Ne, Ne Değildir?Sosyoloji

Çoğulcu Demokrasi Nedir?          

Çoğulcu demokrasi

Çoğulcu demokrasi, çoğu demokratik değer gibi, ilk kez Antik Yunan filozofları tarafından, demokrasinin temel bir unsuru olarak kabul edildi. Çoğulcu demokrasi, yönetimde katılım çeşitliliğini hedefler ve bunun gerçekleştirilmesi için halkı ve yöneticileri teşvik eder.

Çoğulcu demokrasiyi en iyi şekilde anlamak için ilk olarak başlıca özelliklerinden söz ederek konuya başlamak gerekir. Konunun derinliklerine inmeden önce, hızlı bir bakış açısı verebilmek için çoğulcu demokrasinin başlıca özelliklerini sıralamak faydalı olacaktır:

  • Çoğulculuk, farklı inançlara, geçmişlere ve yaşam tarzlarına sahip insanların, aynı toplumda bir arada yaşayabileceğini ve yönetim sürecine eşit bir şekilde katılabileceğini savunan bir siyaset felsefesidir.
  • Çoğulcu demokraside, tüm toplumun “ortak” iyiliğine katkıda bulunacak çözümlerin geliştirileceği varsayılır.
  • Çoğulculuk, bazı durumlarda azınlık grupların toplumla bütünleşmesi için medeni hakları kapsayan kanunların çıkarılması gerektiğini savunur.
  • Çoğulculuk felsefesi, kültür ve din alanlarında da uygulanmaktadır.

Çoğulcu Demokrasinin Tanımı

Çoğulcu demokrasi, farklı dünya görüşlerine ve yaşam tarzlarına sahip insanların, bir arada, barış içinde var olabileceğini ve tüm kesimlerin yönetim sürecine katılması gerektiğini savunur.

Çoğulcular, rekabet halindeki farklı grupların, iktidarı paylaşabileceklerini ve çoğulculuğu, demokrasinin temel bir unsuru olarak kabul eder. Belki de çoğulculuğun en uç örneği, her bireyin tüm yasalar ve mahkeme kararları için oy vermesine izin verilen saf bir demokrasi sistemidir.

Çoğulcu Demokrasi Nasıl İşler?
1970’te Çevre Koruma Kurulu’nun oluşturulması ve çeşitli grupların sesini duyurmasının sonuçları, çoğulcu demokrasinin en güzel örneğidir.

Çoğulcu Demokrasi Nasıl İşler?

Siyaset ve yönetim dünyasında çoğulculuğun, adil bir yönetim için uzlaşmaya varabilmenin formülü olduğu varsayılır.

Örneğin ABD’de iş kanunları, işçilerin ve işverenlerin bir araya gelerek, ihtiyaçlarını karşılamak için toplu pazarlık yapabilmelerine izin vermektedir. Benzer bir şekilde çevre aktivistleri, hava kirliliğini düzenleyen bir yasaya ihtiyaç olduğunu fark ettiklerinde, öncelikle özel sektörden taviz vermeye başladılar. Konunun farkındalığı kamuoyu geneline yayıldıkça, bilim adamları ve kongre üyelerinin yanı sıra, Amerikan halkı da fikirlerini dile getirmeye başladı. 1955’te Temiz Hava Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve 1970’te Çevre Koruma Kurulu’nun oluşturulması, çeşitli grupların sesini duyurmasının sonuçlarıdır ve çoğulcu demokrasinin en açık örneklerindendir.

Çoğulculuğun nihai hedefi, diyalog ve müzakere sürecini oluşturarak “ortak iyi” olarak isimlendirilen soyut değerlere ulaşmaktır. Başka bir deyişle ifade etmek gerekirse, “kamu yararı”, J. J. Rousseau ve John Locke tarafından dile getirilen “toplum sözleşmesi” teorisiyle de yakından ilişkilidir. Toplum sözleşmesi teorisi, hükümetlerin yalnızca halkın genel iradesine hizmet etmek için var olduğunu savunmaktadır.

Toplum sözleşmesi teorisine dair daha fazla detay öğrenmek isterseniz; kapsamlı bir inceleme yazısı önerimiz var: Toplum Sözleşmesi, Jean-Jacques Rousseau

Toplumun Diğer Alanlarında Çoğulcu Demokrasi

Çoğulcu anlayış, devlet yönetiminin yanı sıra, kültür ve din başta olmak üzere toplumun diğer alanlarında da benimsenebilir. Bir noktaya kadar hem kültürel hem de dini çoğulculuk, etik veya ahlaki çoğulculuğa dayanmaktadır.

1. Kültürel Çoğulculuk

Kültürel çoğulculukta azınlık gruplar, kendilerine özgü kültürel kimliklerini korurken, toplumun tüm alanlarında var olabilirler. Aynı şekilde kültürel anlamda çoğulcu bir toplumda, farklı gruplar birbirlerine karşı hoşgörülüdür ve büyük bir çatışma olmaksızın bir arada yaşayabilirler.

Ayrıca azınlık grupların, atalarının kültürlerini ve geleneklerini koruyabilmeleri için gerekli özgürlük ortamı sağlanır.

Pratikte ise çoğulculuk, azınlık grupların gelenekleri ve kültürleri, çoğunluk tarafından kabul edilirse başarılı olabilir. Bazı gerekli durumlarda ise azınlıkların medeni hakları, yasalar çerçevesinde koruma altına alınmalıdır.

Bugün ABD, yerli ve göçmen bireylerin, kendi kültürlerini ve geleneklerini yaşatabilecekleri özgür bir toplum yapısına sahip olmasıyla örnek gösterilmektedir. Örneğin Chicago’da İtalya veya San Francisco’da Çin Mahalleleri gibi bölgeler vardır. Benzer bir durumun, Almanya’nın bazı şehirlerinde bulunan Türk Mahalleleri için de geçerli olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Çin Mahallesi, San Francisco, ABD
Çin Mahallesi, San Francisco, ABD

2. Dini Çoğulculuk

Dini çoğulculuk, tüm dini inanç ve mezheplerden bireylerin, aynı toplum içinde, uyumlu bir şekilde var olduğu durumdur. Bu kavram, tüm dinlerin kanunlar aracılığıyla koruma altına alındığı “din özgürlüğü” ile karıştırılmamalıdır. Din özgürlüğünden farklı olarak, dini grupların karşılıklı faydaları için gönüllü olarak birbirleriyle etkileşime girmesi hedeflenir.

Bu bağlamda, “çoğulculuk” ve “çeşitlilik” eş anlamlı kavramlar değildir. Dini çoğulculuktan, dinler ve farklı kültürler arasında bir diyalog ortamı yani bir etkileşim gerçekleştiğinde bahsedilebilir. Örneğin aynı cadde üzerinde caminin, Ortodoks Kilisesi’nin, Hindu Tapınağı’nın bir arada bulunması kesinlikle çeşitliliğe bir örnektir. Ancak, farklı cemaatlerin birbiriyle etkileşime girmesi ve iletişim halinde olması durumunda çoğulculuktan söz edilebilir.

Son Söz

Kim bilir, belki bir gün, toplumun tüm bireylerinin eşit söz hakkına sahip olduğu çoğulcu demokrasiyi gerçek anlamıyla uygulamaya geçirebiliriz.

Çoğulcu demokrasi tanımından sonra toplum biliminde önemli yeri olan farklı bir kavramı keşfetmek ister misiniz? Cevabınız evetse, “Toplumsal Norm Nedir?” yazımızı mutlaka incelemelisiniz.

Shares:

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir