Yaklaşık yüz yıldır söylem ve eylemleri şekillendiren bir dünya görüşü olarak faşizm, içinde bulunduğumuz yüzyılda genellikle ağır bir itham olarak kullanılmaktadır. Özellikle devletlerin topluma karşı ve dünya siyaseti çerçevesinde takındığı tavırla özdeşleşmiş olan kavram son zamanlarda bir karmaşaya yol açmaktadır. Devletler ve bireyler, hoşlanmadıkları tavırlar karşısında bu söylemi suçlayıcı bir tavır olarak dile getirmektedir. Peki, tarihsel gelişim süreciyle ve sözlük anlamıyla faşizm nedir? Bu yazımızda sizinle faşizm kavramının kökenine doğru bir yolculuk yapacağız.
Sözlük Anlamıyla Faşizm Nedir?
TDK anlamıyla faşizm; demokratik düzenin aşırı uçlu bir baskı düzeniyle değiştirilmesi ve sert bir ulusçu düzlemde ilerleyen bir yönetim anlayışının benimsenmesi şeklinde ifade ediliyor.
Yine TDK tanımına göre faşizm; 1922-1943 arası dönemde İtalya yönetiminde etkili olmuş, tek partili bir düzenle devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan baskıcı bir yönetim anlayışıdır.
Fransızca “fascisme” sözcüğünden gelen faşizm kavramı ilk olarak, Sicilyalı İtalyan bir filozof olan Giovanni Gentile tarafından ortaya atılmıştır. Giovanni Gentile, 1900’lü yılların başında yazmış olduğu La Dottrina del Fascismo (Faşizm Doktrini) ismini taşıyan deneme çalışmasında Faşizm ideolojisini temellendirmiştir. Giovanni Gentile, bir filozof olarak, yaşadığı dönemde uygulanmış olan bu sistemi ve bu sistemi geliştiren faşist liderin görüşlerini tanımlamıştır. Kavramı Gentile ortaya atmış ise de bu kendi fikri değil uygulanan yöntemin bir ifadesidir.
Yıllar içerisinde genişleyen ve farklı ülkeler tarafından dönüştürülerek kullanılan faşizm, esasen ilk çıkış noktasından sonra gelişmiş hatta dönüşmüştür diyebiliriz. Bu noktada faşizm nedir sorusunun en doğru değerlendirmesine ulaşabilmek için tarihsel süreci üzerine düşünmekte fayda vardır diyebiliriz. O halde, faşizmin tarihçesine ve dünya siyaseti üzerindeki yolculuğuna biraz göz atalım.
Faşizmin Tarihçesi
Faşizm, ilk olarak 1921 yılında Benito Mussolini tarafından kurulan Ulusal Faşist Parti tarafından etkili ve bir devlet yönetiminde etki edecek formda kullanılmıştır. Öncesinde Fasci şeklinde adlandırılan radikal gruplar tarafından temsil edilen faşizm bu şeklide dünya genelinde görünürlük kazandı ve geri dönülmez tarihi gelişimine doğru yol aldı. Dolayısıyla faşizmin tarih sahnesine çıkışı Mussolini’den başlar.
Mussolini Faşizmi
Siyasetinin ilk dönemlerinde sosyalist bir politikacı olarak dikkat çeken Benito Mussolini, İtalyan Sosyalist Partisi’nde faaliyet gösterirken savaş karşıtı manifestoyu imzalamasına karşın İtalya’nın 1. Dünya Savaşı’na katılmasına öncülük etmiştir. Özellikle de toprak genişletme faaliyetleri konusundaki görüşleri sebebiyle sosyalist partiden uzaklaştırılan Mussolini, bütün komünist ve sosyalist faaliyetlere karşı çıkmaya başladı. Faşizm yanlısı politikalarıyla dikkat çeken Mussolini, 1922 yılında III. Vittorio Emanuele tarafından başbakan ilan edildi.
Sert yasaklamalar ile beraber, tam bir dikta rejimine doğru hızla ilerleyen Mussolini yönetimi, Antik Roma’dan gelen dünya imparatorluğu düşüncesiyle (Aynı düşünce, Adolf Hitler’in de yol haritasını oluşturuyordu.) hareket etmeye başladı. Bu görüşe göre Mussolini’nin faşist devleti şunları hedefliyordu:
- Tek bir parti, bütün devlet işlerini tekelinde bulunduracak ve yönetim Büyük Faşist Meclisi’nce yürütülecekti.
- Bütün üretim ve ekonomik faaliyetler, korporatif sistem mantığıyla çalışacaktı.
- Şiddet, devletin bekası gereğince politik açıdan yüceltilecek, bir polis devleti uygulaması yürütülecekti.
- Ulusalcılığın da temelini oluşturan, aşırı milliyetçi bir egemenlik anlayışı yürütülecekti.
- Toprak genişletme, devletin öncelikleri arasında bulunacak ve işgalci politikalar yürütülecekti.
Faşizmin Dönüşümü
Faşizm kavramı genel anlamda bütün baskıcı rejimler için kullanılsa da bütün baskıcı devletlerin kendilerine özgü bir baskı unsuru ve siyasi çerçevesi vardır. Örneğin İtalyan faşizmi, ırkçı bir yaklaşımın savunulduğu bir yapı değildir. Buna karşın, faşizm kavramının bugün en çok akıllara getirdiği Adolf Hitler yönetimindeki Alman Nazi Partisi, Aryan ırk ayrımını en sert biçimde savunmuş ve büyük bir Yahudi Soykırımına girişmiştir. Nasyonal Sosyalizm olarak bilinen Alman ideolojisi özellikle de bu yönüyle İtalyan faşizminden kesin biçimde ayrılır. Peki, farklı ülkelerde uygulanan ve faşizmle bağdaştırılan hareketler nelerdir?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, birçoğu büyük farklılıklar gösterse de İtalyan faşizmi birçok ülkeye örnek teşkil etmiştir. Bu ülkeleri ve uygulamalarını biraz daha yakından görürsek faşizm nedir sorusu biraz daha net bir yanıta kavuşacaktır.
Avusturya
1920 – 1940 yılları arasında Avusturya’da, “Avusturya Faşizmi” olarak temellendirilen bir yorum kullanılıştır. 1918 yılında 1. Cumhuriyet’in kurulduğu Avusturya’da Heimwehr isimli topluluk, Cumhuriyet’e ve demokratik düşüncelere karşı tavır almış ve mücadele etmiştir. Bu toplulukların kapitalizm karşıtlığını, İtalyan Faşizmi’nden etkilenerek yürütmüşlerdir. Alman Nazi Partisi’nin ırkçılık politikasından görece daha farklı olan bu yapı faşizm olgusuna daha yakın görülebilir.
Almanya
Adolf Hitler öncülüğünde şiddetli bir ırkçılıkla yürütülen politikalar temelde faşizm olarak değil, “Nasyonal Sosyalizm” olarak adlandırılmaktadır. Nasyonal Sosyalizm savunucuları, Fransız Devrimi’ne şiddetle karşı çıkmış, Ari ırk söylemleri ve uygulamalarıyla vücut bulmuştur. Nazi ideolojisi; antikapitalist, anti sosyalist, antikapitalist, ırkçı ve milliyetçi bir duruş sergilemektedir. İtalyan Faşizmi ile en çok benzeştiği noktalar ise; ekonomik faaliyetlerin devlet tekelinde sürdürülmesi ve Antik Roma düşüncesiyle toprak genişletme politikalarıdır.
Arjantin
Arjantin, iki ayrı dönemde devlet başkanlığı yapmış olan Juan Peron tarafından uygulanan aşırı milliyetçi ve popülist politikalar nedeniyle faşizm şeklinde nitelendirilen Peronizm kavramıyla anılmıştır. Peronizm, 1946 – 1955 dönemi ile 1973 – 1974 dönemi içerisinde baskı rejimi uygulayan Juan Peron’un isminden gelen bir kavramdır ve münferit bir harekettir.
Belçika
1930 yılında Belçika yönetiminde bulunan Leon Derelle, demokrasi karşıtı üşüncelerle İtalyan Faşizmi’ni model alarak “Reksizm” kavramıyla ifade edilen ideolojiyi uygulamaya koymuştur. Reksizm’in en temel farklılığı ise kilise öğretilerini toplumun üzerinde etkili hale getirerek ahlaki düzen sağlamayı hedeflemesidir.
İspanya
Kral yanlısı ve otoriter yapının korunmasını hedefleyen ve İspanya’da faaliyet gösteren komünist topluluklara karşı Jose Antonio Primo de Rivera tarafından geliştirilen faşizm modelli ideoloji ise Falanjizm olarak adlandırılır. İdeoloji, 36 yıl boyunca İspanya’yı diktatörlükle yöneten Francisco Franco tarafından etkili bir biçimde kullanılmıştır.
Portekiz
Portekiz, 1932 – 1968 yılları arasında etkili bir diktatörlükle Antonio de Olivera Salazar tarafından yönetilmiştir. Salazar’ın politikaları; “Salazar Rejimi” adıyla anılmış, ayrca yürüttüğü yeni devlet anlayışının simgesi olan “Estado Novo” adı altında ideolojik olarak temellendirilmiştir. Rejim bu baskıcı ideolojik yönelimiyle faşizm çatısı altında değerlendirilmektedir.
Yugoslavya
Sırplara karşı 2. Dünya Savaşı döneminde Almanlar tarafından desteklenen Yugoslavya, “Ustajha” adıyla anılan faşist düşünce sistemiyle yönetilmiştir.
Japonya
İtalyan Faşizmi’nden farklı olarak, özellikle Alman Nasyonal Sosyalizmi ile benzeşen Japon ideoloji sistemi, faşizmin daha ırkçı bir uygulamasına ev sahipliği yapmıştır. 1926-1989 yılları arasında hüküm süren İmparator Hiroto’nun uygulamaları, oldukça sert, işgalci ve baskıcıydı. “Japon Militarizmi” olarak adlandırılan ideoloji sistemiyle yönetilen ülkede tıpkı Nazi Almanya’sında olduğu gibi insanlar üzerinde korkunç deneyler ve işkenceler uygulandı. Ayrıca Aryan ırk politikasını kendi ırkları özelinde uygulayan Japonlar, kendilerini “tanrısal ırk” olarak nitelendirdi.
Sonuç
“Faşizm nedir?” sorusunun yanıtını aradığımız yazımızda, kavramsal olarak faşizmin dayandığı temelleri ve tarihsel gelişimini ele aldık. Sonuç olarak faşizmin doğru tanımlamasına ulaşmak için kaynağını İtalyan Faşizminden alan ancak uygulama alanlarında farklılıklar gösteren ideolojik kavramları kendi içerisinde değerlendirmemiz gerektiğini gördük. Bu noktada faşizm kavramını diğer ülkelerde uygulanan ideolojilerle bağdaştırmadan önce, İtalyan Faşizmi’nin radikal sosyalist grupların sağ bloğa yönelmesi sonucu ortaya çıktığını göz önünde bulundurmak yerinde olacaktır.
Eğer farklı dünya görüşleri hakkında bilgi edinmeye devam etmek istiyorsanız Çoğulcu Demokrasi Nedir? başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.