyla yönetilen ülkemizde de karşımıza çıkmaktadır. Otoriter yönetim biçimlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Devletçilik
- Nasyonalizm
- Militarizm
- Otoriteryenizm
- Totalitarizm
Solcu Yönetimler
Genel anlamda hakların kendi içerisinde eşit bir zenginlik dağılımı yapmasını ve emek sermaye zıtlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen bir düşünce biçimi olan solculuk kavramından ortaya çıkmaktadır. İnsan merkezli bir yönetim biçimi olan solcu yönetimlerde; ırk, din, dil, cinsiyet, milliyet ve benzeri ayrımların ortadan kaldırılması hedeflenir.
Solculuk kavramının ilk olarak ortaya çıkması, Fransız Devrimi sonrasında gerçekleşmiştir. Fransız Devrimi sonrasında kurulan meclisin içinde uygulanan oturma düzeninden ortaya çıkmıştır. Genellikle sosyalizm, marksizm, sol liberteryanizm, sosyal liberalizm, otonomculuk, sosyal demokrasi, anarşizm gibi ideolojilerle özdeşleştirilir. Solcu yönetim biçimlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Sosyal Demokrasi
- Demokratik Sosyalizm
- Devlet sosyalizmi
- Sosyalizm
- Komünizm
Sağcı Yönetimler
Toplumsal anlamda hiyerarşiyi ve toplumsal eşitsizliği temel ülkü olarak kabul eden sağcılık kavramı ile şekillenen bu yönetimler, toplumun belirli kesimlerine ayrıcalık tanırlar. Genellikle toplumun belirli kesimi dışında bulunan farklı ırklara mensup kişilere, farklı din, dil, kültür olgularını benimsemiş ya da kökten almış kişilere karşı baskıcı uygulamalarla yönetim anlayışı benimsenmiştir. Bu durumda toplum içerisinde belirli bir gücü, sermayeyi, bilgiyi, toprak zenginliğini ve çeşitli baskı unsurunu elinde bulunduran kesimlerin sürekli olarak yönetimi elinde bulundurması durumudur.
Sağcılık kavramı, Fransız Devrimi sırasında oluşturulan mecliste yer alan oturma düzeninden ortaya çıkmıştır. Parlamentoda sağ tarafta oturanlar büyük çoğunlukla monarşi yanlısı olan Ancien Regime’i desteklemişlerdir. Sağcı yönetim şekillerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Kapitalizm
- Merkantilizm
- Aristokrasi
- Despotluk
Faşizm
Temelde İtalya’da Mussolini yönetimi tarafından uygulanan aşırı ırkçı yönetim anlayışından sonra ortaya çıkan, baskıcı ve ırkçı bir yönetim şeklidir. Bu yönetim biçimi genellikle demokratik düzen karşısında daha ulusçu ve ayrıştırıcı bir yapıyla sağlanmaktadır. Baskı düzeni ve korku kültürüyle yönetim anlayışını benimseyen bu yönetim biçimi; farklı ırklardan insanların mahkûmiyeti, idamı hatta katledilmesine varan büyük hasarlara yol açmaktadır.
Uygulama alanına göre ve zaman içinde gelişen ideolojik düşünce farklılıklarına göre değişkenlik gösteren faşizm, farklı yönetim biçimlerini ortaya çıkarmıştır. Bu farklı yönetim biçimleri, kimi zaman daha sert ve baskıcı, kimi zaman daha yumuşatılmış olarak karşımıza çıkmaktadır. Faşizmi benimseyen ve farklı dönemlerde dönüşüme uğratan yönetim biçimlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Faşizm
- Nasyonal sosyalizm (Nazizim)
- Falanjizm
- Strasserizm
- Avusturya faşizmi
- Klerikal faşizm
- Neofaşizm
- Neo-Nazizm
Monarşik Düzenler
Bir hükümdarın devletin başında mutlak bir hâkimiyet pozisyonunda bulunduğu baskıcı ve otoriter yönetim biçimidir. Monarşi, saltanatın diğer adı olarak tanımlanabilir. Bu yönetim biçiminde devletin yönetimi, vasi tayin edilen kişiye ya da doğrudan babadan oğulla geçmektedir. Yönetimi elinde bulunduran hükümdara; padişah, emir, prens, kral, hakan, şehzade, imparator, kağan, şah gibi isimler verilir. Diğer birçok yönetim biçimine göre en büyük farkı yöneticinin yaşam boyu iktidarda kalması ve ancak ölümü halinde, ayaklanma durumunda savaşta ve benzeri yollarla öldürülmesi ya da cebren tahttan indirilmesiyle mümkündür.
