Kleptokrasi rejiminde yönetici sınıfı, kamu kaynakları üzerinden kendilerini zenginleştirirken, halkının fakirleşmesine neden olur. Kleptokrasi hâkim bir toplumsal düzende zenginleşmenin yolu, iktidara yakın konumlanmaktan geçer. İktidar ve yandaşları zenginleşmeyi sürdürürken, yandaş olmayı reddedenler ve halkın geneli giderek fakirleşir. Peki, çok da uzak olmadığınız bir kavram olan Kleptokrasi nedir? Hangi ülkeler ile Kleptokrasi ile yönetilir?
Kleptokrasi Nasıl Oluşur?
Kleptokrasi yönetim şeklinin var olması için otoriter bir yapılanma gereklidir. Bunun yanında Kleptokrasi’de temel hak ve özgürlükler ihlal edilir, kamu yönetimi gücü elinde bulundurarak yargıya hesap vermez ve demokratik yönetim ilkeleri uygulanmaz. Kleptokrasi, bütün gücün tek bir elde toplandığı bir diktatörlük veya bir grubun elinde toplandığı oligarşi rejimlerinde daha sık görülebilir. Günümüzde ve tarih sayfalarında birçok örneği mevcuttur. Kleptokrasi, kendini baskı rejimiyle sürdürür ve iktidar dokunulmaz bir güce sahiptir.
Demokrasinin ayrılmaz bir parçası olan güçler ayrılığı ilkesi, gücün tek bir zümrede toplanmasını engelleyerek bireylerin temel haklarını garantiye almaktadır. Güçler ayrılığında, yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrıdır. Yasaları koyma yetkisi olan tek yasama organı halk meclisidir. İdare, koyulan yasaları uygulamakla yükümlüdür. Yasaların ihlal edilip edilmediğini ise bu ikisinden bağımsız mahkemeler kontrol etmektedir.
Kleptokrasi’de ise tüm güçlerin tek bir kişide toplanabileceği gibi, belli bir zümrede de toplanabilir. Kâğıt üstünde güçler ayrılığı uygulanıyor olsa bile, hükümet kendi çıkarları için yargı organına kendi yandaşlarını yerleştirebilir. Bu durum, bireylerin haklarını kullanmalarını ve hükümetlerini denetlemelerini engeller. Halk hesap soramaz hale gelir ve kamu tarafından işlenen suçlar yargı tarafından cezalandırılamamakla birlikte, işlenen suçlar giderek daha büyük hale gelir.
Kleptokrasinin Temel Özellikleri
Kleptokrasinin uygulanabilmesi için bazı temel uygulamalar hayata geçirilmelidir. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:
- Şeffaflık yoktur, hükümet mali bilgilerini paylaşmaz veya yanlış paylaşır.
- Medya sansüre uğrar, neyin haber yapılıp neyin yapılamayacağını hükümet belirler.
- Kamu kaynakları alenen kişisel çıkarlar için kullanılır ve bu durum normalleştirilir. Örn: Makam aracı
- Hızlı bir şekilde zenginleşen kişilerin hükümetle çıkar anlaşmaları bulunur.
Bununla birlikte kleptokratik yönetimlerde gelişmişlik oranları düşer, temel özgürlükler sağlanamaz, ekonomi ortada görünür bir neden yokken kötüleşir.
Kleptokrasilerin devamlılığın sağlanması için basın özgürlüğü yok edilmek zorundadır. Böylece vatandaşların kamuyu denetlemesi engellenir. Toplanan vergilerin nereye ve hangi koşullarda harcandığı bilinemez hale gelir. Aksi halde halkın isyan çıkarma ve toplumsal hareket başlatma tehdidi bulunur. Fakat basın özgürlüğünün tam olarak kısıtlanamadığı durumlarda “çalıyor ama çalışıyor” gibi söylemlere rastlamak mümkündür.
Kleptokratik yönetimlerde mali kaynaklar, yandaş iş adamları tarafından tek taraflı kullanılır ve elde edilen gelir yine yandaşlara aktarılır. Bu durumda iş hayatında iş yapma ahlakı ortadan kaybolur ve yeni girişimciler ve yatırımcılar sektöre atılamazlar. Haksız rekabet ortamı yaratılarak piyasanın yandaş iş adamlarının elinde olması sağlanır. Böylece daha kalitesiz ürünler daha yüksek fiyatlara satılır.
Kleptokrasi ile Yönetilen Ülkeler Hangileridir?
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2004 yılında yayınladığı rapora göre en çok çalan ülkeler ve siyasetçiler şunlardır:
- Endonezya’nın devlet başkanı Suharto’nun serveti 15-35 Milyar dolar arası
- Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri Yaser Arafat’ın 1-10 Milyar dolar arası
- Filipinler’in devlet başkanı Ferdinand Marcos’un ise 5-10 Milyar dolar arası
- Nijerya’nın devlet başkanı Sani Abacha’nın serveti 2-5 Milyar dolar
- Kongo’nun devlet başkanı Mobutu Sese Seko’nun 5 Milyar dolar
- Sırbistan’ın devlet başkanı Slobodan Milošević’nun 1 Milyar dolar
Aynı zamanda, Türkiye ve Rusya devletleri siyaset bilimciler tarafından birer kleptokrasi olarak kabul edilmekte. Rusya’nın Devlet Başkanı Putin’in 200 milyar dolar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ise 80 milyar dolar servete sahip olduğu tahmin ediliyor.
Kleptokrasinin yarattığı baskıdan uzaklaşmak için farklı bir konuya geçmeye ne dersiniz? İşte size güzel bir öneri: Çoğulcu Demokrasi Nedir?