Ne, Ne Değildir?

İmgelem Nedir ve İmgelem Düşünme Örnekleri

Bilim ve sanat camiası mensuplarının altın anahtarı olan imgelem kavramı, başka çağların kilitli kapısını açmıştır, açmaya da devam edecektir.
İmgelem Nedir ve İmgelem Düşünme Örnekleri

“İmgelem Nedir?” sorusuna tam olarak yanıt verebilmek için kelimenin özüne inmek faydalı olacaktır. İmgelem terimi, imge kelimesinden türemiştir ve imge; hayal kelimesinin eş anlamlısıdır. İmge kelimesi, TDK’nin Güncel Türkçe Sözlüğünde “Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya” şeklinde tanımlanmıştır.

İmge kelimesinden türeyen imgelem ise, TDK’nin aynı sözlüğünde “Hayal dünyası, imajinasyon” olarak tanımlanmıştır. Hatta bu kavramın kullanımı, Nezihe Meriç’ten bir alıntı yapılarak örneklendirilmiştir:

“İmgelemimde bir sahne uyduruyorum. Deniz kenarında oturuluyor.”

Aslında imge, insanlığın başından beri süregelen bir olgudur. İnsanın ilk kez gördüğü bir şeyi, ikinci kez deneyimlediğinde bir önceki karşılaşmasını hatırlaması, imgesel çağrışımlar sonucu oluşmaktadır.

Genellikle imgelemin bilimsel ya da felsefi anlamı; Bellek, düşünce, kuruntu ve fantezi ile eş anlamlı anılmaktadır. Ancak bu çok yanlış bir algıdır. İmgelem, felsefe ve bilim çalışmalarında kullanılan bir terim olmaktan öte, aslında bir sanat gücüdür. Sanatın her alanında imgelemin yansımalarını görmeniz mümkündür. Bu yüzden sanat içerisinde geçmiş dönem akımlarını daha da ileri götürmek adına imgelem kullanılması olağan bir durumdur.

İmgelem kavramı insanların subjektif(öznel) gerçek dünyası ve hayal dünyasında önemli bir yere sahiptir. Mevcut gelişimimizin yegane unsurlarından birisi kuşkusuz yaratıcı imgelemlerdir. Dergi Park’ta yayınlanmışYaratmada İlk Adım: İmge ve İmgelem” isimli makaleyi okumanızı şiddetle tavsiye ederiz.

Felsefede İmgelem Nedir?

İmgelem ifadesi, felsefede sıklıkla kullanıldığı için; bu kavram için felsefecilerin perspektifinden yapılmış tanımlara da bir göz atmak oldukça faydalı olacaktır.

İmgelem, Ruhbilim Terimleri Sözlüğünde “Geçmiş yaşantılarımızdan birleştirmeler yapmakla sağlanan anlıksal örüntü” olarak tanımlanmıştır.

İmgelem, imgelerle yani hayallerle düşünme yeteneğidir. İmgelem, zihinde biriktirilmiş imgelerin birleştirip kaynaştırılmasıyla yeni imgeler tasarlama gücüdür.

Sadece insana özgü olduğu iddia edilen bu yeteneğin temel düzeyden ileri düzeye kadar bazı kademeleri vardır. Örneğin, edinilmiş bir imgeyi yeniden canlandırmak görece daha kolay bir zihinsel aktivite iken, işin içine yaratıcılık katıldığında; yapılan aktivitenin zorluk derecesi biraz daha yükselir.

İmgeleme sonucu yaratılan bir imgenin, nesnel bir karşılığı olmak zorunda değildir. Ancak, yaratılan imgeyi oluşturan temel gereçler nesnelerden toplanmıştır.

Felsefecilerin İmgelem Tanımları

Tarih boyunca imgelem kavramı, birçok farklı felsefeci tarafından tekrar tekrar tanımlanmıştır.

İşte, ünlü felsefecilerden bazıların imgelem tanımları:

  • Platon: Gerçeklik kazandırılması gereken, gerçekdışı bir imgeyi zihinde canlandırma yeteneğidir.
  • Aristoteles: Edim halindeki durumdan türeyen bir harekettir.
  • Kant: Bir nesneyi orada olmadığı zaman bile zihinde canlandırabilmektir.
  • Satre: Var olmayan şeye yönelme bilincidir.
  • Rollo May: Aklın temelini oluşturan yapıdır, imgelem zihnin uzanışıdır.

İmgelem Örnekleri Nelerdir?

İmgeleme örneklerine hayatın pek çok anında rastlamak mümkün.

İmgelem, imgeler arasında yeni ilişkiler kurma, yeni kavram ve düşünceler oluşturma yeteneğidir. İnsan düşünen bir varlıktır ve bu yönüyle aslında sürekli imgelem kurmaktadır. İmgelem, her insanın yaptığı daha doğrusu yapabildiği bir şeydir. Bu nedenle de imgelem örneklerine hayatın her alanında rastlamak mümkündür.

Nefes alıp vermeye devam ettiğimiz sürece, kafamızı çevirdiğimiz her yerde imgelem örneklerine rastlamamız mümkündür. İmgelemi uzaklarda aramanıza hiç de gerek yoktur çünkü her zaman burnunuzun ucundadır.

Örneklere geçmeden önce imgelemin bir diğer tanımını sizlere hatırlatmak istiyoruz:

“Objelerin ve nesnelerin şekillerini, biçimlerini aklımızda tasarlayabilme yeteneğimize verilen isim”

Bu tanım sayesinde, nesnel dünya kadar; bireyin zihninde yer alan hayal gücü ve düşünlerin evrenine de giriş yapmış oluyoruz. Yaratıcı imgelem olarak tanımlanan kavram, tam da bu aşamada karşımıza çıkmaktadır.

Newton’ın Yaratıcı İmgelem Örneği

Bu noktada, yaratıcı imgelem için bilim dünyasından bir örneği sizinle paylaşmak istiyoruz.

Newton’ın elma hikâyesi, bilim dünyasıyla ilgili olsun olmasın herkesin ortak olarak bildiği, belki de tek hikâyedir. Newton bu hikâyede, elma imgesi ile ay imgesini bütünleştirmiştir. Böylece yer çekimine açıklık getirmiştir.  Dünya’nın elmaya uyguladığı çekim kuvveti, elmanın Dünya’ya uyguladığı çekim kuvvetinden daha yüksek olduğu için elma yere düşmektedir.

Buradan hareketle Newton, “Elma yere düştü; peki, Ay neden düşmüyor?” sorusunu sorarak kurguladığı farklı yaklaşımla, bizlere muhteşem bir yaratıcı imgelem örneğini göstermiştir. Soruya cevap vermem gerekirse, düşme konusunda ayın durumu, elmanınkinden farksızdır. Sürekli düşme halinde olan Ay, yere ulaşamadığı için Dünya’nın etrafında dönmeye devam etmektedir.

İmgelem Nasıl Geliştirilir?

“İmgelem nedir?” sorusunu yeterince açıkladığımıza göre; şimdi, aslında her insanda doğuştan var olan bu yetinin nasıl geliştirilebileceğine bakabiliriz. “İmgelem nasıl geliştirilir?” soruna vereceğimiz yanıt çok şaşırtıcıdır.

Çünkü imgelem, doğuştan gelen bir durum olmasına rağmen, sonradan kazanılması da mümkün olan bir kazanımdır.

Bu noktada size vermek istediğimiz tavsiye, kendinizi imgelem alanında geliştirmek istiyorsanız, sanat veya bilim içerisinden bir branşta uzmanlaşmaya başlayabilirsiniz. Çünkü hem sanatın hem de bilimin her aşamasında, her anında imgelem vardır. Her iki disiplin de zihindeki imgelerin yeniden yorumlanmasıyla gerçekleştirilir.