Monarşi kelimesi köken olarak Fransızcadan gelmektedir. Dil bakımından incelendiğinde de kelime kökeni tek kişinin hâkimiyetine işaret etmektedir. Monarşiyi benimseyen yönetim biçimlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Monarşi
- Meşrutiyet
- Otokrasi
- Mutlakıyet
- Otonomi
Oligarşik Yönetimler
“Oligarşik yönetim nedir? Oligarşik düzen hangi dönemlerde ve hangi devletlerde uygulanmıştır?” sorularına doğru yanıt verebilmek için kavramın temeline inmekte yarar vardır. Oligarşi temelde bir yönetim biçimi olarak ortaya çıksa da düşünsel kökeni, farklı yönetim şekillerinde de ortaya çıkabilir. Örneğin, günümüzde birçok ülke yönetim olarak demokrasiyi benimsemiş görünse de oligarşi biçiminde faaliyet gösterebilir. Kavramın tanımına bakılırsa uygulamanın ne biçimde dönüştüğü de anlaşılabilir.
Oligarşi, genel anlamıyla küçük bir grubun iktidarda bulunması ile uygulanan bir yönetim şeklidir. Despot yönetim biçimi olarak bilinen Oligarşi, görevin kötüye kullanılması ile yürütülen bir yönetimdir. Oligarşi yönetiminin yancısı olan kesimler için oligark kelimesi kullanılır. Dilimize Fransızcadan gelen kavram azınlığın yönetimini ifade etmektedir. Günümüzde Oligarşi genellikle demokrasi kılıfı altında belirli zümreler tarafından zaman zaman kullanılmaktadır Demokratik yönetim biçiminin riskli bir hale dönüştüğü bu uygulamalarla oligarşik yönetim biçiminin davranış biçimleri ortaya çıkmaktadır.
- Oligarşi
- Meritokrasi
- Plütokrasi
- Teknokrasi
- Teokrasi
- Jüristokrasi
- Stratokrasi
- Timokrasi
- Kritarşi
- Etnokrasi
Federatif Yönetimler
Federatif yönetimler, coğrafî konuma bağlı olarak farklı ülkelerin bir araya gelerek oluşturdukları bir yönetim biçimidir. Bir arada bulunan bu ülkelerin temel konularda yönetimi tek bir siyasî güce bağlanırken, yerel yönetimler ülke ülke değişmektedir. Bu yönetimde çoğunluğu oluşturan grubun dili, resmi dil olarak belirlenirken her ülke kendi içerisinde kendi dilini ana dil olarak kullanır. Federatif yönetim biçimlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Federasyon
- Federal cumhuriyet
- Konfederasyon
Anarşi
Anarşizm, toplum içerisinde baskı, tahakküm, hiyerarşi ve erkin tamamıyla yok sayıldığı bir yönetim biçimidir. Bu düşünce yapısına göre bütün koşullarda otorite reddedilir. Terim esasen bir düşünce sistemi ve toplumsal hareket unsuru olarak düşünülebilir. Kurumların zorlayıcılığı ve kişiler adına karar vermesi gibi saiklere tümüyle karşı çıkan bu kavrama göre devletsizlik ve yönetimsizlik temel ilke olarak ele alınır. Özellikle klasik anarşizmde devlet salt kötü olarak tanımlanır. Kişileri ve toplumları kendi çıkarları doğrultusunda belirli koşullara sıkıştıran devlet anlayışının kökten yıkılması gerektiğini savunan bu düşünce yapısına göre yalnızca anarşizm değil anarşizmler vardır. Anarşizm konusunda ortaya atılan fikirleri ve yönetim biçimlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Anarşizm
- Anarşist komünizm
- Anarko-kapitalizm
- Anarko-sendikalizm
- Yeşil anarşizm
Devlet yönetimlerini ve toplumsal yaşam biçimlerini ortaya koyan yönetim biçimleri ve aralarındaki farklar, uygulama alanlarına göre farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır.