Giderek hızlı bir tüketim toplumuna dönüştüğümüz şu günlerde, az kelimeyle çok fazla şeyi de ifade etmeye başladık. Hal böyle olunca akıllara bir dönem dillerden düşmeyen “zamanın ruhu” kavramı gelir oldu. Aslen Almanca bir kelime olan Zeitgeist kavramından gelen zamanın ruhu, zeit (zaman) ve geist (ruh) kelimelerinin birleştirilmesiyle elde edilmiştir. Peki zamanın ruhu olarak bildiğimiz Zeitgeist nedir? Felsefik bir bakış açısıyla ortaya çıkan kavram, hayatımızda nasıl yer edinmiştir?
1770 ile 1831 yılları arasında yaşayan filozof Johann Gottfried Herder tarafından ortaya atılan ve sonrasında sık sık kullanılan bu kelime, aslında bir çağın düşünce ve duygu biçimini anlatmak için tercih ediliyor. Bir nevi o çağın dışına çıkarak anlatılan dönemi eskiden yeniye gözünüzde canlandırma olarak tanımlanabilir. Bu kavrama göre Zeitgeist terimi; aynı toplumda yaşayan, farklı yaş gruplarında olan ve yine farklı sosyo – ekonomik koşullarda olan bu kişilerin sosyo ilerleme açısından aynı vizyona sahip olmasıdır. Genel olarak bir bakış açısı, kavrama eşiği, mistik güç gibi farklı kavramlarla eşleştirilen Zeitgeist kavramı ile mekânda ve zamanda olup bitenlerden bağımsız olarak kendini gerçekleştiren düşünce, düşünüş ya da güçleri kastedebiliriz.
Hegel’e Göre Zeitgeist Kavramı
Zeitgeist kavramı, her ne kadar Herder tarafından ortaya atılsa da günümüze kadar ulaşmasında Hegel’in payı es geçilemez. Ünlü tarihçi Hegel başta Fransız İhtilali olmak üzere pek çok köklü değişimin göbeğinde yaşamıştır. Kuşkusuz, ortaya attığı fikirlerin yüzyıllar boyunca konuşulmasında yaşadığı ortamında birebir etkisi vardır.
Felsefe alanına kattığı düşüncelerle hala anılan Hegel’e göre her şey diyalektik sisteme dayanır. Bu diyalektik sistemi oluşturan 3 kategori vardır ve her kategori birbirinden sentezlenerek elde edilir. Tez, anti-tez ve sentez olarak tanımladığı bu süreç için sıklıkla verilen örnek köle ve efendi ilişkisidir. Birbirlerinden farklı olan bu ikili birbirinin anti tezidir ve kaynaşma sonucunda bunlardan daha üstün olan bir sentez ortaya çıkar. Ancak ne başlangıç ve de son vardır.
Bir döngü halinde sonsuzluğa uzanan bu duruma Hegel bir ekleme daha yapar. İşte o da mutlak ruh yani geist’tir. Yaşanılan döneme evirildiğinde “egemen ruh” olarak tanımlanabilir. Hegel’in Zeitgeist kavramı, her dönemde başka bir ruh bulunduğu yönündedir. Ve bu ruh bir zaman İsa iken başka bir zamanda Napolyon, yine başka bir dönemde de Sezar’dır. Tüm bunların üzerine 90’lardaki otoriter popülizm eklenince ve yıllar içerisinde farklı siyasal oluşumlarla birleşince Zeitgeist kavramı bugün hala canlılığını korumaktadır.
Herder’in ortaya attığı, tarihçi Hegel’le zirve yapan ve sonrasında da pek çok filozofun kullandığı Zeitgeist kavramı 2000’li yıllarda yeniden gündeme gelerek pek çok tartışmaya da zemin hazırladı. Gündeme düşmesinde kuşkusuz “Zeitgeist: The Movie” isimli 2007 yapımı belgeselin büyük etkisi vardır. Kişileri karşı karşıya getiren ve farklı teorilerin sıralandığı bu belgesel çoğu kişinin hayata, siyasete ve dünyaya bakış açısını değiştirdi.
Zeitgeist: The Movie Belgeseli
Peter Joseph tarafından 2007 yılında yazılan, yönetilen ve piyasaya sürülen Zeitgeist belgeseli, daha yayına alındığı ilk günden pek çok kişinin diline dolandı. Özellikle siyaset ve felsefeye ilgi duyanların büyük rağbet gösterdiği belgesel, 24 farklı dile de çevrildi. İlk olarak Zeitgeistmovie.com üzerinden yayınlanan sonra da Google Video’da izlenme rekorları kıran belgesel, o dönemde Google Video’nun en çok izlenenler listesine bile girdi.
Din, para ve banka üçlüsü üzerine kurulan ve hala çok tartışılan belgesel 3 farklı bölümden oluşuyor.
Genel olarak başta hükümetler olmak üzere büyük şirket ve kurumların insanları ne şekilde manipüle edip etkisi altına aldığına vurgu yapan film Pagan döneminden başlayarak günümüze uzanan din olgusuyla başlıyor.
Zeitgeist 1. Bölüm (The Greatest Story Ever Told)
Din kavramının güvenini sorgulayan ilk bölümde, özellikle Hristiyanlık ve Yahudilik figürleri üzerinde duruluyor. Oldukça geniş kapsamda ele alınan bu bölümde dinin Eski Mısır ve Sümerler inanışlarıyla benzerliklerine vurgu yapılıyor. Özellikle de dinlerin kurgusal olarak nasıl manipüle aracına dönüştürüldüğü ele alınıyor.
Zeitgeist 2. Bölüm (All The World’s Stage)
11 Eylül saldırılarına odaklanan ikinci bölümde bazı kanıtlar sunuluyor. Ortaya atılan teori ise Amerika’nın Irak ve Afganistan saldırılarını meşrulaştırmak için bu saldırıları birinci elden planladığı yönündedir.
Zeitgeist 3. Bölüm (Don’t Mind the Men Behind the Curtain)
Son bölüm olarak yayınlanan 3.bölümde, bankaların tek bir çatı altında birleşerek “dünya bankası” oluşturma teorilerinden, nasıl giderek zenginleştikleri ve hangi alanlarda söz sahibi olduklarına değiniliyor.
Zeitgeist: Addendum
İzleyenlerin fikir ayrılığına kapıldığı bir kısmının haklı gördüğü bir kısmının da “insanları asıl manipüle etmeye çalışan bunlardır” dediği belgeselin devamı niteliğinde Zeitgeist: Addendum yayınlandı. Kendi içerisinde 4’e ayrılan bu devam belgeselinde ise sırasıyla şu konulara yer verildi:
- Günümüzde önemini koruyan parasal sistemin var oluşu ve çöküşünü anlatan teoriler,
- Eski bir ajan olan John Perkins’in kendini bir nevi “ekonomik tetikçi” sıfatıyla tanımlayan kişiyle röportajı,
- Jacque Fresco tarafından üretildiği iddia edilen Venüs Projesi ve detayları,
- İnsanların doğa kanunlarıyla birlikte yaşaması ve bunun insanlar için ne ifade ettiğine değiniliyor.
Arka arkaya izlenmesi önerilen bu iki belgeselde de dünya düzeni üzerindeki yıkılmaz güçlerin varlığı ve onların ortaya sürdüğü eylemler anlatılıyor. Aynı zamanda da bu eylemlerin varlığına ilişkin inanılmış farklı teorileri gözler önüne seriyor. Hal böyle olunca, belgeseli izleyerek etkilenen ve doğruluk payını azımsamayanlar kadar kati suretle karşı çıkanlar da var. Bu konuda hangi fikri savunursanız savunun mutlaka izlemeniz gereken belgesel serisi, Zeitgeist kavramına sizin de farklı bir bakış açısı getirebilmenizi sağlayacaktır.
Sinema dünyasına belgesel bir perspektiften bakıyorsanız, sizin için güzel bir liste: Mutlaka İzlenmesi Gereken Belgeseller