İstediğiniz herhangi bir branşta uzmanlık kazanırken; araştırmalarınızı, hem geçmiş dönemde yapılmış çalışmalara çevirmeli, hem de günümüz dünyasında yaşanan gelişmeleri takip etmelisiniz. Böylece hem geçmişte yapılmış çalışmaları öğrenmiş olursunuz, hem de güncel bilgi seviyesinden uzak kalmazsınız. Yürüttüğünüz araştırma çalışmalarında belli bir çıtayı aştıktan sonra, odaklandığınız branşın düşünce yapısı da artık sizinle birlikte hareket etmeye başlayacaktır.

“Ben imgelemimi yazmak için bir sanatçı kadar yeterliyim. İmgelem bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır. İmgelem dünyayı kuşatır.”                                                                                   Albert Einstein

İmgelem Düşünce Yapısı Nedir?

İmgelem düşünce yapısı, kişinin yaratıcı olma isteğini simgeleyen bir durumdur. Bireyin çalışmalarını yürüttüğü bilim veya sanat dalında, sürekli olarak daha iyisini hedeflemesidir. Bu sayede birey, geçmişin bilgi birikimine ve güncel gelişmelere hâkim olacak ve geleceğin durumunu ise, edindiği bu bilgilere dayandırarak oluşturacaktır.

Hem sanat hem de bilim dünyasındaki dehaların imgelem düşünce becerisi, merak duygusu ile harmanlanarak oluşmuştur. Çünkü imgelem düşünce yapısı, yaratıcılığı tetikleyen merak duygusundan beslenmektedir.

İmgelem düşünce yapısı sayesinde, gözlemledikleri farklı ilişkileri; bilim adamları kanıtlamaya, sanatçılar ise görselleştirmeye yani betimlemeye çalışmışlardır.

Örneğin Huygens, “Işık hareket ediyor, dalga da hareket ediyor; o zaman ışık dalga olabilir.” Diyerek ışığın dalga modelini keşfetmiştir. Her insanın zihninde yer edinmiş ışık ile ilgili imge ve kavramların (yayılma, yansıma, kırılma…) dalgalarda da olduğunu fark ederek, ışık için bambaşka bir teoriyi ortaya koymuştur.

Sonuç olarak, imgelemin yaratma sürecinde oldukça kritik bir role sahip olduğunu söylemek mümkündür.

Edebiyatta İmgelem Nedir?

Edebiyatta İmgelem
İmgelem, edebiyatın her anında yer almaktadır.

Edebiyatta imgelem, okuyucunun zihninde imgeler yaratmak için dili ustaca kullanmaktadır. Yazarlar, okuyucunun, “orada” gibi hissetmesine yardımcı olmak için açıklayıcı kelimeler ve ifadeler tercih ederler. Aslında yazar, seçtiği kelimeler aracılığıyla okuyucu için bir “zihinsel imge” yaratmayı amaçlamaktadır.

Korku türünün usta kalemi Stephen King, imgelemi şu şekilde açıklamıştır:

Görüntüler, kitabın sayfalarında değil; okuyucuların zihninde oluştur. Her şeyi açıklayıcı bir şekilde anlatmak, bir fotoğrafı sözlü olarak betimlemeye benzemektedir. Yazar olarak, sizin için en canlı ve en önemli noktaları belirterek; okuyucuların zihninde bir görüntü oluşmasını sağlamış olursunuz.

Bir başka deyişle, imgelemi, okuyucun zihin dünyasını beslemek için kelimelerle bir resim yapmak olarak düşünebilirsiniz.

Okuyucuların hayal gücünde imgelem oluşturmanın kolay bir yolu beş duyu organına da hitap edep ifadelere bir arada yer vermektir. Bunun nedeni, okuyucuların orada gibi hissetmelerini sağlamak için zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak etkileşim kurmalarına yardım etmektir.

İmgelem yaratıcılığı ile normatifliğin ilkeleri hayatın vazgeçilmezleridir. Normatiflik üzerine yazdığımız “Normatif Nedir, Felsefe ve Bilimlerde Normatiflik” yazısına bir göz atın bizce.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir